Türk Eğitim Tarihi’ne altın harflerle yazılacak bir proje daha geliyor. Umarız uzun ömürlü olur. Çünkü benzeri hatta çok daha önemli bir proje de birkaç yıl önce yine “eğitimde devrim” diye sonulmuş, uygulamaya konulmuş ama Hüseyin Çelik bakanlıktan ayrılınca, önce sahipsiz kalmış sonra da kapısına kilit vurulmuştu.
Çelik, gerçekten de zoru başarıp, her okula bilişim teknolojisi sınıfları kurmuştu. Bu sayede her okul, her öğrenci bilgisayarla, internetle, sanal dünya ile tanışmıştı.
Bilişim sınıfları, hayırseverlerin desteği ile kurulmuştu. Küçük okullarda birkaç tane, büyüklerde ise çokça açılmıştı. Heyecan yaratmadı desek yalan olur.
Çelik’in alkışladığımız önemli projelerinden birisiydi...

Peki şimdi ne yapılıyor?
İsterseniz gelin önce isminden başlayalım. FATİH için belli ki oldukça zorlanılmış. Açılımı: Fırsatları Artırma, Teknolojiyi İyileştirme Hareketi...
Hamisi Başbakan Erdoğan. Altyapı desteği ise Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dan. Uygulayıcı ise Milli Eğitim Bakanı Çubukçu.
İsterseniz gelin önce bu konudaki habere bir göz atalım:

Teknolojik sınıflar
Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan “Fatih Projesi”yle okullarda her öğrenci, bilgisayarı kendi sınıfında kullanacak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan, Milli Eğitim (MEB) ve Ulaştırma bakanlıklarınca ortak yürütülecek “Fatih Projesi”, sınıfları birer “teknoloji merkezi” haline getirecek. Projeyle, okullardaki bilgisayar odalarının kullanımına da son verilecek. Her öğrenci, bilgisayarı kendi sınıfında kullanacak. Üç yılda tamamlanacak proje ile 42 bin okuldaki 570 bin dersliğe dizüstü bilgisayar, projeksiyon cihazı, internet ve çok amaçlı yazıcı ve akıllı tahta sağlanacak.
Fırsatları Arttırma, Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi ile her sınıfta internete bağlı bir bilgisayar bulunması hedeflenecek. Daha önce okullara kurulan bilgisayar teknoloji (BT) sınıfları, proje tamamlanana kadar kullanılmaya devam edilecek. Projenin hayata geçmesiyle BT sınıflarındaki bilgisayarlar okul içerisinde dağıtılacak.
Projede, kara tahtanın yerini akıllı tahta alacak. Öğretmenler; bilgisayar, projeksiyon cihazı, özel kalem, tahta olarak kullanılacak platform ve yazılımdan oluşan “akıllı tahtada” harita, grafik ve video gösterimleri yapabilecek. 2 milyar TL harcanacak projede köy okullarına da bilgisayar ulaştırılacak.
Sınıflarda, e-kitaplarla ders yapılacak. Öğretmenler, klasik tahta yerine, doğrudan bilgisayara bağlı tahtalarla ders işleyecek. Öğrenciler, işlenen konuları, tahtadan kendi bilgisayarına aktarabilecek.
Proje, Erdoğan, Nimet Çubukçu ve Binali Yıldırım’ın katılımıyla pazartesi günü tanıtılacak.

Başarılar diliyoruz ama!..
Söz konusu proje öğretim kurumlarımızın önemli bir bölümünde zaten uygulanıyor. Yaygınlaştırılması açısından önemli bir adım. Ama harika sonuçlar beklemek abesle iştigal olur.
Zaten kendi içerisinde fazlasıyla çelişki var. Öğrenciden çok öğretmen odaklı bir sistem. Peki öğretmenlerimiz böylesi bir projeye ne kadar hazır? İşte onu ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.
Projenin maliyeti, 2 Milyon TL deniyor. İyi para. Asıl kimler nemalanacak o önemli!..
Ve daha da önemlisi, Bilişim Teknoloji (BT) sınıfları gibi bu proje de, harcanan onca paraya ve emeğe rağmen, bir süre sonra rafa kalkacak mı?

Her öğrenciye bir laptop
Rahmetli Özal’ın hayali, bir milyon bilgisayardı. Siyasetçiler içerisinde bilişim teknolojisine en meraklı olan oydu. Bugün hâlâ, onun vizyonunun mirası yeniliyor. Sonra AK Parti döneminde her okula bir bilgisayar sınıfı projesi ile Hüseyin Çelik bir atak yaptı. Şimdi ise sanki Binali Yıldırım projesi kokusu aldığımız FATİH geldi. Ama bu proje de her öğrenciye bir dizüstü bilgisayar sağlamadan tam anlamıyla başarılı olmaz. Eminim ki o da arkadan gelecek.
Oysa defter, kitap olarak da kullanılabilen, tüm ilk ya da ortaöğretim müfredatını da içine alan yazılım ve laptoplar mevcut. Pilot proje olarak direkt böyle bir uygulamaya başlansa daha iyi olmaz mı?
Teknoloji o kadar hızlı eskiyor ki yapılan masrafa yazık. Bu konuda, en son yapılacak en başta yapılmalıdır...
Özetin özeti: Eğitimde, kıyısından köşesinden de olsa, teknolojik değişimi ve bilişim çağını yakalamamız mümkün. Peki ya kafalar?..