Tarih 10 Aralık 2011… Dünya İnsan Hakları Gününde Yurtseverlere, Aydınlara ve Emekçilere Baskı, Şiddet, Kölelik, Angarya ve Fişleme Uygulamaları Devam Ediyor!

 

Eğitim-İş Niğde İl Temsilcisi Timur Özkan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü nedeni ile bir basın açıklaması yaptı.

 

Özkan açıklamasında şu görüşlere yer verdi.

 

 

10 Aralık Dünya insan hakları günü,ikinci Emperyalist Paylaşım Savaşı ve Nazilerin vahşete varan faşizmi sonucu; 10 Aralık 1948 günü Birleşmiş Milletler’in kararına istinaden, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni yayınlamasının 63. yıldönümü.

 

 

Dünyadaki gerçek insan hakları mücadelesinin temeli olan Fransız Devrimi; eşitlik, özgürlük, adalet ve insan hakları gibi tüm ileri insanlığın kabul edeceği kavramlarla ortaya çıkmıştı. Tüm ezilen ulusların ve emekçilerin de altına imza atacağı bir manifesto olan bu talepler, günümüzde  emperyalist devletlerinin ve onların işbirlikçilerinin ağzında artık çok eğreti durmakta ve içi boşaltılarak anlamını yitirmektedir. Bizim için insan hakları en geniş anlamda; her türlü emperyalist işgale, baskıya, sömürüye ve şiddete karşı direnen tüm insanlığın ulusal, toplumsal ve sınıfsal haklarıdır. Ulusal, toplumsal ve sınıfsal içeriği boşaltılmış; tamamıyla  bireyciliğe, etnik milliyetçiliğe ve cinsiyetçiliğe dayandırılmış bir insan hakları mücadelesi ancak ve ancak emperyalizmin çıkarlarına hizmet edecek onun değirmenine su taşıyacaktır. Bugün emperyalizmin bölgemizdeki proje ve oyunlarına hayır demeyen; emperyalist tekelci sermaye devletlerinin çıkarlarına hizmet eden AKP iktidarının; direnen tüm toplum kesimlerini susturmak için ordumuza, cumhuriyet değerlerine ve ulusalcı, yurtsever, devrimci, Kemalist kesimlere karşı başlattığı operasyonlara karşı mücadele etmeyen; emekçilerin ve ülkemizin bağımsızlığından yana olan tüm ulusumuzun sınıfsal ve ulusal taleplerini haykırmayan, doğru hedefe yönelmeyen bir sözde insan hakları mücadelesi ABD-AB  ve onların işbirlikçilerinin  işlerini kolaylaştıracak; ulusumuzun dinsel, dilsel, cinsel, sınıfsal ve etnik temelde bölünmesini hızlandıracaktır. *

 

     Pek çok alanda demokratik açılımlar(!) yaptığı iddiasında olan AKP iktidarı, 12 Eylül Referandumu ile  HSYK’nın yapısını değiştirmiş ve yargının bağımsızlığını tartışılır duruma getirmiştir. Adil Yargılanma hakkı önemli bir insan hakkı iken, adeta Sıkı Yönetim Mahkemelerini andıran Özel Yetkili Mahkemeler yoluyla insanların bu hakkı gasp edilebilmektedir. Bilim insanları, gazeteciler, politikacılar, Atatürkçü yurtseverler neyle suçlandıklarını bilmeden yıllardır tutukludurlar.tutuklamalar tam bir işkenceye ve cezaya dönüşmüştür. Bu insanların bir kısmı gerekli sağlık hizmetlerini alamadıkları için de yaşamlarını kaybetmişlerdir. Bugün, kitap terör aracı sayılmakta, basılmamış kitaplar toplatılmakta, medya üzerinde büyük bir baskı kurulmaktadır. Hak arayan öğrenciler terör suçlusu gibi gösterilerek tutuklanmakta ve yine bu tutukluluklar da oldukça uzun sürmektedir.Yalnızca pankart açtı diye, öğrenciler onlarca yıl hapis istemleri ile yargılanmaktadır.en küçük,en masum protestolar acımasızca dayakla biber gazı ile karşılık görüyor,kızlarımız saçlarından tutulup yerlerde sürükleniyor .

  

      Tüm insanlığın olduğu gibi ulusumuzun da her türlü ulusal, toplumsal, sınıfsal sömürüye ve işkenceye maruz kaldığı 2011 Türkiye sinde elbette ki eğitim emekçileri de baskı, sindirme ve zorlamayla karşı karşıyadır. Eğitim çalışanlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabileceği bir ücretli köle olarak gören Milli Eğitim Bakanlığı, her geçen gün öğretmenlerin başına yeni bir çorap örmekte ve gereksiz iş yükü ile boğup asıl işimiz olan eğitim-öğretim görevini yaptırtmamaktadır. MEB adeta öğretmenlerin eğitim görevini yerine getirememesi için çalışan bir kurum haline gelmiştir, bizim AKP iktidarındaki bir Milli Eğitim Bakanlığı’ndan pek bir beklentimiz kalmamıştır, ancak gölge etmesinler başka ihsan istemez! Bize gerçek işimiz olan eğitim ve öğretimi gerçekleştireceğimiz zamanımızı geri versinler yeter! MEB eğitimi engelleyen tüm bu angarya işleri tasarlarken hiçbir şekilde eğitimcilere, uzmanlara ve sendikalara danışmamıştır. Aslında bu durum AKP’nin sözde ileri demokrasisinin genel karakteristiğidir. Eğitimcilere dayatılan bu angaryalarda artık insan hakkı ihlali noktasına gelmiştir.

 

   Eğitim-iş olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da emeğimiz için ,vatanımız için, insan hak ve özgürlükleri için mücadele etmeye devam edeceğiz. 

 

Editör: TE Bilişim