KURAN'A SIMSIKI SARILIN (ARAF-170)
NEDEN KÛR'AN'I KERİM
Ayetler ile Kûr'an'ı Kerim deki İslâmiyet’in anlatılmasında ki neden. Allah'ın öğrenimin Kûr'an'ı Kerim ile olmasını emrettiği içindir. Kûr'an'ı Kerim, dönemin imamı olan Peygamberimiz S.A.V. Efendimizi vekâleten temsil eden dönem imamları olan veli resullerin lisanı ile kolaylaştırılmıştır.
MERYEM–97: Fe innemâ yessernâhu bi lisânike li tubeşşire bihil muttekîne ve tunzire bihî kavmen luddâ(ludden). Böylece Biz, O'nu (Kur'ân-ı Kerim'i) senin lisanınla kolaylaştırdık. O'nunla, takva sahiplerini müjdelemen ve inatçı kavmi uyarman için.
Bu veli resuller insanlık tarihi boyunca hep var olmuş ve kıyamete kadar hep olacaklar. Ve onlar sayesinde takva sahibi olup ve nefsimizi ıslah ediyoruz. Aramızda, insanlara ayetleri açıklayan, yaşayan resuller olacağını söylüyor Allah.
A’RÂF–35: Yâ benî âdeme immâ ye’tiyennekum rusulun minkum yekussûne aleykum âyâtî fe menittekâ ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden, size âyetlerimi anlatan (kıssa eden) resûller geldiği zaman, bundan sonra kim takva sahibi olur ve nefsini ıslâh ederse (nefs tasfiyesi yaparsa), artık onlara korku yoktur. Ve onlar mahzun olmazlar.
Ayetleri tezekkür edecek kişinin kim olduğunu bilmiyorsanız, Kûr'an'ı Kerim dışından din adına çok fetva alır, boşuna zamanınızı tüketirsiniz. Unutmayın; ayetlerin tezekkür edilmesi de ulûl'elbab (sırrın sahibi) olan kişilere mahsustur.
SÂD–29: Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârekun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ûlul elbâb(elbâbi).Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, âyetleri ile tedbir alsınlar ve ulûl'elbab tezekkür etsin diye.
Tezekkürün ne faydası var dersek, insanların dalaletten kurtulup hidayete ermeleri, hidayetten sonra imanlarının artması. Tezekkür ayetlerin açıklanması ile yapılır. Hafızların okuduğu gibi değil ayrı ayrı ayetlerin anlam açısından birleştirilerek açıklanması lâzım.
EN’ÂM–126: Ve hâzâ sırâtu rabbike mustekîm(mustekîmen), kad fassalnâl âyâti li kavmin yezzekkerûn(yezzekkerûne). Ve bu, senin Rabbine istikametlenmiş (yönlendirilmiş) yoldur. (Allah'a götüren yoldur). Tezekkür eden bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıkladık. Ayetlerin açıklanmasına Allah tezekkür olarak bahsediyor.
Tezekkür edilen ayetlerin bir hafızın okuması gibi ayetleri sırayla okuması değil, konu ile ilgili ayetlerin ilişkilendirilerek bir illiyet dâhilinde açıklanması ve Allah’ın emrinin en açık şekilde idrak edilmesi sağlanması içindir.
KASAS–51: Ve lekad vassalnâ lehumul kavle leallehum yetezekkerûn (yetezekkerûne). Ve andolsun ki, tezekkür etsinler diye sözü (âyetlerimizi) ardarda onlara ulaştırdık.
Bu ayetlerin açıklanması ancak gerçek müminlerin imanlarını arttırır. Bunlar ki Zikreden, cezbelenen, Allah'a tevekkül eden Allah dostlarıdır.
ENFÂL–2: İnnemel mu'minûnellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).Gerçek mü'minler onlardır ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer (cezbelenir). Ve onlara Allah'ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve Rab'lerine tevekkül ederler.
Kûr'an'ı Kerim’i dinleyen kişilerden kimler faydalanır derseniz; hafızın okuduğu Kûr'an'ı Kerim, sesinin güzel olması ile insanları etkiler ama kurtuluşa etkisi olmaz. Kûr'an'ı Kerim okunurken ve tezekkür olarak açıklanırken gerçek iman sahipleri faydalanır. Çünkü bu kişiler Kûr'an'ı Kerim’e tabidirler.
ZÂRİYÂT–55:Ve zekkir fe innez zikrâ tenfeul mû’minîn (mû’minîne).Ve öğüt verip hatırlat. Muhakkak ki tezekkür, mü'minlere fayda verir.
Allah'û Teâlâ Kûr'an'ı Kerime neden önem verilmesi gerekir açıkladığı gibi, Kûr'an'ı Kerimin dışında yapılan konuşmalarında sadra şifa vermesi mümkün değil. Ancak Kûr'an'ı Kerim rahmete vesile olur, eğer siz alıcı iseniz ve saygınız varsa. 
A’RÂF–204: Ve izâ kuriel kur’ânu festemiû lehu ve ensıtû leallekum turhamûn(turhamûne). Kur'ân okunduğu zaman artık onu dinleyin! Ve susun ki; böylece rahmete kavuşturulursunuz.
Allah Kûr'an'ı Kerime tabi olmamızı istiyor bunu biliyor muydunuz? O zaman kuranın dışında din adına fetva verilen sözler Kûr'an'ı Kerime aykırı ise ve insanlar bunu bir Allah dostundan değil de, kendisini din öğreticisi olarak tanıtan birisinden dinliyor ve itibar ediyorsa. Bu isyana götürmez mi? 
EN’ÂM–155: Ve hâzâ kitâbun enzelnâhu mubârekun fettebiûhu vettekû leallekum turhamûn(turhamûne). Ve indirdiğimiz bu kitap mübarektir. Öyleyse O'na tâbî olun.Ve takva sahibi olun. Böylece siz rahmet olunursunuz (rahmete ulaşırsınız).
Allah'ın Kûr'an'ı Kerime tabi olmamızı istemesinin hikmeti, takva sahibi olmamız ve hidayette olmamızı istiyor. Çünkü bir insan dalalette ise cennete giremez.
BAKARA–2: Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn (muttekîne).İşte bu Kitap ki, O'nda hiçbir şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.
Kûr'an'ı Kerim’e tabi olmak Kûr'an'ı Kerim’in dışında başka bir delil olmayışındandır. Çünkü Allah insanları Kûr'an'ı Kerim’den sorumlu tutuyor.
ZUHRÛF–44: Ve innehu le zikrun leke ve li kavmik(kavmike), ve sevfe tus’elûn(tus’elûne).Muhakkak ki O (Kur'ân), senin için ve senin kavmin için mutlaka bir zikirdir (öğüttür). Ve siz, (Kur'ân'dan) sorumlu olacaksınız.
Kûr'an'ı Kerimden bilgilenmek tek doğruyu gösterir. İnsanların ilmi Kûr'an'ı Kerim dışından aramaları, onların mü'min olmadıklarını ifade etmektedir.
Kûr'an'ı Kerim ile amel etmeyen kâfir olarak ifade ediliyor.
MÂİDE–44: İnnâ enzelnet tevrâte fîhâ huden ve nûr(nûrun), yahkumu bihen nebiyyûnellezîne eslemû lillezîne hâdû ver rabbâniyyûne vel ahbâru bimestuhfizû min kitâbillâhi ve kânû aleyhi şuhedâe, fe lâ tahşevûn nâse vahşevni ve lâ teşterû bi âyâtî semenen kalîlâ(kalîlen) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humul kâfirûn(kâfirûne). Muhakkak ki Tevrat'ı Biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır. Kendileri (Hakk'a) teslim olmuş peygamberler, yahudilere, onunla hükmeder. Rabbanîler (kendilerini Rabb'lerine adamış olanlar) ve Ahbar olanlar da (zahidler, yahudi âlimler, hahamlar) Allah'ın Kitab'ından korumakla görevli oldukları ile hüküm verirler ve onlar, onun üzerine şahitler oldular. Artık insanlardan korkmayın, Ben'den korkun ve Benim âyetlerimi az bir değere satmayın. Ve kim, Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, o takdirde işte onlar, onlar kâfirlerdir.
Kûr'an'ı Kerim ile amel etmeyen zalim olarak ifade ediliyor.
MÂİDE–45: Ve ketebnâ aleyhim fîhâ ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil enfi vel uzune bil uzuni ves sinne bis sinni vel curûha kısâs(kısâsun) fe men tesaddeka bihî fe huve keffâretun leh(lehu) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne). Onun içinde (Tevrat’ta) onlara, cana can ile, göze göz ile, buruna burun ile, kulağa kulak ile, dişe diş ile ve yaralamalara karşı kısas olduğunu yazıp farz kıldık. Kim onu bağışlar da (kısas hakkından vazgeçerse) artık o kendisi için (günahlarına) kefâret olur. Ve kim, Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, o takdirde işte onlar, onlar zalimlerdir.
Kûr'an'ı Kerim ile amel etmeyen fâsık olarak ifade ediliyor.
MÂİDE–47: Vel yahkum ehlul incîli bimâ enzelallâhu fîh(fîhi) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humul fâsıkûn (fâsıkûne).Ve İncil sahipleri, Allah’ın onda (İncil’de) indirdiği (ahkâm) ile hükmetsinler. Ve kim, Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, o takdirde işte onlar fâsıklardır.
Allah'ın şeriat kitabını okuyabilmek güzel bir ameldir, ama içindeki emirleri yerine getirip hayatına tatbik edip uygulamadıkça. Allah din üzere değilsiniz diyor.
MÂİDE–68: Kul yâ ehlel kitâbi! lestum alâ şey’in hattâ tukîmût Tevrâte vel İncîle ve mâ unzile ileykum min rabbikum ve le yezîdenne kesîren minhum mâ unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufr(kufren), fe lâ te’se alâl kavmil kâfirîn(kâfirîne).De ki; "Ey Ehli Kitap! Tevrat’ı, İncil’i ve size Rabb’iniz tarafından indirileni, yerine getirip uygulamadıkça siz bir şey (bir din) üzerinde değilsiniz. Ve sana Rabb’inden indirilen, mutlaka onların birçoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Artık sen kâfirler topluluğuna üzülme.
Allah ile ilişkisi iyi olmayan ve umursamayanların dikkatine demeyeceğim. Asıl dikkat etmesi gerekenlerin din öğretmekle görevli kılınan ve bunun karşılığı maaşlarını alan öğretme görevine soyunmuş zatlara sesleniyorum. Kûr'an'ı Kerimden o kadar uzaksınız ki, bu vebalden ancak; dininizi Kur'ân'ı yaşayan birinden öğrenerek ve bugüne kadar söylediklerinizin yanlış olduğunu söyleyerek, Allah'ın tek doğrusunu yaşayıp yaşatmaya vesile olarak kurtula bilirsiniz.
Kûr'an'ı Kerime sımsıkı sarılırsanız Allah'ın istediği yere gelebilirsiniz.
A’RÂF–170: Vellezîne yumessikûne bil kitâbi ve ekâmus salâte innâ lâ nudîu ecrel muslihîn(muslihîne). Onlar ki; Kitab'a sımsıkı sarılırlar ve namazı ikame ederler. Muhakkak ki Biz, salih olanların ecrini zayi etmeyiz
Bu şartlarda Allah Salih kullarını daim rahmetin içinde tutar.
ENBİYA–75: Ve edhalnâhu fî rahmetinâ, innehu mines sâlihîn(sâlihîne).Ve onu rahmetimizin içine dahil ettik. Muhakkak ki o, salihlerdendir.
Böyle mi olmak istersiniz; Yoksa “kendiniz muhtaç himmete, başkalarına himmet ede” diye söylenenlerden mi?