Şantajcılar kendilerini ülkücü ve MHP’li olarak sunmaya çalışıyorlar. Özellikle iktidar partisi ve ona yakın kesimler de bu komployu “MHP içi bir savaş” olarak görmek ve göstermek istiyorlar. Hiç de aynı kanıda değilim. MHP ve ülkücü hareketi takip etmeye çalışan bir gazeteci olarak, bu hareket bünyesinde, partinin 10 önde gelen isminin özel hayatını bu kadar didik didik edecek; onların herbirinin özel ilişkilerini gizlice kayıt edecek; tüm bunları çok titiz bir zamanlama ve halkla ilişikiler stratejisiyle dolaşıma sokacak kadar profesyonel, organize ve geniş imkanlarla donanımlı bir muhalefet odağı bulunduğunu sanmıyorum. Böyle bir ihtimal olsaydı bunun işaretlerini çoktan almış olurduk. Kaldı ki böylesine bir odak Bahçeli yönetimini, böylesi komplolara başvurmaya gerek duymadan da sarsabilir, hatta devirebilirdi.
Öte yandan bu komplonun zamanlaması ve boyutları da, projektörleri MHP’nin dışına tutmamızı zorunlu kılıyor. Çünkü tam seçim arifesinde partide onarılmaz yaralar açan ve onu yüzde 10 barajının altına çekmeyi hedeflediği bariz olan bir komplonun amacının MHP’nin “restorasyonu” olduğunu ileri sürmek saflık olacaktır. Zira şu ana kadarki seyrinden, bunun “restorasyon” değil bir “yıkım projesi” olduğu açıktır. Özetle, bu komployu tezgahlayanların, öncelikle tabii ki MHP’yi barajın altına düşürmeyi ama bunun ötesinde, bu partinin tasfiyesini arzuladıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dolayısıyla son günlerde çok popüler olan “MHP’siz bir TBMM mi istiyorlar?”, “MHP’siz Meclis nasıl bir şey olur?” sorularının yerini “MHP tasfiye edilmek mi isteniyor?”, “MHP’siz bir Türkiye siyaseti nasıl bir şey olur?” sorularını koymamız gerekebilir.
Ruşen Çakır / Vatan
+++
Gayrimeşru yoldan meşru bir meclis kurulabilir mi!
Organizasyon müthiş... 10 MHP yöneticisinin kızlarla gizli odalarda buluşmasını çekiyor, seçim öncesine yetiştiriyorlar...
Her yöneticinin peşine adam takmış olamazlar... Muhtemelen telefonlar dinlendi, buluşmalar saptandı ve buluşma yerlerine gizli kamera yerleştirildi...
Hayli donanımlı, profesyonel ve geniş bir teşkilat var demek...
Kimin adına çalışıyor bu örgüt? Deniz Baykal diyor ki:
 “Bu iş hükümetin işi. Bu MHP’yi bitirme komplosudur. Amaçları anayasayı tek başlarına yapmak.”
Baykal kasetiyle CHP’nin yolu değiştirildi. MHP kasetleriyle bu partinin TBMM’den dışarı atılması planlanıyor. Baykal devam ediyor:
- Böyle elde edilmiş bir parlamento çoğunluğuyla yapılacak bir Anayasa’nın ahlaki, siyasi, demokratik içeriği şimdiden iflas etmiştir.
Gayrimeşru yoldan meşru bir Meclis kurulabilir, meşru bir anayasa yapılabilir mi?
Melih Aşık / Milliyet
+++
Açığa çıkarmak hükümetin işi
Türkiye’de alışkın olmadığımız şekilde üst üste patlayan “kaset skandalları” nda ayrıca sorgulanması gereken bir nokta var. İnsanların özel yaşamları, sesli ya da görüntülü nasıl ve kimler tarafından takibe alınıyor?
Kasetler, partilerin içindeki mücadelenin sonucu olarak mı ortaya çılarılıyor?
Yoksa, iktidar odaklı “merkezi” bir dinleme sistemi George Orwell’in “Big Brother” i gibi herkesi gözaltında mı tutuyor?
Kamuoyu bu sorulara yanıt arıyor.
CHP ve MHP siyasi yönden üzerlerine düşeni yaptılar. CHP’de lider değişti. MHP’de adaylar çekildi. Sıra AKP Hükümeti’nde. Onlara düşen görev de bu “komplolar” ı kuranları ortaya çıkarmaktır.
Derya Sazak / Milliyet
+++
Bu tezgah geri teper
MHP üstüne kurgulanan kaset pompalanması tamamlandı gibi. Burada tuzağa düşenleri savunmak niyetinde değiliz. Eline, diline ve beline sahip olamayanların istifaları yerinde. ..
Ancak, 12 Haziran günü sandık başına gideceklere hatırlatmada bulunmak
istiyoruz. MHP seçmeni oylarını, şahıslara değil Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü koruyan ideolojiye verecektir.
Çok iyi biliyor ve iddia ediyoruz  ki sahnelenen tezgah geri tepecek. Anket kuruluşlarına bugünden itibaren yeni kamuoyu yoklaması yapmalarını öneriyoruz. Ortaya çıkacak tablo kesinlikle bizi doğrulayacaktır.
Burhan Ayeri / Akşam
+++
Züppe özentilerine dersini verdi
Sevgili,
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir konuşması sırasında, yoksul insanların çocuklarının TV’deki reklamları izlerken, imrenebileceklerini anlatırken “püskevit” dediği görüntüleri bilmem gördün mü?
Belki de İngilizce, Fransızca, Almanca, Latince, deyimleri fevkalade hatmetmiş, çok bilmiş, toplumumuzun insanlarının bir bölümü Devlet Bahçeli’ye epeyce gülmüşlerdir.
Haberi okuduğum zaman, ben de bir yandan toplumumuza güldüm, Devlet Bahçeli’ye ise büyük bir sempati duydum. Sonra düşündüm. Devlet Bahçeli’ye sempati duymam doğaldı, o kendi içinde tutarlıydı.
Ama onu küçümseyenlerin, haline gülmem pek akıllıca değildi. Çünkü ortada gülünesi değil, ağlanası bir durum vardı.
Ve bu da toplumsal hasletlerimizden biriydi, biz hep ağlanacak halimize gülüyorduk.
Sahi neden güleriz biz hep ağlanacak halimize, kalenderliğimizden, bilgeliğimizden mi, yoksa şaşkınlığımızdan mı?

***

Düşünsene, kendi ülkesinin hangi kıtada bulunduğunu bilmeyen insanların sokaklarında kol gezdiği, aş evlerinin restaurant, gazete merkezlerinin media plaza olduğu, kırk yıllık muhallebinin kimi uyanıklar tarafından bacak kadar çocuklara puding diye yutturulduğu, hiçbir şeyden haberi olmayan gençlerin bütün markaları orijinal dilinin telaffuzu ile eksiksiz söyledikleri, dükkânlarında kivi satılırken, dereotunun satılmadığı bir ülkede, bir siyasi parti liderinin Fransızca, “biscuit” sözcüğünden (iki kez pişirilmiş anlamına geliyor) gelen bizim kırk yıllık bisküviyi püskevit diye telaffuz etmesi alay konusu olmuş. Neymiş efendim? Onun aslı; püskevit değil bisküvi imiş
Yok ya!..
Neyse ki, Devlet Bahçeli’nin bu püskevit deyişini, bir yabancı duymadı. Yoksa maazallah turistler falan duymuş olsalardı, rezil olurduk.
Olur mu efendim, olur mu?
Kırk yıllık “biscuit” ye püskevit denir de, sonra da, AB’ye gireceğim diye tutturulur mu?
Tabii ki, bisküviye bisküvi demesini bilmeyen liderlerin ülkesini, Sarkozy AB’ye istemez.
Adam haksız mı?
Bahçeli, Sarkozy’ye kızacak yerde, önce bisküviye bisküvi demesini öğrensin de...

***

Neyse şaka bir yana Bahçeli’yi kutlarım, bu züppe özentilerine gereken yanıtı verdi. İşin garibi ne biliyor musun Sevgili?
Yabancıların telaffuz konusunda kimseye özenmeleri de takıntıları da yoktur.
Örneğin Fransızlar, İngiliz devlet adamlarından Churchill’i (Çörçil) kendi dillerinde okunduğu gibi, “Şürşil” diye okurlar. Yine akaryakıt nakleden boru olan pipe-line kendi dillerinde okunduğu gibi, “pip lin” diye telaffuz ederler, bizim gibi ağızlarını özene bezene yayarak “payp-layn” diye değil.
Onlar kendi dil kurallarına göre okuyorlar, dilleri konusunda herhangi bir kompleksleri yok.
Bizde ise, İngilizce sözcüğü Amerikalı gibi telaffuz etmemek kerizlik olarak algılanıyor.
Oysa asıl kerizlik orada değil. Asıl kerizlik, Fransızca, Almanca veya İtalyanca bir sözcüğü, özgün dilindeki veya Türkçedeki okunuşuyla değil de, Amerikan şivesiyle söylenişiyle telaffuz etmek.
Yabancı sözcüğü, bizim dilde söylendiği şekilde okumak yanlış bile olsa, bizim öz yanlışımız olur hiç değilse. O yanlışı küçümseyip, sonra Amerikalının yanlışını doğru gibi söylemek ise gerçekten acınası bir şaşkınlık oluyor.
Kısacası Sevgili, ben Bahçeli’nin “püskeviti” ni çok sevdim.
Ali Sirmen / Cumhuriyet
+++
Allah’sız bir silah(!)
MHP’yi hedef alan kaset saldırısı, kirli bomba ile yürütülen bir tasfiye hareketine benziyor.
“Kirli bomba” yı internetteki itü sözlük şöyle tanımlamış:
 “İlkel bir nükleer silâh.. Konvansiyonel bir patlayıcı ile etrafa radyoaktif atıklar yaymaya yarar. Malzeme temin edildiğinde yapılması kolaydır. Allahsız bir silâhtır!”

***
Hedef MHP içindeki bir savaşın varlığını düşündürmek olsa da buna inanacak saf insanlar bulmak kolay değildir. Asıl amaç MHP’yi seçimde baraj altında bırakarak iktidar partisine mecliste tek başına anayasa yapacak çoğunluğu kazandır- maktır. 
Güngör Mengi / Vatan
+++
AKP’ye patlayacak
Prof. Sencer Ayata, CHP Başkan Yardımcısı ve üretilen sosyal demokrat projelerin başındaki adam, MHP komplosu üzerine bir sohbette yaklaşık şöyle dedi:
“Dünyada MHP gibi partilerin niteliği üzerine uzman bir Amerikalıya göre, bu tür olaylar ve yıpratılan kişiler, MHP üzerinde fazla etki
yapmaz.
Yeter ki parti liderine, Devlet Bahçeli’nin başına bir şey gelmesin!
Kamuoyu anketlerinde de MHP’nin gerçek oyunu yakalamakta zorlanırsınız, anketler genellikle, iki puan kadar düşükmüş gibi çıkar...”
Anketlerde de MHP’nin Meclis’e girmekte bir sorunu gözükmüyor!
Olayın, AKP’nin başına patlama olasılığı epey
yüksek!
Haydi hayırlısı!
Orhan Bursalı / Cumhuriyet
+++
Gün gelir şantaj onları da vurur
Bu kasetlerin altında “derin bir gücün” olduğu kesindir.
Kimse safdillik yapmasın, kimse de koca milleti, aptal salak yerine koymasın.
Evlere girilmiş.
Neredeyse BBG evi gibi her yere kamera yerleştirilmiş. İlgili kişiler evin neresine giderse oradaki kameralar harekete geçiyor. Görüntüler son derece net. Asla amatör işi değil.
İktidar ellerini ovuşturup gelişmeleri seyirci gibi izleyemez. En kısa zamanda bu rezil oyunun faillerini ortaya koymak zorundadır.
Aksi takdirde bu kasetlerden yakasını kurtarması mümkün olmaz.
Eğer kasetlerin arkasındaki gücü ortaya çıkaramazsa, eninde sonunda kendisi ile ilgili kasetler de saçılacaktır ortaya. Bugün muhalefeti yok etmeye çalışanların, yarın iktidarı da dize getirmek isteyeceği kesindir.
Bugün ortaya çıkanlardan rant sağlayanlar bilmelidir ki, aynı silah yarın da kendilerini vuracaktır.
Can Ataklı / Vatan