Niğde ili, Ulukışla ilçesi Çanakçı köyü sınırları içinde bulunan tarihi Lu’lu’a Kalesi, askeri ve güvenlik açısından en muhkem kalelerden biridir. Bu kale, Arap-Bizans mücadelesinde adından sıkça bahsedilmektedir.
S7300866
Kalenin uzaktan görüntüsü
Hicri 810 yılında, Abbasi halifesi Harun Reşid’in, 300 bin kişilik ordusuyla, Anadolu’ya girişini, Ulukışla üzerinden yapmıştır. Zaferin ilk ateşi bu kalede yakılmış ve İstanbul’a kadar ulaşmıştır. Bu açıdan bakıldığında kale, İç Anadolu’nun Ak Deniz’e oradan da Bağdat’a ulaşan İpek yolu güzergâhında bulunan Gülek Boğazına girecek kervanların güvenli ilk konaklama yeridir. Kale bu bakımdan da önem taşımaktadır.
830 yılında Halife Me’mun, komutanı Yahya bin Aksem’in emrine büyük askeri güç vererek Tyana’ya göndermiş, kenti yakıp yıkmalarını istemiştir. Anlaşmak için elindeki 500 tutsağı vereceğini söyleyen Bizans İmparatorunun isteğine karşı Halife, Tyana ve Ereğli yöresindeki Rumların buralardan çıkarılması şartını koşmuştur.
Anlaşama olmayınca komutanı Yahya bin Aksem’i vekil bırakmış, bölgeyi sıkı denetim altında tutmasını tembih etmiştir. Ama çok geçmeden Halife ile aralarında Lu’lu’a’da savaş başlamıştır. Halife’nin güçleri Lu’lu’a Kalesi’ni alınca İmparator Teofilos’un barış önerisini yine kabul etmemiş, Tyana’ya yönetici olarak oğlu Abbas’ı göndermiştir.
Halife Me’mun Tyana’da son durumu gördükten sonra Arabistan’a dönerken kardeşi Mu’tesim’le Toroslardaki Şeker Pınarı’nda mola vermiş, ayaklarını dinlendirmek için soğuk suya sarkıtmıştır. Canı taze meyve istemiş, postacısı hazırda olan iki sele (sepet) taze hurmayı getirmiştir. Halife suyun içinde soğutulan hurmadan kardeşiyle birlikte çokça yemiş, üzerine buz gibi sudan kana kana içmiştir. Ama az sonra rahatsızlanmış, ateşi yükselmiş, felç olup ölmüştür. Cenazesi Kilikia’nın başkenti Tarsus’a getirilip Hakman’ın evine gömülmüştür.
S7300916
Lu’lu’a kalesinin içindeki kemerlerden birinden görüntü
Lu’lu’a Kalesi; Doğu Batı bağlantısında İç Anadolu’nun önemli bir kapısıdır.
Lu’lu’a kalesi Selçuklu döneminde darphane olarak kullanılmıştır. Niğde’nin alt birimlerindendir.
Lu’lu’a Vilâyeti ile Anduğı Kalesi’nin bu tür vilâyetlerden olduğu anlaşılmaktadır.
Lu’lu’a da basılan Selçuklu Sikkelerinden bazıları günümüze kadar gelmiştir. El Ömeriye göre; Lu’lu’a’daki maden ocaklarının Cengiz Han ailesine ait olduğunu bilinmektedir.
Lu’lu’a Kalesi Niğde’nin 55 km güneyinde Ulukışla sınırları içindedir.
Bölgede yaptığım araştırmalarımın sonucunda, kale civarında yerli ve yabancı hazine avcıları, ellerinde haritalarla sürekli dolaşmaktadır.