Meclis’te oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu bugün  ilk toplantısını yaptı. AKP iktidarının dayattığı “Yeni Anayasa” için kurulan komisyona CHP, MHP ve HDP de katılıyor.  Öncelikle şunu saptamak gerekir. Bu Meclis yürürlükte olan Anayasaya göre seçilmiştir ve Milletvekilleri yürürlükte olan Anayasa üzerine yemin etmişlerdir.

Bu Meclis, Anayasada değişiklikler yapabilir, fakat yeni bir Anayasa yapamaz.

O nedenle “Yeni Anayasa” girişimi, yasadışıdır.

“Yeni Anayasa” hazırlamak için kurulan Uzlaşma Komisyonu da yasadışıdır.

Yeni bir anayasa, ancak Kurucu Meclis tarafından yapılabilir.

AKP yönetiminin “Yeni Anayasa” girişimi özet olarak dört maddeden oluşuyor:

1. Türk Milleti kavramını Anayasa dışına sürmek.

2. Özerklik.

3. Cemaat ve tarikatları yasallaştırarak Devrim Kanunlarını delmek.

4. Başkanlık rejimi.

MİLLETSİZ VATANDAŞLIK TANIMI

Vatandaşlık tanımından Türk Milleti çıkarıldığı zaman, Türkiye’nin milleti ve devletiyle bölünmesi talebi Anayasaya geçirilmiş olur ve Bölücü Teröre anayasal zemin verilir. Türk milletsiz bir Türkiye’de milletin parçalanmasına yönelik terör eylemleri hem hukuki, hem de ideolojik dayanak kazanır.
Zaten Türk milletinin anayasadan çıkartılması için en gayretli parti, PKK’nın güdümündeki HDP’dir. ABD emperyalistleri de, bu dayatmanın başındaki uluslararası güçtür.

AKP ve CHP, Anayasanın vatandaşlık maddesini değiştirme talepleriyle Türk milletine savaş açan ABD ve PKK ile aynı mevziye giriyorlar.

ÖZERKLİK

AKP, CHP ve HDP’nin özerklik girişimi, vatanı ve milleti bölme girişimidir. Bu çabanın Avrupa Özerklik Şartı’nın arkasına saklanması bir şey değiştirmiyor. Özerklik, ülke topraklarının bir bölümünde ayrı bir siyasal rejimin kurulması kabul ediliyor. Ve o ayrı rejimin uygulandığı özerk bölgenin halkı da, plana göre Türk milleti dışında bir kavim olarak tanımlanıyor. O zaman hem ülkenin bütünlüğü, hem de milletin bütünlüğü anayasal düzlemde ortadan kaldırılıyor. Böylece ABD ve İsrail’in “İkinci İsrail” girişiminin sınırları çiziliyor.

Özerklik, Güneydoğu’da yaşayan yurttaşlarımızı ve Kürt kökenli yurttaşlarımızı farklı ya da öteki olarak tanımlıyor. Özerklik kabul edildiği zaman, Kürt yurttaşlarımıza anayasa düzleminde “Siz bizden değilsiniz” denmiş olur. Böylece Türk milletinin ayrılmaz parçası olan Kürtlerimiz Türkiye’nin her yerinde ikinci sınıf konumuna hapsedilir. Bir yandan bu aşağılama nedeniyle Bölücü Terör kışkırtılır. Öte yandan “özerk bölge”de PKK’ya bölgesel otorite sağlandığı ve sınırlar da çizildiği için, Bölücü Teröre devlet olanakları verilir.

Özerkliğin “Bütün Türkiye’de yerel yönetimleri güçlendirme” tatlandırıcısıyla sunulması, milleti kandırmaktan başka bir anlam taşımıyor. Türkiye’de etkin ve güçlü yerel yönetimler, ancak güçlü bir merkezî devletle geliştirilebilir.

CEMAATLERİN VE TARİKATLARIN YASALLAŞTIRILMASI

Yeni Anayasada, “İrfan ocakları” adı altında, cemaat ve tarikatlar yasallaştırılmaktadır. Ayrıca “Dinsel mezhep ve toplulukların yaşam tarzlarına güvence” yoluyla cemaat ve tarikatların kendilerinin düzenleyecekleri hukuk rejimleri kurmalarına özgürlük getirilmektedir. Cemaatler, kula kulluk sistemidir. Cemaat liderleri de, Ortaçağın diğer iktidar sahipleri gibi otoritelerini soy kütüğünden alırlar. Böylece Cumhuriyetin toplumsal temeline dinamit yerleştirilmektedir. Yeni Anayasa gerçekleşirse, Cumhuriyetin Medenî Kanunu ve Devrim Kanunları tasfiye edilmiş olacaktır.

Bilindiği gibi, tekkeler, zaviyeler ve türbeler, 1925 yılı sonunda önce 2413 sayılı Hükümet kararnamesiyle ve arkasından 30 Kasım 1925 günü kabul edilen ve 13 Aralık 1925 günü yürürlüğe giren kanunla kapatılmıştı. 2 Eylül 1925 günü Gazi Mustafa Kemal Paşa başkanlığında toplanan Hükümet, tekke ve zaviyelerden elverişli olanlarını okul haline getirme kararını almıştı.

AKP, CHP, PKK/HDP, cemaat ve tarikatları yasallaştırmak için anlaşmış bulunuyorlar. MHP de, bu konuda Vatan ve Cumhuriyet düşmanı cephede yer alıyor.

EŞBAŞKANLIK REJİMİ

AKP’nin “Başkanlık Sistemi” dediği, aslında bir Mafya Rejimi tasarısıdır. Türkiye’de Başkanlık, katı bir kuvvetler ayrılığı rejimini değil, Başkanın sultasını getirir. 
Başkanlık rejimi, ABD’nin BOP Eşbaşkanlığı rejimidir. Eşbaşkan üzerinden küresel efendilerin diktatörlüğü kurulur.
Başkanın çevresindeki mafya, yalnız yürütme organını değil, yasama ve yargıyı da avucuna alır. Ekonomideki mafyanın diktası oluşur. 
Parlamenter rejimin tasfiyesiyle terör örgütlerine alan açılır.

Bütün milletimizi, bütün partileri uyarıyoruz.  Yeni Anayasa girişimi, siyasal, toplumsal, ekonomik sonuçlarıyla terör eylemidir. Türk Milletini Anayasa dışına sürmek, Özerklik getirmek, Devrim Kanunlarını delmeye kalkmak ve Başkanlık rejimi, hepsi birer terör eylemidir. Bu kez mayınlar ve dinamitler, Türkiye’nin altına yerleştirilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Polisin ve Köy Korucularının 24 Temmuz’dan bu yana yürüttükleri Bölücü Teröre karşı mücadeleye karşı en tehlikeli sabotaj, Yeni Anayasa girişimidir.

AKP, CHP ve MHP, Yeni Anayasa girişimine derhal son vermeliler.Anayasa Uzlaşma Komisyonu, yasadışıdır. Bu Meclis yeni Anayasa yapamaz. Vatan Partisi ve Türkiye’nin Millî Güçleri, Yeni Anayasa terörüne kesinlikle geçit vermeyeceklerdir.
Editör: TE Bilişim