Niğde de siyasetin sıcaklığı; süslenen parti araçları, aday posterleri, seçim büroları ve kalabalıklarıyla beraber oy verme gününün yaklaşan heyecanı, gittikçe kendini hissettiriyor.
      Yok, o kazanır, yok bu kazanır…
      Yok şu bu kadar puan önde, yok siyasetin genel durumu şöyle…
      Yok şu partinin durumu evla, yok bu ittifakı kayırsın mevla…
       Yok adayların kaşları, yok kaldırım taşları…
       Derken siyaset denen nehir, sularına kattığı insanları sürükleye sürükleye, kıyıda bekleyenlerin rızalarını cebe atma gayretiyle kendi yatağından akıp gidiyor, seçim gününün ertesine kadar su misali her oyuktan sıza sıza...
       Siyasetçi kendi işini yapıyor yapmasına.
       Vatandaşta ağzının yettiği, elinin ulaştığınca tartışıyor, beyninin uzadığınca…
      Nihayetinde siyaset iktidar mücadelesinde, kişiler de kendilerine düşmesi olası pastadan en iyi parçayı koparma derdinde, hizmet aşkı denen tarifin ince perdesi arkasında.
      Şunun şurasında seçimlere az bir zaman kalmışken, siyasetçilere takılmayıp da kime takılacağız yani?
     Nasıl olsa onlarda seçimlerden sonra, kendi kafalarına göre takılmayacaklar mı?     
     En azından şu son günlerin keyfini olsun çıkarmayalım mı?
     Gerçi vatandaş da siyasetçinin uzaydan gelmeyip kendinin bir aynası olduğunu unutup öyle esip savuruyor ki; yahu siyasetçi mi bu memleketin insanı değil yoksa insan profilimiz pürü pak, bizler mi iyice miyop olduk da göremiyoruz sorusunu, sormadan da edemiyorum doğrusu.
      Vatandaşa göre siyasetçi herkese mavi boncuk dağıtıyor.
     Lakin adayların hiç birini kırmadan, hepsine evet size oy vereceğiz diyen vatandaş da, maşallah kimsenin gönlünü kırmıyor.
     Sandığın başında kendi kendine kafa dinleyerek kime oy vereceğinin muhasebesini yapmış halde, o anın keyfini çıkarıp kendince de oyalanıyor.
     Gerçi kim haklı kim haksız, kesin kanaat sahibi olmakta zor.
     Tıpkı aşağıdaki güvercin örneğinde olduğu gibi.
      Bir parkta güvercinleri seyreden ve avuçlarından yem yediren iki emekli konuşuyorlarmış. 
   “Ben” demiş emeklilerden biri , “ güvercinleri siyasetçilere benzetiyorum. Yanımızda iken elimize bakıyorlar. Kanatlanıp yukarı çıkınca kafamıza  sı…..yorlar. “
    Evet, şu an birileri birilerinin eline bakıyor ve kanatlanacağı günlerin hayaliyle, siyaset denen oyunun içinde, kendi rollerini oynuyorlar.
     Ellerinden yemlenen güvercin misali siyasetçiyi tavladığını zanneden vatandaş ise, varsın şimdinin keyfini çıkarsın hazır.
    Şunun şurasında kanatlanıp yukarı çıkacaklara ne kaldı.
    Seçimden sonrası ise…
     Filizlenmek için başka baharı bekleyen tohum misali…
     Niğde semalarının parlaklığında
     Başka yağmur bulutlarının hayaliyle…
     Bir başka seçim yağmurunun…
     Bereketli hayallerini kuracağız…