Eğitimci-Yazar Nizamettin Yıldız, YAZSANBİR (Yazarlar ve Sanatçılar Birliği) etkinlikleri kapsamında, 5 Aralık 2015 tarihinde, Niğde Akmedrese’de “Diriliş Düşüncesi ve Sezai Karakoç” konulu bir konuşma yaptı. Yoğun katılımın olduğu programda Diriliş düşüncesinin ilkeleri, hususiyetleri; Sezai Karakoç’un hayatı, eserleri ve mücadelesi anlatıldı. Sohbet programının sonunda dinleyicilere Sezai Karakoç’un kitapları hediye edildi. 

DİRİLİŞ DÜŞÜNCESİ VE SEZAİ KARAKOÇ konulu sohbetten aldığımız notlar:

  Sezai Karakoç, altmış yıldır fikirleriyle ve örnek kişiliğiyle bize  yol gösteren büyük bir mütefekkirdir.  Sezai Karakoç’un şu ana kadar yayınlanmış 57 kitabı var. Her kitabı üzerinde belki saatlerce konuşmak mümkün. Biz burada ağırlıklı olarak Sezai Karakoç’un ülkemiz ve İslam Dünyası için hayati öneme sahip düşünceleri üzerinde duracağız. 

Sezai Karakoç, 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani İlçesinde doğmuştur. İlkokulu Ergani’de, ortaokulu Maraş’ta, liseyi de Gaziantep’te okumuştur. 1955 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Maliye ve İktisat Bölümünü bitirmiştir. Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde Maliye Bakanlığı’na bağlı olarak gelirler kontrolörlüğü görevinde bulunmuştur. Daha sonra memuriyetten ayrılarak fikirle uğraşmış, dergi, gazete çıkarmış ve kitaplar yazmıştır. 

  Sezai Karakoç’un hatıralarından öğrendiğimize göre gerek ortaokulda gerekse lisede yoğun bir kitap okuma süreci geçirmiştir. Bazı dergilerde şiir ve yazıları yayınlanmış, 1955 yılında “Şiir Sanatı”adlı bir dergi çıkarmıştır.

“Diriliş”dergisi, 1960–1992 yılları arasında farklı zaman aralıklarında toplam yedi dönem olarak çıkmıştır.
İmkânsızlıklar nedeniyle ara verilmiştir. Sezai Karakoç, dergi çıkarmanın zorluklarından bahsederek hatıralarında şöyle der: “Evet, bizde fikir ve edebiyat dergisi çıkarma, bir dağa tırmanmaya benzer. Önce uçar gibi hızla yol alırsınız. Fakat giderek yol dikleşir, en sonunda da bir yerde durur kalırsınız.”

Sezai Karakoç, “Diriliş”in çıkmadığı zamanlarda da başta “Büyük Doğu” olmak üzere bazı yayın organlarında yazarak toplumu aydınlatma görevini sürdürmüştür.

    Sezai Karakoç, “Diriliş” ile ilgili şunları söylüyor: “Diriliş, aslında bir edebiyat akımından çok, bir hakikat akımıdır. Yeniden inanmak, yeniden düşünmek, yeniden duymaktır. Diriliş, İslam’dan ayrılışın sona erişi, ona yeniden kavuşmanın başlangıcıdır.” 

Bildiğimiz gibi İslamın temel inançlarından biri de ölümden sonra dirilmedir. Diriliş derken buna işaret vardır. Tarihî ve sosyolojik bir görüş olarak kendimize, özümüze dönmemiz, kaybolan veya kaybolmaya yüz tutan değerlerimizi, inançlarımızı, ahlakımızı yeniden canlandırma düşüncesi işlenir.

  Sezai Karakoç’un yazılarındaki en önemli özelliklerinden birisi bizi çok yönlü düşünmeye sevk etmesi,  önümüze geniş bir ufuk açması, birçok konuda çözümler ortaya koymasıdır. 

“Diriliş” dergilerinde genellikle Doğu ve Batı’dan çeviriler ve tasavvuf metinleri de  yer alır. Yıllar önce yazdığı bir şiirde “Fakat bir gün gelecek / Çağırmasını bilirsen gelecektir / Doğu’yu Batı’yı bilen gelecek.”demiştir.

“Diriliş” başlığının altında “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş, bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir.”(Kur’an-ı Kerim’den) ifadesi yer alır.

“Diriliş” dergisinin 24 Mayıs 1976 sayısında ki o günler anarşi ve terörün kol gezdiği, sokağa çıkılamaz bir durumun olduğu günlerdir. “Eylemler Karşısında Gerçek Diriliş Aksiyonu” başlıklı yazısında şu satırlar yer alıyor:

“Gerçek aksiyon, meydanlarda yapılan şamatalar, bağırışlar, yürüyüşler, duvarlara ve yerlere yazılar yazmalar ve daha kötüsü tabanca patlatmalar, kavga dövüşler değildir. Gerçek aksiyon, inanç, ahlak, düşünce, bilim ve sanat planında ortaya konan uzun çalışmaların ve sürekli sabırların yemişi eserler, durumlar ve oluşumlardır. Yeni bir insan tipini doğurmaktır. Asıl aksiyon, çok bilinçli, bilgiyle yüklü, kültürle güçlenmiş, disiplinli ve uzak görüşlü davranışlardan doğar.”

Üstad Sezai Karakoç birçok yazısında, batı karşısında ancak kendi medeniyetimizle ayakta durabileceğimizi, aydın kadro yetişmeden de medeniyetimizin canlanmasının mümkün olmadığını belirtir. “Diriliş” başlığını taşıyan şiirden bir bölüm:
   
“ Yeniden başlamak yazma sanatına
    Kat kat olup açılmak gök katına
    İndirmek yeryüzüne Allah’ın rahmetini
    Bir gül gibi sunmak dünya saltanatına”

 Sezai Karakoç’u ziyaret ettiğim günlerin birinde birisi Sezai Karakoç’a sordu: Sizi nasıl anlatalım, sizinle ilgili nelerin söylenmesini istersiniz. Cevap olarak şu dört kavramı anlatmanız yeter dedi: İSLAM MİLLETİ, İSLAM MEDENİYETİ, İSLAM ÜLKESİ ve İSLAM DEVLETİ. 

   Yine güncel bir konu olarak Güneydoğu meselesi için: “Güneydoğu meselesinin çözümü güneydoğu Anadolu’da değildir. Onun çözümü Bağdat’tadır, Şam’dadır, İstanbul’dadır, Mekke’dedir, Medine’dedir” der. 

  Sezai Karakoç’ bir konuşması esnasında bir soru sorulmuş: “Efendim ‘Suriyeliler Hatay bizimdir’ diyor ne dersiniz. Cevap olarak, doğru onların, der. Salonda buz gibi bir hava oluşur. Sonra Konya’da, Bursa’da hatta İstanbul’da onların der. Buna karşılık Şam, Halep, Bağdat, Mekke ve Medine’de bizim” der.

 İSLAM MEDENİYETİ derken İslamın sadece bir inanç, ibadet ve ahlaktan ibaret olmadığıdır. İslamın bütün yönleriyle ele alınmasıdır. Tez “İslam Medeniyeti” tezidir. 

Üstadın yıllar önce yazdığı düşüncelerin zaman zaman gerçekleştiğini görüyoruz. Mesela komünizmin çökeceğini, Bağdat’ın işgalini 40 yıl önce yazmış. Tedbir alınmazsa işgal edileceğini yazmış. Suriye meselesini dört yıl önce söylemiş ve gerekli uyarıları yapmıştır. Mütefekkirlerin, düşünce adamların önemi burada. 
Editör: TE Bilişim