Geziyorum, tecrübe ediyorum!..
“Ve bunları fotoğraflarımın yanında yazılarımla paylaşıyorum.”  diyen seyyah Rıza Çubuk Niğde'yi gezdi ve sitesinde yer verdi... 

http://www.rizacubuk.com/2016/01/19/nigde-seyahati/

NİĞDE SEYAHATİ

NİĞDE SEYAHATİ



RÜZGARLAR EFSANE DOLU ESER
Niğde şehrini, hatırladığım zamanlarda…! Ya da Niğde şehrini ziyaret ettiğimde, yüreğimin derinliğinde belli belirsiz insani efsaneler yaşarım…
Niğde dağlarına tırmanırken efsanelerle dolu rüzgârlar yüzleri yalar geçer. Kozanoğlu’nun ve Avşarların sesi adeta insanın kulağında çınlar ve “Hasan dağı” bir anıt gibi canlanır insanın gözünde. Niğde’de çalınıp söylenen, türküler içli ve efsanevidir bana göre…
Niğde’nin coğrafyası da kültürü gibi yaşanmış efsanelerin ve tarihi kalıntıları ile ve izleri ile doludur. Niğde şehri Dünyaca tanınan Kapadokya sınırları içinde yer aldığı için en çok bilinen ve ziyaret edilen şanslı bir coğrafyaya sahiptir.
Ayrıca tam bir kavşak olması sebebi ile, Niğde şehri; Gelip geçenlerin, konup göçenlerin izleri ile doludur!.. Bu izleri, yoğun bir şekilde görür, yaşar, hisseder ve duygulanırsınız… Bu duygular sizi, uzun bir yolculuktan getirir ve daha uzun bir yolculuğa çıkarır… Bu yolculuklar sizi hasrete, sevgiye, aşka, ayrılıklara, sevinçlere götürür ve en sonunda bir şiir dünyasına daldığınızı fark edersiniz…

n1-4Niğde

NİĞDE’Yİ GEZERKEN
Çiftlik ilçesine gittiğinizde turizm ve turistlerle karşılaşıp kendinizi Akdeniz’de odluğunuzu düşünürsünüz…
Çamardı ilçesine vardığınızda, Toroslarda Avşar beyini görür gibi olursunuz. Kozanoğlu’nun narasını duyar gibi olursunuz…
Ulukışla’da deve kervanlarının çan seslerini duyar ve sizi içine çektiği derin vadilerde yankılanarak tarihe akarsınız…
Bor ilçesine ulaştığınızda Başkent Ankara’ya geldim sanırsınız…
n1-6Bor
DÜNYA’YA YAYILAN “ÖĞÜT”
“Bir fırsat kaçtı, hiç olmazsa sonraki fırsatı kaçırma” Öğüdünü, “GEÇTİ BOR’UN PAZARI, SÜR EŞŞEĞİNİ NİĞDE’YE BABALIK” sözü ile sembolleştirmiş, bu şehrin kendisine özgü, gelenekleri ve görenekleri vardır. Mesela; Salı günleri yola çıkmak iyi sayılmaz, Cuma günleri çamaşır yıkamak ve dikiş dikmek hayırlı sayılmaz…
n1-5Bor
BOR’UN KUYUMCULARI
09 Temmuz 2009 Tarihinde, sabah saatlerinde, Bor ilçesinin meydanın bir pastanenin bahçesinde otururken tanıştığım, Ahmet abi ile sohbete dalmıştık.  Ahmet abi, Niğde şehrini ve bu şehirde geçen çocukluğunu, hasret duyguları içinde, uzun uzun anlattı. Ahmet abi, burada insanlar rahatına pek düşkündür ve sakin bir hayat sürerler… Sosyal yaşam, genellikle içe dönük ve kısıtlı bir şekilde devam eder dedi.
Kendisine burada çok fazla “Kuyumcu” var, Ahalinin ekonomisi iyi galiba deyince!.. Ahmet abi, şunları anlattı;
Burada her çeşit insanla karşılaşırsın, burada yaşayan insanların, büyük çoğunluğu parasını “Altın’a” yatırır… Bu durum artık bir gelenek haline gelmiştir… İnsanlar parasını, Altın’a yatırır ve sonra onu unutup parası yokmuşçasına davranır… İnsanlar aldığı her Altın’ı, geleceğin garantisi olarak saklarlar… Hal böyle olunca, burada kuyumcular iyi iş yapıyorlar ve kuyumcu bundan dolayı oldukça fazladır dedi.
n1-1Çamardı
DURMUŞ ABİNİN “İLAÇ” MERAKI
03 Mayıs 2016 tarihinde, Niğde merkezinde yola çıktım, Çiftlik ilçesine gidiyordum. Tepelik bir yerde durdum ve çiçeklerin resmini çekiyordum. Biraz sonra, yanımda bir motor durdu. Dönüp baktım, orta yaşlı bir adam, selam verdi. Selamlaştık, adının Durmuş olduğunu söyledikten sonra, bu çiçekleri niye çektiğimi sordu. Soru karşısında şaşırdım ister istemez, neyse, “Çiçek bu, herkes gibi bende, çiçekleri sevdiğim için, fotoğrafını çekiyorum dedim.”
Adam; Ben sandım ki!.. Acaba? “İlaç” yapmak için mi? çekiyorsun dedi… Yok abi, ben doktor değilim dedim. Durmuş abi, ikna olmadı. Değişik sorular sormaya devam etti. Baktım elinde kurtulamayacağım… Kendisinde izin isteyip, yoluma devam ettim.
2016 (8)
Ulukışla
KADASTRO İŞLERİ
Durmuş abinin yanında ayrıldıktan sonra epeyi zaman geçmişti ve gün ikindiyi zamanıydı, ben halen yollarda seyahatime devam ediyordum. Yolumun geçtiği “Azatlı” kasabasında dinlenmek için durdum. Bir kahvehanenin önünde, çay içip dinlenirken, bilgisayarı açtım ve çektiğim fotoğraflara bakıyordum.
Arada çok zaman geçmeden, yanıma iki orta yaşlı kişi geldi. Abi! Galiba sen kadastroda işleri yapıyorsun? Bizim kayıtlara da bakamısın dediler.
Yok abi, ben yolcuyum seyahat ediyorum dedim. Adamlardan birisi sözüne devam ederek, bizim bir, sınır, kadastro işimiz vardı da onun için merak ettik dedi.
O adamlar gittiler. Kısa bir süre sonra, kahvehaneye yeni gelen yaşlı bir amca, beni görünce yanıma geldi, hoş geldin dedikten sonra, Sen! Belediyeden mi geldin dedi… Daha ben ağzımı açmadan, yan masadan oturanlar “Yok, yok Halil amca, O arkadaş misafir dediler.” Halil amca gittikten sonra, yan masadan oturanlar şunları anlattılar; Bu bölgede çok sayıda sınır ve tapu işleri var. Bu sebeple zaman, zaman keşifler yapılıyor. Hal böyle olunca, köylülerde bu konulara yakın ilgi gösteriyorlar dediler.
n1-2Ulukışla
NİĞDE’NİN TARİHİ YERLERİ
Birçok medeniyetin izlerini bağrında taşıyan Niğde şehrinin tarihi yerleri kısaca şöyledir;
Niğde Kalesi: Niğde Kalesi, eski Niğde şehrinin bulunduğu tepeyi çevreleyen, üç suru bulunmaktadır. Fakat birçok yeri yıkılmış olan kalenin bedenlerinin bir kısmı evlerin duvarı olmuştur. Bugün tepenin kuzeydoğusunda bir hisarı içine alan kısım ayakta kalabilmiştir.
Bedesten: Şehir merkezinde Sungur bey Caminin hemen yanındadır. 16.yy.da yapılmış,17.yy.da gördüğü onarımla bugünkü durumunu korumuştur.
Dörtayak Türbesi; Niğde/Merkez, Yenice Mah. Dört Ayak Sok. yer alır. Yapının inşa kitabesi olmadığı gibi, kaynak bilgide yoktur. Fakat yaklaşık 15.00 m. kuzeyinde türbeyle aynı ismi taşıyan cami ile çeşme bulunmakta
Şeref Ali Türbesi: Niğde/Merkez, Yukarı Kayabaşı Mah. Şerif Ali Sokağı’ndadır.
Akmedrese: Şehir merkezinde bulunan bu medrese Karamanoğullarından Alaaddin Ali Bey zamanında 1409 yılında yontu taştan yapılmıştır. Bu gün ayakta olup, iki katlı medreselerin güzel bir örneğini teşkil etmektedir. Selçuklu Medrese mimarisinin tipik örneğidir. Dekorasyon bakımından portal hariç sadedir. Beden duvarlarını aşan portali ve taş süslemeleri ile ilgi çeker.

Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı: Ulukışla ilçesinde yer almaktadır. 1615-1616 yıllarında Osmanlı sadrazamlarından Mehmet Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğundan günümüze kadar yaşayan en büyük kervansaraylardan olma özelliğini taşımaktadır. 2006-2007 yıllarında Kayseri Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. Nafiz Çamlıbel’in “Han Duvarları” adlı şiirine bu külliye ilham kaynağı olmuştur.

Gümüşler Manastırı: Manastır, Kuzey/Doğu yönünde, Niğde’ye 9 km. Uzaklıktaki, Gümüşler Kasabasının Orta Çağ’daki adı ve tarihi hakkında dönem kaynağı bulunmamaktadır. Büyük bir kaya kilisenin içine oyulan manastır Kapadokya bölgesindeki günümüze iyi korunarak gelmiş ve en büyük manastırlardan birisidir.

Kiliseler: Niğde’nin çeşitli yerlerinde 15 kilise bulunmaktadır. Mimari yapı tarzları birbirine çok yakındır. Bugün bir kısmı sosyal amaçlı kullanılan kiliselerin, Bulundukları yerler; Yukarı Kayabaşı, Sungurbey Mahallesi, Kumluca, Aravan, Konaklı, Fertek, Küçükköy, Yeşilburç, Kitreli, Hançerli, Hasaköy ve Dikilitaş’tır.

Tyana Su Kemeri: Niğde’nin 20 km. güneyinde Adana-Kayseri yolunun 4 km. solunda yer alan Kemerler, Roma Havuzunun devamıdır.  Yaklaşık 3 km. Uzunluğundaki Kemerlerin 1,5 km’lik bölümü açıkta, gerisi toprak altındadır.

Yer altı Şehri: Çamardı ilçesine bağlı Kavlak tepe köyündedir. Şehre 35 km. mesafededir. Kapadokya bölgesinde bulunan diğer yer altı şehirleri gibi korunma ve barınma amacı ile yapılmış, 12.yy Bizans dönemi kalıntısıdır. Temizlenip, ışıklandırılarak ziyarete açılmıştır. Yeni bir seyahatname yazısında buluşmak üzere Sağlıklı, sevgi ve muhabbetle kalın. Rıza Çubuk.

 

Editör: TE Bilişim