"Güneyde Eczacılık Buluşması" Niğde, Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş, Mersin, Hatay, Aksaray, Osmaniye, Karaman, Nevşehir Eczacı Odalarımızın Başkan ve Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımı ile gerçekleştirildi.
Niğde Eczacı Odası Başkanı Nihat Öztürk, gündemle ilgili birçok başlığın görüşülüp tartışıldığı toplantı hakkında kamuoyuna açıklamalarda bulundu.
İlaç ve eczacılık alanında yaşanan değişimin Eczane ekonomilerine olumsuz yansımalarını her gün yaşamaya devam ettiklerini ifade eden Öztürk şunları dedi: “ Böylesi bir dönemde Örgüt Yöneticileri olarak enerjimizi, mesleğimizde yaşadığımız olumsuzlukları ortadan kaldırmaya ve eczacılarımızın daha rahat bir şekilde mesleklerini icra etmeleri için harcamak yerine,maalesef son günlerde daha da keskinleşerek artan bir şekilde birbirimizi ve kurumsal kimliklerimizi yıpratmaya harcıyoruz. Kısır çekişmelerle başlayan bu süreç bugün gelinen noktada kimi konularda yargıya da taşınarak her ortamda gururla bahsettiğimiz örgüt bütünlüğümüz ve saygınlığımıza da ciddi zarar verir noktaya geldi. Yaşanan bu kutuplaşma meslek siyaseti dışına da çıkarak hepimizi inciten, üzen toplumsal olaylarda dahi eczacı odalarımız arasında bir bütünsellik sağlanamamasına neden olmuştur. Bugün yaklaşık 30 bin eczacısı, kültürü ve köklü gelenekleri olan Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odalarımızın bu şekilde bir görüntü sergilemesi eczacılarımızı umutsuzluğa iterken, eczacılarımızın örgütlerine olan güveni konusunda da telafisi olmayan hasarlar oluşturmaya devam etmektedir. O anlamda örgüt yöneticileri olarak hepimizin,Örgüt Hiyerarşisi içinde mesleğimize ve meslektaşlarımıza olan sorumluluklarımızı unutmadan üzerimize düşen görevleri yapmamız gerekmektedir. Güney Bölgesi Eczacı Odaları Yöneticileri olarak yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen örgüt yöneticilerimizin sağduyulu ve yapıcı yaklaşımları ile bu olumsuz tablonun değişeceğine olan inancımızı bir kez daha eczacı kamuoyu ile paylaşıyoruz”
Öztürk, global bütçe uygulamalarıyla 2010 yılından itibaren eczaneler için ekonomik kayıpların arttığı ve telafisinin olmadığı yılların başladığına dikkat çekerek: “Özellikle 2011 yılında KKİ artışlarını ve İlaç Fiyat Düşüşlerini bahane eden ilaç firmalarının bir oldubittiyle yüzde 4 ve yüzde 7 ticari ıskontoları kaldırması birçok eczanemizi kapanma noktasına getirmiştir. 2011 yılında yüzde 4 ve yüzde 7 ticari ıskontoların kaldırılması ile ilgili yaşananların bir benzeri bu gün bizlere tekrar yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Eczacının bu güne kadar yaşadığı kayıpların sorumluları yeni ilaç fiyat kararnamesi ile yeni ekonomik kayıplarla karşı karşıya kalmamıza neden olacak uygulamaların peşinde koşmaktadırlar. Eczacının yeni kayıplara tahammülü kalmamıştır. Eczacı karlılığında yeterli iyileştirme yapılmadan hak kayıplarına neden olabilecek olası herhangi bir düzenlemenin kabul edilemez olduğunun ilgili tüm kurum ve kuruluşlar tarafından bilinmesini istiyoruz.”
Öztürk açıklamasına şu şekilde devam etti: “Bilindiği üzere birçok ilimizde Suriyeli Mülteci reçetelerinin karşılanabilmesi amacıyla eczacı odalarımız İl Valilikleri ile ayrı protokoller imzalamış ve bu protokoller çerçevesinde Suriyeli Mülteci reçeteleri bu bölgelerde eczanelerimiz tarafından karşılanabilmişti. Gelinen noktada bu protokollerin farklılıklar göstermesi ve artan mülteci sayısı ile birlikte başta geri ödeme konusunda olmak üzere ciddi sıkıntıları da beraberinde getirebileceği düşünülmektedir. Bu anlamda Suriyeli Mültecilerin reçetelerinin karşılanması ile ilgili protokol imzalanması adına Türk Eczacıları Birliği’nin AFAD ve SGK ile yaptığı görüşmeleri desteklemekle birlikte Merkez Heyetimizin protokol hazırlama aşamasında Suriyeli Mülteci reçetesi veren ve bu konuda yaşanan sıkıntıları bilen eczacı odalarımız ile birlikte çalışılmasının hazırlanacak protokole katkı sağlayacağına olan inancımızı belirtmek istiyoruz”
ECZACILIKTA EMEKLİLİK” PROJESİ
Genç eczacıların kolay eczane açabilmesi için “Eczacılıkta Emeklilik” projesinin hayata geçirilmesi gerektiğini hatırlatan Öztürk: “Bir yanıyla 65 yaşın üzerinde olan eczacılarımızın kendi istekleriyle eczanelerini kapatabilecekleri ekonomik imkanları sağlamak diğer yanıyla yeni mezun genç meslektaşlarımızın daha kolay eczane açabilmelerini sağlayacak olan “Eczacılıkta Emeklilik” projesiyle ilgili olarak TEB tarafından başlatılan çalışmaların aynı kararlılıkla devam etmesini ve bir an önce sonuçlandırılması gerektiği düşüncesindeyiz.
SGK medulaprovizyon sisteminde reçete onayı alabilmek için reçete karşılığı ilaçları alan kişilerin T.C. Kimlik numarasının yanı sıra ek doğrulama bilgilerinin istenmesi her ne kadar eczacılarımızı Protokolün kimi ceza maddelerine karşı korumayı amaçlasa da Protokolde gerekli düzenlemeler yapılmadığı takdirde eczacılarımızın bu konuda mağduriyetler yaşamaya devam edeceğini düşünüyoruz. İlgili hekimin kişisel şifresi ve elektronik imzasıyla yazmış olduğu bir reçetenin sahte olamayacağından hareketle bu tür reçetelerde sahtecilik suçlaması olması durumunda eczacının değil hekimin sorumlu tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca yaşanabilecek bu tür sıkıntıların çözümü olarak düşünülen Avuç İçi Damar Okuma Sistemi olarak adlandırılan uygulamanın eczanelerimize yeni maliyet getirmeyecek yöntemler ile hayata geçirilmesi gerekmektedir”
Öztürk: “son birkaç yıldır eczane ekonomilerinde yaşanan daralma ve bir çok bölgemizde SGK Protokolünden kaynaklı eczacılarımıza verilen haksız cezalar TEB ve SGK arasında imzalanacak olan ve görüşmeleri başlayan 2014 Ek Protokolü’nü daha da önemli bir noktaya taşımaktadır. Bu anlamda imzalanacak olan yeni protokol ile ilgili Eczacı Odalarımızın görüşlerinin alınılmasının önemli olduğu kanaatindeyiz.
Sağlık Uygulama Tebliği’nde yapılan düzenleme ile başlayan “devam reçetesi” uygulaması hekim ile hasta arasındaki bağı koparmaktadır. Ayrıca bu uygulama dönem içerisinde meslek etiği bakımından da bazı sakıncaları beraberinde getirmiştir. Bu anlamda uygulamanın sonlandırılması adına Türk Eczacıları Birliği’nin SGK nezdinde girişimlerde bulunmasını bekliyoruz”
Editör: TE Bilişim
