Bazı şahsiyetleri yaşadıkları çağı aşıp kendisinden sonra ki çağları da etkilerler. Bu etkileyiş maddenin ötesinde mana kanalıyla taşınır ruhlardan ruhlara. Bir mumun başka bir mumu tutuşturması gibi yanar gönül çerağları.  Bu yol Hak ve hakikate giden Cadde-i Kübra’dır. Bu yol yürümekle mükellef olduğumuz Allah yoludur.

Her şeyin madde ile algılandığı ve beş duyunun mihenk taşı olduğu günümüz dünyasında bu manevi hakikatin anlaşılması ve anlatılması çağımızın hastalığı olan materyalizme meydan okumaktır. İnsanı gerçek gayesine çağırmak ruhun yüceliğini haykırmak adına önemlidir. Mananın saltanatını kuran gönül erleri bizim medeniyetimizin esas mimarlarıdır. İşte Kemal-i Ümmi Hazretleri de bu zatlardan bu gönül mimarlarından birisidir. Aramızdan ayrılışının üzerinden asırlar geçmesine rağmen hala yaşamaktadır ve manen dipdiridir.

İnsanları yaşatan en önemli unsur tabi ki eserleridir. Ömrünü tasavvufi bir terbiye içinde Allah aşkının tesiriyle geçiren velilerin en büyük eserleri lisan-ı hal ile insanları irşat etmeleridir. Kendilerini mahviyet sırrıyla hakkın büyük denizinde bir damla su gibi gören bu büyük veliler varlıklarından vazgeçerek tevhit denizinde yüzmenin sırrına erişmişlerdir. Bunun için birçok velinin maddi hayatı tam anlamıyla bilinmemektedir.

Yolumuzu aydınlatan ve bizi biz olmaya çağıran Allah dostlarına halk tarafından duyulan büyük muhabbetten dolayı birçok şehir halkı tarafından sahip çıkılmaktadırlar. Yunus Emre’nin kabrinin, Eskişehir’de, Bursa’ da, Karaman’da olması ayrıca birçok yerde makamının olması bunun bir işaretidir.  Bu bile halkın onları ne kadar sahiplendiklerinin bir delilidir. Çok sevilmesinden dolayı Kemal-i Ümmi hazretleri de Bolu, Niğde, Manisa ve Karaman illerimiz tarafından sahip çıkılan bir evliyadır. Anadolu’muz bu ruhları hiç unutmamıştır ve her zaman bağrına basmıştır.

Elde ki kaynaklara ve verilere göre Kemal-i Ümmi hazretleri Niğde de doğmuş ömrünün büyük bir kısmını Niğde de geçirmiş bir Allah dostudur. Hayatı hakkında kesin bilgiler yoktur. Divanında geçen bir şiirden Halveti tarikatına mensup olduğunu ve şeyhinin Ubeydullah Hâmid olduğu öğrenmekteyiz.  Bu şeyhin Aksaraylı meşhur Somuncu Baba olduğu rivayet edilmektedir.  Yaşadığı dönem İslam’ın Anadolu’ya tam anlamıyla nüfuz ettiği ve fetret devri sonrası dağılan birliğin yeniden tesis edilmeye çalışıldığı bir dönemdir.

Tevhit münacat, nutuk ve naatlarla süslediği divanında ölmeden önce ölme sırrını ve Allah aşkını anlatan Kemal-i Ümmi hazretleri söylediği şiirlerle Yunus Emre’nin gösterdiği bir tesiri göstermiş şiirleri tüm imparatorluk coğrafyasında okunmuş ve sevilmiştir. Bunun en önemli sebebi şiirlerinin herkes tarafından anlaşılacak duru bir Türkçe ile yazılmış olmasıdır.  Dini-tasavvufi şiirde kendisinden sonra gelenlere örnek olmuş ve yeni bir yol açmıştır.
Kemal-ı Ümmi Hazretleri birçok kişiyi irşat etmiş gittiği her yere Allah ve peygamber sevgisini taşımıştır. İnandığı gibi yaşamış hal ve tavırlarıyla insanları etkilemiştir. Yaşadığı dönemin büyük velisi Hacı Bayrâm-ı Velî'yle tanışmış ve onun sevgi ve ilgisine mazhar olmuştur.

“Hani bu dünyayla mağrur olanlar, hani menzillere konup göçenler “diye soran Kemal-i Ümmi Hazretleri içinde tasavvufun yüksek hakikatlerinin anlatıldığı üç bin beyitten fazla şiirin olduğu divanıyla bir hazinenin kapılarını açmaya devam etmektedir. Bunun dışında elimiz de beş adet daha eseri olan bu büyük evliya Anadolu’nun bir maneviyat santrali olarak gönüllerimize Hak aşkının enerjisini yaymaktadır.

Şimdi Yenice Mahallesinde bulunan Niğde Mevlevihane’sindeki kabrinde hakiki olan âlemi yaşayan Kemal-i Ümmi Hazretleri, Hak dostlarının bir menzili, âşıkların gönül durağı olarak, gönül ırmaklarının aktığı bir denizde, sonsuzluğun bestesini okumaktadır. Ne mutlu yolunda olanlara ve yolundan gidebilenlere...