EÛZÜ BİLLÊHİMİNE’Ş-ŞEYTÂNİRRACÎM
 
 
Yüce Allah, insanı en güzel bir şekilde ve diğer varlıklardan daha donanımlı yaratmış, yaratılış amacına götürecek vahyini nebiler vasıtasıyla insanlara duyurmuştur. Tüm nebiler/rasuller kendilerine vahyedilen bu hakikatleri ümmetlerine duyurmuşlar ve insanları bu gerçeklere davet etmişlerdir. Bu kitaplar Allah’ın insanlara gönderdiği vahyi içeririler. Tevrat ve İncil’in Muhammet Aleyhi’s-Selamı müjdelediği Kur’an’da anlatılmaktadır.
“Hem sana indirilene, hem de senden öncekilere indirilenlere inanırlar, hiç şüphe etmeden ahirete de inanırlar.”  Bakara  2/4 
“Ey inananlar, Allah’a, Elçisine ve Elçisine indirdiği Kitap’a ve daha önce indirmiş bulunduğu Kitap’a inanın...”  Nisa  4/136   
Tevrat, Zebur ve İncil’in aslına iman etmek, imanın esaslarındandır. Fakat şu anki Tevrat, Zebur ve İncil aslı elde mevcut olmadığından meal niteliğinde olup birçok yanlış bilgi bu kitaplarda yer almaktadır. Bu yanlış bilgilerin birçokları din adamları tarafından bu kitaplara sokuşturularak, bu kitaplar Allah’ın vahyi gibi gösterilmek istenmektedir. Zaten bakıldığı zaman görülür ki, Allah’a ve nebilerine iftiralarla dolu bir “Tevrat” kitabı, farklı kişiler tarafından oluşturulan “İncil” kitapları. Kur’an bu konuyu bize şöyle anlatır:
“Ehl-i kitaptan bir grup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Hâlbuki okudukları kitaptan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadıkları halde “”Bu Allah katındandır”” derler. Onlar bile bile Allah’a iftira ediyorlar.”   Al-i İmran  3/78    
“Gerçek şu ki, onlardan vakti ile bir zümre vardı. Allah’ın Kelamını işitirler, sonra onu iyice anladıktan sonra bile bile tahrif ederler (aslını bozarlardı).”   Bakara   2/75
“Sözlerini bozdukları için onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden bir kısmını unuttular. İçlerinden pek azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün.”   Maide 5/13
Gerek kitaplarının tahrif edilmiş olması ve gerek bazı hükümlerinin nesh edilmesi sebebiyle Kur’an, Ehl-i Kitab’ı kendisine iman etmeye çağırmaktadır.
“Ey Ehl-i kitap, Resulümün size, kitaptan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi. Birçok şeyi de size bağışlıyor. Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.”    “5 Maide  5/15
“Yazıklar olsun, elleriyle kitabı yazıp da, sonra onu yok pahasına satabilmek için “bu, Allah katındandır” diyenlere; yazıklar olsun, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara ve yazıklar olsun, böyle kazandıklarından dolayı onlara.”      Bakara 2/79
Zaten Kur’an bu kitapların hükmünü kaldırarak kıyamete kadar bozulmaktan korunmuştur. Kur’an, önceki kitapların ilahi mesajlarını aynı zamanda içermektedir. Bütün Allah’ın nebilerine/rasullerine vahyettiği kitaplarda inanç, ibadet, ahlaki olgunluk gibi, yani dinin ana umdeleri aynıdır. Allah şöyle buyurur:
“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır. Şûrâ 42/13
Sosyal hayatın gelişimine uygun bazı hükümlerin değişmesi söz konusudur. Kur’an bu değişikliği “şeriat” olarak ifade etmekte ve bu durumu bize şöyle bildirmektedir:
“Biz her ümmet için uygulayacağı bir ibadet yolu verdik. O hâlde, din işinde seninle asla çekişmesinler. Sen Rabbine davet et. Çünkü sen hiç şüphesiz hakka götüren dosdoğru bir yol üzerindesin.” Hac 22/67
“…Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk…” Mâide 4/48
Örneğin Allah cumartesi günü İsrailoğullarına balık tutmayı yasaklamış bizde ise böyle bir yasak söz konusu değildir. Önceki ümmetlerde oruç’ta yeme-içme süresi güneş battıktan birbuçuk saat içersinde, bizde ise gece karanlığından ortalığın seçilmeye başlangıcına (imsak vaktine) kadar.
“Daha sonra seni, iş ve yönetimde bir şerîat/bir yol, yöntem üzerine koyduk. Artık ona uy! Bilmeyenlerin keyifleri ardınca gitme! Câsiye 45/18
  Ayrıca Kur’an ilahi kitapların en kapsamlısı ve tamamlanmış son şeklidir.
“Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı ayıran o Furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirdi.” Furkan 231
“…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim…” Mâide 5/3
Savaş ÖREN
Niğde Kur’an Evi Derneği Başkanı
www.kuranevi.org