Arçeliğin robotu  Çelik’in “evlenmesi” üzerinden kapitalizmin para-meta-pazar ilişkisinde insan bilincine “damardan müdahale” nasıl yapılıyor u kendi bakış açımla yazmak için hazırlık çalışmalarını istemeden uzatırken tarihin çöp tenekesinden çıkartılarak “şampuan” reklâmı için kullanılmak üzere arz- ı endam eden figürün elinde milyonlarca masumun kanı bulunan Faşist Hitler olduğunu görünce kapitalizmin para kazanmak, malını pazarlamak için ne denli arsızlaşacağını, milyonları katleden bir katili bile pazarlama unsuru olarak görmesi ve insanın insan olma değerlerini içe sayması bakımından sermayenin sefilliğini bir kez daha yazmanın ertelenemez bir görev olduğunu bilince çıkarttım.
 
       Öncelikle sermaye yani kapitali elinde bulunduranlar kitlelerin beyinlerine nüfuz edebilmek için ürünü sunacakları toplumu çok iyi tanıyan işinde uzman Sinan Çetin gibi yeteneği kiralık, satılık entelektüelleri bulur. Ülkemizde kitleler açısından en tanınan ve beğenilen reklâm karakteri olan “Arçelik robotu Çelik” in mucidi Sinan Çetin’dir.
 
       İlk robot Çelik reklâmında, Arçelik fabrikasındaki gece bekçisinin robot Çelik ile karşılaşması anlatılıyordu. Yeteneksiz komedyen Şafak Sezer tarafından canlandırılan gece bekçisi, cahil ve aptal yerine konulup nesneleştirilen işçileri, robot Çelik ise son derece zeki, muzip fakat müşfik ve insan canlısı olarak lanse edilen Arçelik teknolojisini, yani sermayeyi simgeleştiriyordu! Tipik bir “metalar dünyası büyürken insanlar dünyası küçülür” durumu! Robot Çelik de, insanlar metalaşırken metaların insanlaşmasını temsil ediyordu.
 
      Çok geçmeden Vestel de aynı reklâm fikrinden yola çıkan, elektronik ev ve mutfak metalarını, insan, kadın, çocuk dostu ve yardımcısı insanlaşmış robotlar olarak canlandıran bir reklâm kampanyasına başlayınca, bu fikir eskidi.
 
      Son olarak Dünya Emekçi Kadınlar Gününe denk gelen günlerde yine Sinan Çetin imzalı “Çeliknaz” figürü servis edildi. Arçelik’in reklâm robotu Çelik’i bir “kadın robot” olan Çeliknaz ile evlendirme cin fikri ancak Çetin gibi sinemacılara nasip olur! Arçelik’in bu yeni reklâm kampanyasının mesajı da “teknolojinin tasarım ve zarafet ile evliliği” diye sunuluyor. Kapitalizmin kadın emeğini tasarım, kültürel, duygusal planda daha yoğun olarak kullanmaya başlaması işin yalnızca bir yönü.
 
      Sinan Çetin’in insanlar metalaşırken metaları insanlaştırmakla kalmadığı, şimdi de robotları “evlendirdiği” Arçelik’in yeni reklâm kampanyasının arka planında ise, Türkiye kapitalizminin yeni trendine, “muhafazakâr demokrasi” ve çözülen aileyi restore etme nafile çabası ile “güçlü aile” konseptine vurgunun diğer bir versiyonu  “evlenin üç çocuk yapın” söylemidir.
 
      İşin ironisi o ki, aile kurumunu çözen, kapitalist üretim ve meta egemenlik ilişkilerinin alabildiğine genişlemesi. Bunun içinde özel bir rol oynayan beyaz ve kahverengi elektronik ev ve mutfak eşyaları. Elektronik ev ve mutfak eşyalarında hızlı teknolojik gelişimle sağlanan üretkenlik artışı ve görece ucuzlamayla, bunlar, borç harç, taksit, tüketici kredisi vb ile daha yaygın ve yoğun biçimde işçi ve emekçilerin yaşamına giriyor. Arçelik reklâm kampanyalarında “iftiharla” söylendiği gibi, bugün Türkiye’de Arçelik marka bir buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın ve benzerinin olmadığı bir ev yok gibi. Sürekli bunların daha gelişmiş, bilgisayar programlı versiyonları tasarlanıp üretiliyor ve kitle tüketimine sunuluyor. Bunlar kadınların ev köleciliğini ve ev işlerine harcadığı zamanı bir nebze azaltıyor, ancak kapitalizmin kadınları daha ucuz işgücü olarak ücretli köleliğe daha yığınsal biçimde çekmesini sağlıyor.
 
      Ne var ki, kapitalist üretim ve egemenlik ilişkilerinin sürdüğü yerde, ne aile, ne ulus, ne din, ne toplumsal işbölümü ortadan kalkabilir. Kadınların ikincil cins kılınması ve ezilmesi, iki kat sömürülmesi, tüm sömürücü sınıf egemenliklerinin olduğu gibi, kapitalist egemenlik sisteminin tüm biçimlerinin de ayrılmaz ve vazgeçilmez bileşenidir.
 
     Bu reklâm filimin de Sinan Çetin mi Aileden sorumlu Bakan Fatma Şahin’den esinlendi, yoksa Fatma Şahin mi Koç grubuna ait Arçelik’in yeni reklâm kampanyasının metnini yazdı bilinmez, fakat Aile Bakanı Fatma Şahin’in sözleri, reklam robotlarını “evlendirme” cin fikrinin de nereden çıktığını pek güzel ifade ediyor: “Biz, bizi biz yapan değerlerin sonuna kadar arkasında durarak, yüksek ahlaklı olarak ve üstadın (Necip Fazıl) söylediği gençlik vizyonuyla, Mustafa Kemal’in söylediği gençlik vizyonunun, ikisinin bir zenginlik olduğunu, bilimi, aklı ve teknolojiyi kullanarak yeni vizyona ulaşmamız gerektiğini düşünmek zorundayız. Güçlü toplum, güçlü birey, güçlü aile ve güçlü millettir. Aile değerlerinin içini boşalttığınız zaman, “ailenin güçlenmesi kadını zayıflatır” anlayışını kesinlikle kabul etmiyoruz. Güçlü aile, güçlü kadın, güçlü çocuk, güçlü erkektir. Bu nedenle en temel değerimiz olan aile değerini korumak ve kollamak, onların sorunlarını çözmek için yanında olmak bakanlık olarak en büyük görevimizdir. Aile değerlerimizi koruyacağız, bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkacağız, yüksek ahlakla, yüksek bilgi ve teknolojiyi kullanacağız ondan sonra bizi tutana aşk olsun.”
 
      Şimdiden yazıyorum bu Robot Çelik ile “kadın robot” Çeliknaz’ın evliliği (tabii ki “3 robot çocukları” olacaktır!) devam ettirilecektir. Çünkü kapitalizmin tahrip ettiği, temellerinden sarstığı “milliyetçilik, aile ve din” gibi değerleri dejerene eden sistem bi ümit kendini ayakta tuta bilmek için yine onlara sarılıyor.
 
     Fakat nafile çaba! Çelik’in meta fetişizmi örtüsü altında asıl temsil ettiği üretimin, emeğin toplumsal güçlerinin gelişimidir. Yine Hitlerin hortlatılarak “Erkek adam, kadın şampuanı kullanmaz” dedirtilmesin altında da kapitalizmin savunmakta zorlandığı erkek egemen toplumun, aile, ulus, din vb. söylemlerini empoze etme yatmaktadır.
 
      Sermaye bu gözü karalıkla robot  Çeliği evlendirip üç çocukta yaptırtır, Musolini,Franko,Salazar, gibi tanınmış diktatörleri de tarihin çöplüğünden çıkartıp yeni rol modeller oluşturur. Biz emekçiler kabuğumuza çekilip, televizyon karşısına mıhlandıkça sömürülmemiz kaçınılmaz olarak devam edecektir.