Öncelikle bayramınız kutlu olsun. Aileniz, sevdikleriniz, dostlarınızla nice bayramlara ermenizi dilerim. Bayram sevinci ile dolu günleriniz olsun. Son yıllarda bayramlar ile sıkça söylenen bir söz örtüşür oldu.”Nerede o eski bayramlar” deyişi çok kişinin dilinde. Genelde eskiye özlem belirli bir yaşa erenler için geçerli. Çünkü ülkemizde nerede ise 30 yıldır bayramların benzer biçimde kutlandığı bir gerçek. Serbest piyasa ekonomisi yaklaşımına erdiğimizden beri ülkemizde yapısal değişimler yaşandı. “Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” anlayışı egemen oldu.

     Çok değişimin içinde bayramlar da var. Ondan öncesinde ise yaşam zordu ama tadı vardı. Üretiyorduk, çalışıyorduk, sevgi ile  bakışımız ,değerlerimize olan saygımız vardı. Olanaklar daha sınırlı idi. Erişimi zordu ama elde edilenin  tadı  başka idi. Televizyon her ve de yoktu. TRT radyosu en önemli dinlenen kanaldı. Haber büyükler için vazgeçilmez olandı. Bayram öncesi gurbettekilere bayram kartları atılırdı. O kartları seçmek için satış noktalarında dakikalarca kart beğenmek dahi bir telaştı.

     Cep telefonu değil evlerde manyetolu telefon dahi sınırlı idi. Ankara İstanbul’a bağlanmak bir günü alırdı. Ayakkabı, elbise bayramdan bayrama görülendi. Elbiseler fabrikasyon değil terzi elinden çıkardı. Kumaşı seçmek, dikecek ustayı belirlemek, modeli beğenmek ve birden çok prova ile elbise dikilmesi ayrı bir heyecan idi. Çocuklar için ayakkabı bayram sabahı başucuna konan bir ödül gibi idi. El öpüldüğünde bayram harçlıkları beş kuruş on kuruş iken yirmibeş kuruş verenin kapısı çocuklarla dolardı. Para yerine mendil, çorap hazırlayanda olurdu. Şeker torbası elinde çocuklar kapı kapı gezerdi. Tanısın tanımasın evlere gidilirdi.

 Bayram telaşı en az on beş gün önce başlar bayramdan bayrama kapısı açılan misafir odaları havalandırılır elden geçirilir ev temizliği yapılırdı. Bayram için erkekler saç traşı olurdu. Bayram öncesi hamamlara gidilirdi. Bayramda memlekete gitmek büyüklerin elini öpmek istekdi. Burunlu otobüsler ile saatler süren yolculuğun dışında tren tercih edilendi. Araç her kişinin olmadığı gibi kamyon yolculuğu olağandı.    Bayram sabahı bayram namazı sonrası mezarlık ziyaret edilirdi. Bayram sabahı önce aile içi bayramlaşılırdı. Çocuklara harçlık ve hediyeleri verilirdi.

 Giyecek telaşı yanında şekerlerin lokumun ve birde tepsi ile gelen sigaraların adı vardı. Şeker yerel olarak yapılanın yanında çikolata lüks idi. Kırmızı ve beyaz lokum yanında bayramlık sigara “yaka” olurdu. Onun dışında “birinci” içilir, “Yenice” dahi lüks sayılırdı.   Bayramlık giysiler, bayram için düzenlenen ev ve bayram için yapılan tatlılarla gün boyu gel git arasında gün dolu geçerdi. Yolda sokakta bayramlaşmaların ötesinde ev ziyaretlerinde yoğunluk olurdu.  Bayram adı gibi bir bayramın yaşanmasına vesile olan süreçti.

Dargınlar barışır ziyaretler gece yarısına değin sürer ve sabah erkenden tekrar ziyaretler başlardı. İş yerleri kapalı olduğu için ekmek dahi ilk gün bulmak sorundu gerçi o yıllarda ev ekmeği yapıldığı için her evde stokta  yufka ekmek vardı. Olanaklar azdı. O nedenle Bayramlarda yaşanan süreç çekici ve etkileyici idi. Bayramlarda luna parkların kurulması da ayrıca anlamlı olurdu. Büyükler bayramlarda çok daha hoşgörülü yaklaşım sergilerlerdi. Sanki birden bire insanlarda bir dokunma ve değişim hissedilirdi. Giysisinden esprisine bayramın adı, bayramın tadı vardı . O dönemde herkesin aracı yoktu atlayıp  tatile gitsin o dönemde   dilediğini giyemez dilediğini alamazdın  “ayağını yorganına göre uzat” yaklaşımı vardı. Parası olsun olmasın yaşamın bir disiplini vardı evde yemek varken kimse gidip dışarıda yemek yemeği düşünmezdi. Aile bir arada bir yaşam içinde idi kat kat apartmanlara doluşmamış bahçesi avlusu olan evlerde yaşam akardı evlerde tavuk, inek, merkep, köpek gibi hayvanların varlığı olağandı kısacası yaşam böylesine hızlı akmıyordu. Çalışma yaşamında yoğunluk böyle değildi.

 Genelde ev erkeği çalışan kadın evi işi yapandı. Şimdilerde aile bütün fertleri ile çalışma yaşamı içinde. Dinlenecek zaman arıyor. Bayramlar onlar için bir can simidi bir tatil süreci oluyor. Otomobiline atladığı gibi yoğunluğu içinden adeta birkaç günlüğüne kaçıyor. Bayram onun için özellikleri ile yaşamak yerine eş dost akraba bayramda mesaj atarak geçirilen güne dönüyor. Dünde her alanda Bir şeyi elde etmek sahip olmak değerli idi. Onların kolayca tükenmesi kabullenilemezdi. Disiplini, düzeni, ahlakı, duruşu, tavrı davranışı ile dün bugünden ayrıldığını söyleyen doğru söyler hatta en çok değişen insanın hakça ve adil paylaşım duygusu derlerse olabilir derim. “ Ben” diyen “benim olsun” diyen “her şeye sahip olayım” diyen yerine “herkesin olsun birlikte yaşayalım” diyenlerin varlığı dünde daha çoktu diye de düşünmek  doğru olabilir.

Mahallenin büyüğüne, okulun öğretmenine, bilgisi olana saygı da daha anlamlı ve yoğundu denirse ona da itirazım yok. Tabii ki Dünkü bayramlara göre bugun her alanda olanaklar arttı. Belki de esasta aradığımız o dünde kalan insani sıcaklık, içtenlik, güzellikler. Yoksa bayramdan bayrama alınan giysiler ya da kıt kanaat sağlanan gelir ile hazırlanan masalar değil. O sevgi o güler yüz, o adil yaklaşım, o dostça sıcaklığını hissetmeyi özlüyoruz. İçten el sıkmayı, sorunlarda birbirimize yardımcı olmayı, sevgi ile kucaklaşmayı unutur gibi olduk. Belki de ondandır eski bayramları özlediğimizi mi sanıyoruz. Onları bugünün olanakları ile fazlasını yaşamamız olası da yaşamın baş döndürücü sorunlar sarmalımı acaba bizi esir mi aldı?  Sormaya değmezmi?

Bir bayramı daha ailenizle güzellikler dolu kutlamanızı dilerim.