Şeamet tellallarına rağmen halk korkuyu atıyor

Abone Ol


Şeamet tellalı

Özellikle genç okurlar başlıktaki “şeamet tellalı” deyiminin ne olduğunu anlayamayabilir. Şeamet Arapça bir isimdir. Uğursuzluk demektir. Tellal da, yüksek sesle bir bilgiyi yayan kişidir. Şeamet tellalı “uğursuz bir bilgiyi yayan kişi” anlamında bir deyimdir. “Şeamet tellallarına rağmen” dedim, çünkü seçim yaklaştıkça ne gariptir ki “uğursuz bilgileri” yayanların sayısında bir artış görünüyor.

Amaç hedef saptırmak

Seçimler yaklaşıkça AKP yandaşı kesimlerde “tuhaf bir panik” baş gösterdi. Anketlere (!) göre AKP tek başına ve üstelik anayasayı değiştirecek çoğunlukla iktidara geleceği halde, yandaşlar en “uğursuz” senaryolarla halkın zihnini karıştırmaya çalışıyorlar. AKP dışındaki tüm muhalefeti “işbirliği” içinde gösteren yandaşlar işbirliğinin bir kaos yaratma amacına yönelik olduğunu öne sürüyorlar.

Ölümler, suikastlar

Örneğin diyorlar ki “Seçimlere kadar Güneydoğu’dan 50-60 şehit cenazesi gelebilir.” Neden? Çünkü derin muhalefetle işbirliği yapan derin PKK seçimlere gölge düşürmek, AKP iktidarını zora sokmak istiyor. Bununla da yetinmiyorlar, suikastlar olabileceğini, bombalar patlayabileceğini, asker ve polisin silahlı bombalı saldırılara uğrayabileceğini çekinmeyen yazabiliyorlar.

İstihbaratların kaynağı

Ne gariptir ki, üst üste “kaos senaryoları” üretenlere devletin hiçbir birimi “Bu bilgileri nereden alıyorsunuz?” diye sormuyor. Bu bilgiler ne MİT ne de diğer istihbarat birimlerinin elinde var. Zaten bu nedenle yazılan bazı haberler bir iki gün içinde gerçekleşiyor. İstihbaratın haberi olmadığı için eylem yapanlar ellerini kollarını sallayarak amaçlarına ulaşıyor. O halde bilgilerin kaynağı nedir?

‘Olmayan’ların hesabını sorma

Oysa yargı sistemimiz son yıllarını hep gerçekleşmemiş komplo teorilerini çözmek amacıyla geçirdi. İmzasız ihbar mektupları, gece yarıları emniyetin bilgisayarına atılan e-mail’ler, gizli tanıklar vasıtasıyla yüzlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı, davalar açıldı. “Olacak” denilenlerin hiçbiri olmadı ama insanlar işkence çekmeye devam ediyor. Ancak yandaşların açıkça yazdıklarına dokunan yok.

Merak da mı edilmiyor?

Yandaşlar “Şurada saldırı olacak” diyorlar, oluyor. “Bomba patlayacak” diyorlar patlıyor. Nedense başta iktidar olmak üzere devletin ilgili birimlerinin hiçbiri “Bunları nereden biliyorsunuz” deme cesareti gösteremiyor, belli ki merak bile etmiyorlar. Ya da bilgiyi bizzat kendileri veriyorlar. Öylesi tabii ki çok vahim, komplo teorileri ihbar da kabul edilmiyor ki aynen yaşanıyor.

Anketlerin dili

Son günlerde seçim alanlarına daha sık gitmeye başladım. Gördüğüm manzaralar ile AKP’ye en az yüzde 47 şansı tanıyan anketlerle çelişiyor. Elbette sokakta gördüğümüz her manzara gerçeği yansıtmayabilir, ama gözlemlerde bu kadar aşırı sapma olacağını da sanmıyorum. Anketlerin ciddi biçimde yanılacağını ve sonuçların çok şaşırtıcı olacağını söyleyebilirim. Bu bir iddialaşma değildir, bunu da bilin derim. Ama gördüğüm kadarıyla daha önce farklı düşünenler de bu fikirde artık.

Halk korkmuyor

Şurası bir gerçek ki, AKP iktidarının yarattığı korku ortamı halk üzerinde çok etkiliydi. Sokaklarda bu korkuyu “maddi olarak” görebiliyorduk. İnsanlar gerçek fikirlerini açıkça söylemekten, bir tavır sergilemekten çekiniyordu. Ancak şimdi durum farklı. Sokaklarda insanların yüzündeki korku izleri giderek siliniyor. Vatandaşlar siyasi görüşlerini daha açıkça belirtmekten eskisi kadar çekinmiyor.

Muhalefet mitingleri

İstanbul’da Kemal Kılıçdaroğlu’nun iki kent gezisine katıldım. Burada gördüğüm manzara çok ilginçti. Çok zaman önce değil, daha referandum sırasında CHP otobüslerine tepkisiz kalan halk çok değişmiş. Yüzler gülüyor, gözler parlıyor, umut ışığı saçıyor, çekinmeden alkışlayan, tempo tutan, öpücükler gönderen, yerinde duramayan insan sayısında çok ciddi bir artış olmuş. Demek ki halk, üzerindeki korku örtüsünü atıyor.

Eyüp Camii’nin önü

Size yaşadığım bir manzarayı anlatarak ne demek istediğimi daha açık aktarayım. Kılıçdaroğlu cuma günü Eyüp Camii’ne ve Eyüp Sultan Türbesi’ne gitti, dua etti. Sonra yürüyerek halkın arasında gezdi. Cami avlusunda bile çok sayıda insanın “Artık bizi kurtarın” diye bağırması, çevredekilerin alkışlaması, camlara çıkanların hararetle el sallaması iktidar için tehlike çanlarıdır. Halk nerede olduğuna bile bakmıyor.

MHP gezileri

CHP miting ve gezilerindeki manzaraların benzeri MHP’de de yaşanıyor. Ben miting ve gezilerde partili kalabalıklarına bakmam, onları ölçü almam. Üçüncü ve dördüncü halka dediğim dış çeper önemli. Ön saftakiler partilidir, oradan oraya koşar. Liderin geçtiği yerdeki “kalıcı” halk gösterir gerçek tepkiyi. MHP liderinin geçtiği yerlerde bu dış halkalardaki bakışlar ve tepkiler de çok yüksek.

CHP’nin projeleri

CHP Genel Başkanı dün bir grup gazete yazarıyla Mövempick Otel’deki kahvaltıda bir araya geldi. Sencer Ayata partinin demokrasi projelerini açıkladı. Ayrıntılarını diğer sayfalarımızda göreceksiniz. Ben toplantı ile ilgili küçük bir gözlemimi yazmak istiyorum. CHP bu seçimde projeler üzerine gerçekten çok ciddi çalışmalar yapmış.

Meydanlar farklı

Elbette, miting meydanları partilerin akademik çalışmalarının açıklandığı yerler değil. Buralarda daha çok coşkulu konuşmalarla halk etkilenmeye çalışılıyor. Ama eğer arkada iyi bir çalışma yapılmamışsa, bu konuşmaların da pek anlamı yok. CHP belki de ilk kez bu konuda çok başarılı. Eğitimden sağlığa, gençlikten kadına, çocuktan sanayiye kadar pek çok alanda akademik çalışma yapılmış.

Sorun iyi anlatabilmek

Evet, CHP her alanda akademik çalışmalar yapmış, bunları raporlaştırmış. Ancak görüyorum ki sorun bunların halka açıklıkla yansıtılabilmesinde. CHP’lilerin bu konuda medyadan şikâyetleri var. Yaptıkları çok özverili çabaların gerektiği kadar yansıtılmadığından yakınıyorlar. Bir yere kadar doğru tabii, seçime giden atmosferde medyanın popülist ayrıntıları öne çıkarması da doğal.

Önümüzdeki hafta

Seçime 15 gün kala “çok önemli” bazı gelişmeler olabileceğini seziyorum. İktidar partisindeki telaş ve öfke bunların sinyallerini veriyor. Oylardaki dramatik düşüş ve karizmanın çizilmesi ihtimali iktidara beklenmedik operasyonlar yapma cesareti verebilir, ki zaten kimi “şeamet tellallarının” çırpınışları da bunun habercisi. Seçime kadar gazetecisinden akademisyenine, iş adamından sendikacısına, sanatçısından sokaktaki vatandaşa kadar herkesin dikkatli olması gerek.
Hepinize iyi haftalar dilerim.