Bor Niğde’nin en büyük ve en gelişmiş ilçesidir. Kendi nev-i şahsına münhasır bir yapı arz eden Bor,  tarihten gelen birikimi ve doğal güzellikleri ile ülke çapında meşhur olan bir yerdir. “Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye” atasözünü bilmeyenimiz yoktur. Bor’un insanı yetiştiği ve büyüdüğü bu topraklara karşı çok vefalıdır. Bunu anlamak için; Atıl Ekemen, Mehmet Güleç, Rasim Dede, Dr. Servet Çetin,  Sebat Çorum, Gürgen Mazhar Bayatlı, Esat Atlı ve daha birçok hayırseverin Bor’a kazandırdıkları eserlere bir göz atmamız yeterlidir. Ayrıca Bor ilçemiz Belediye Başkanı Sayın Sıtkı Erat ve ekibinin gayretli çalışmaları ile günden güne güzelleşmekte, yepyeni bir cehreye bürünmekte ve sanki bir şiiri andırmaktadır. Bu gerçeği anlamak ve yaşamak için bir akşamüstü Bor’da Kayabaşı Parkında bir bardak tavşankanı çayı yudumlayıp güneşin batışını seyretmek veya Bor’un sakin bir denizi andıran sabahında Paşa Camisi’nin bahçesinden etrafı temaşa etmek yeterli olacaktır. Düzenli yerleşimi ve planlı gelişimi ile Bor önümüzde ki günlerde adından daha çok söz ettirecektir. Bu noktada Bor’a geçmişte hizmet etmiş belediye başkanları ve kaymakamlar başta olmak üzere Bor ilçesinin kıymetli yönetici ve bürokratlarını da saygıyla anmamız gerekiyor. Aynı zamanda Bor aşığı, Bor sevdalısı yüzlerce şair kalemleriyle Yeşil Bor’u kelimelere döküp ölümsüzleştirmişlerdir. Evet, Bor şehri ile ilgili yazılmış birçok şiir vardır. Bugün burada bu şiirlerden bir demet sunacağız.
Şiir yolculuğumuza Borlu büyük evliya Ahmet Kuddusi Hz. Şu mısraları ile başlamak istiyorum.
 
“Tesmiye kıldı erenler Bor iken Nûr adını
İtdi çok zîrâ Hudâ 'uşşâkını 'ubbâdını”
 
Cenab-ı Allah, erenlerin Bor iken Nur ismini koydukları bu şehrin abitleri ve âşıklarını çok eylemiştir. Allah cümlesinden razı olsun bizleri onlara layık eylesin inşallah.
 
 Herkesin dünyaya baktığı pencereler farklı farklıdır. Âşıklar ise dünyayı en güzel pencereden seyreden insanlardır. İşte bu âşıklardan birisi olan Âşık Veysel’in “Yeşil Bor “isimli şiirinde ki şu mısralara bir göz atalım.
 
“Çok dolandım şura bura
Yol uğrattım yeşil Bor’a
Hayran kaldım insanlara
Sevdi gönül yeşil Bor’u “
 
Namdar Rahmi Karatay’ın meşhur atasözünden yola çıkarak arkadaşı Borlu Mehmet Naci Ecer için kaleme aldığı şiirinde ki şu mısralar ile yolculuğumuzu sürdürelim.
 
“Selvi gibi ümitler döndü birer iğdeye,
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.”
 
Talat Gün’ün “Kayabaşında” isimli şiirinde ki şu mısralar Kayabaşı’nın güzelliğini kelimelere nakşetmesi açısından ne kadar da güzeldir.
 
“Açılırken bir rüya âlemi perde perde
Varlık hayale döner günün solduğu yerde”
 
Mahir Yeğenoğlu ise “Bor’da Kayabaşında Akşam” şiirinde ise Kayabaşı şu mısralarla anlatılır.
 
“Şu yeşil yamaçlarda kalbim hayale daldı
Bu gamlı akşamlarda kalbim hayale daldı
Elmas gibi parlayan bulut işte karardı
Gurup mavi tülleri bugün kalbime sardı “         
 
Ahmet Vehbi Ecer’in “Yeşil Bor “şiiri ise bizi tükenmez bir sevdaya ve sönmeyen bir murada çağırır.
 
“Sormayın Bor’dan bana
Anlatamam aklım karışır
Yeşil murat rengidir
Bor’a yeşiller yaraşır “
 
Mehmet Emin Arısoy’un “Nerede” isimli şiirinde ki şu mısralar eski günleri yâd eden ruhların sönmüş hatıralarını yeniden tutuşturacaktır elbet.
 
“Gene küçük çocuklar çimer göllerde
Bir eski şarkı var şimdi dillerde
Sinandı yolunda Çakıllıbahçe’de
Çember çevirdiğim teller nerede “
 
Yine Mehmet Emin Arısoy’un “Gurbette Kararsızım” şiirindeki;
 
“Akşam olur kuzu oğlak melerdi
Annem yufka yapar unu elerdi
Hepsi gitti hatırası yürekler deldi
Anmasam bir türlü ansam bir türlü “ mısraları bizi eski zamanlara götürecek, un eleyip hamur yoğuran anamızın yazmasından dışarı taşan o ak saçları gözümüzün önüne gelecek içimizi tarifsiz hüzünler dolduracaktır.
 
Ferit Ünal’ın “Özledim Bor”um” şiirinde ki;
 
“Burcu burcu kokan iğde dalları
Yeşil nakış vurmuş bostan tolları
Aşşık oynağım tozlu yolları
Kaç yıldır görmedim özledim Bor’um “ mısraları ile Bor”a hasret duyan bir yüreğin sözlerine kulak verelim.
 
İbrahim Aytekin’in “Bor” şiirinde ki şu dörtlükle memleket sevgisinin insanın içine işleyen nakışlarına bir göz atalım.
 
“Çözek çözek yollar harmanı Bor’um
Cılız vücutların dermanı Bor’um
Bütün gönüllerin kirmanı Bor’um
Dolamış herkesi kanada sarmış “
 
 
 
 
Âşık Safai’nin “Bir Başkadır Yeşil Bor “şiirinde ki şu mısralarla Bor’un geçmişine doğru bir kanat çırpalım.
 
“Osmanlıdan gelir bizim izimiz
Hak aşkıyla söyler bizim dilimiz
Mevla’yadır bizim tek niyazımız
Bir başkadır yeşil Bor’un yareni “
 
Ömer Fethi Gürer’in “Dink Mahallesi” şiirinde ki şu mısralarda şairin çocukluk anılarına kulak verelim.
 
“Kapı önünü süpürür, çıkar kadınlar,
Ellerinde kirmen, oya nakış ile konuşmalar,
Güssülerin İbrahim amcada kaynak subaşında,
Duyulur sesi Kurtuluş savaşı marşıyla,
Komşularda yardımlaşma hat safhada,
Ne sessizdi, Dink Mahallesi.”
 
Hikmet Çalapkulu’nun “Bor’da Sonbahar “isimli şiirinde ki ;
 
“Bende yapraklar gibi rüzgârların önünde
Uçar uçar düşerim toprağa en sonunda “ mısraları ile insan hayatının bir özetine göz atmış olalım.
 
Bu şiir yolculuğunu “Geçmedi Bor’un Pazarı” isimli şiirimizle tamamlıyor Bor için çarpan kalplere, Bor’u seven tüm yarenlere selam ediyorum.
 
 
Kim diyor ki geçti diye
Geçmedi Bor’un pazarı
Çevirin eşeği geriye
Geçmedi Bor’un pazarı
 
Yuları vermeyin ellere
Kapılıp durmayın sellere
Düşmeyin sakın dillere
Geçmedi Bor’un pazarı
 
Yolcu yollarda kalmasın
Uyuyup uykuya dalmasın
Başını belaya salmasın
Geçmedi Bor’un pazarı
 
Eşeği sürmeyin Niğde’ye
Doldurun malları heybeye
Kapılmayın boş gölgeye
Geçmedi Bor’un pazarı
 
Gül dalında güller açar
Dervişleri amber saçar
Kuddusi burada yatar
Geçmedi Bor’un pazarı
 
Bor’da pazarlar kurulur
Hatır gönül hoş tutulur
Gönül sevmekten yorulur
Geçmedi Bor’un pazarı
 
Bor’da yatar Saltuk Baba
Uyar her işi kitaba
Düşürmez yanlış hesaba
Geçmedi Bor’un pazarı
 
Serdim yere döşeğimi
Bükemezler bileğimi
Sürmüyorum eşeğimi
Geçmedi Bor’un pazarı
 
İftiyan Harım İlaldı
Dünya bir yalan pazardı
Gidenler mezara vardı
Geçmedi Bor’un pazarı