Niğde

Hüdavend hatun türbesinin duvarında ki

O çift başlı kartalın kanatlarında açılan
Ve dört aslan tasvirinin yelelerinde savrulan
Selçuklu zamanının heybetli duruşudur Niğde

Saat kulesinin üstünde uçuşurken bulutlar
Bir ipek misali dökülürken kalede ayışığı
Elma bahçeleri arasından süzülürken güneş
Eski bir kilimin deseninde gülümserken renkler
Bedestenden kaleye doğru uzayan o taş yokuşta
Akmedresenin süslü kapısına işlenen bir sevdada
Vatan ırmağının aktığı bir medeniyet deryasıdır 

Perşembe pazarında renk renk açılırken şemsiyeler
Amas tarafından eser deli bir poyraz yine
Bor ufuklarında güneşin raks edişini seyrederken
Anadolu’nun gül yüzünde açan bir tebessüm çiçeğidir 

Dört dağın gülüdür açan bu uzayan ovada
Hasan dağından bir türkü çınlarken kulaklarda
Aladağların ak köpüklü suları çağlarken cennetten
Melendiz dağlarının dingin göğünde uçarken şahinler
Bolkarlardan yankılanan bir bozlaktır Niğde