İnsan yaşadığı ve gördüğü yerlerden etkilenir. Yol insanı onarır, terbiye eder ve yeniden inşa eder. Bilhassa bu yolculukta ince bir yürek ve naif bir kalem varsa ortaya çok güzel sanat eserleri dökülür. Edebiyatımızda Niğde’ye dair söylenecek çok söz çok geniş bir alan vardır fakat biz burada kısacık bir değinide bulunup, yolu Niğde’den geçen ve hayatının bir döneminde Niğde’de yaşayan bazı şair ve yazarlardan bahsedeceğiz.

Şair Faruk Nafiz Çamlıbel’in yolu Niğde’ye uğramış ve bu yolculuğunu kalıcı mısralara dökmüştür. Şair “Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya“ geçişini tasvir ettiği “Han Duvarları” isimli şiirinde Niğde’yi şu mısralarla anlatır.

“ Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,

Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu:

Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,

Bir kenarda göründü beldenin viran hanı. “

Yolu Niğde’den geçen başka bir şairimiz ise Ümit Yaşar Oğuzcan’dır. Şairin hayatının belli bir dönemi Niğde’de geçmiştir. Bunu bir şiirinde şöyle anlatır.

“Evimden karlı dağlar görünür Niğde'de

Baktıkça hüzünlenir, efkarlanırım

Sığmaz bu dağlara kaderim, sığmaz

Dayanılır dert değil bu Tanrım”

Karacaoğlan’da Niğde’ye gelmiş Aladağlarda Bolkarlar’da gün geçirmiş bu dağları karış karış dolaşmış bir şairdir.

“Karac'oğlan der ki n'olup n'olmalı

Keten gömlek geymiş kolu sırmalı

Anasın öldürüp kızın almalı

Emirler'den bir kız indi pınara” şiirinde bahsettiği Emirler, Ulukışla’nın Emirler köyüdür.

“Çıktım seyreyledim Niğde'yi Bor'u

Acep gezsem mavi donlum var m'ola” diyen şairimiz diyar diyar dolaşıp sevdiğini aramıştır.

“Emrah der ki bu günümdür

Arşa çıkan tütünümdür

Yare gidecek günümdür

Düşem yollara yollara” diyen ve yolu Niğde’ye düşen başka bir şairimiz ise Erzurumlu Emrah’tır. Şairin hayatının bir döneminde Niğde’de yaşadığı ve burada evlendiği rivayet edilir.

“Ferman padişahın dağlar bizimdir “ diyen Dadaloğlu’nun da yolu Niğde’ye düşmüştür. Üçkapılı yaylalarında, Aladağlarda Dadaloğlu’nun ayak izlerini bulmak mümkündür. Şu mısralar onun Niğde’ye olan sevgisini dile getirir.

“Gönül arzuladı Niğde'yi, Boru

Gün günden artmakta yiğidin zârı”

Toroslar Dadaloğlu’nun yüreğini ateşleyen onun şiir şarjörüne ilham mermileri süren bir dağdır. Bir şiirinde Aladağları şu mısralarla anlatır.

“Dumanlıdır Aladağ'ın alanı

Ortasında sarı çiçek savranı

Yiğitler durağı aslan yatağı

Dilberlerin hep de böyle ala mı”

Çukurova’yı büyülü kelimelerle kanatlandıran Orhan Kemal’in de yolu Niğde’den geçer. 1938 yılında Askerlik vazifesini Niğde’de yapar ve bu arada ideolojik sebeplerle tutuklanır. Niğde onun hayatında ve romanlarında önemli bir yere sahiptir. 21 Kasım 1918 yılında Adana’yı Fransızların işgal etmesi üzerine Orhan Kemal ve ailesi Niğde’ye göç ederler.

Niğde’de yaşayan ve şiirlerinde Niğde’den bahseden başka bir şairimiz ise Bekir Sıtkı Erdoğan’dır. Çocukluğunun bir dönemi Niğde’de geçen şair “Hancı “şiirinde Niğde’den şu mısralarla bahseder.

“Kayseri yolundan, Niğde'yi geçtim

Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş”

Şairler sultanı Necip Fazıl’ın da yolu bir dönem Niğde’ye düşmüştür. O günlerde açılan davaların aleyhte sonuçlanması durumunda yüz bir yıl hapishanede kalması gereken şaire, Menderes Niğde’de tek kişilik bir koğuş hazırlatmıştı. Şairimiz Niğde’ye gelip cezasını çekeceği yere bakmış ve daha sonra geri dönmüştür. Niğde Cezaevine gönderileceği sırada 27 Mayıs 1960 askeri darbesi olmuştur.

Bunların dışında da birçok şair ve yazarın yolu Niğde’ye uğramış ve eserlerinde Niğde ile ilgili değinilerde bulunmuşlardır. Bozkırın dağlarla kesiştiği ve sessizliğin bir mendil gibi serildiği Niğde toprakları her gönül sahibinin hafızasında ve kaleminde silinmez izler bırakmıştır.