Sezona kötü bir başlangıç yapıp, birçoğumuzu ümitsizliğe iten kentin takımı Niğde Belediyespor, çarşamba gününün hafta ortasına denk gelen mesai saatinde, boş verin hafta sonunu, siz gelin bizi bir de hafta içi mesai saatinde görün diyerek, fazla mesai yaparcasına rakibini gole boğuyordu.
Görev aşkıyla, tam mesai ve iş motivasyonuyla hem de Altay gibi dişli bir rakip karşısında futbol resitali veren Niğde Belediyespor, beyaz grupta ak bir sayfa açıp, anasının ak sütü gibi helal üç puanı, yine üç golle süsleyerek yüreğimize su serpiyordu.
Sezon başı bu takım ne oynuyor, sahada ne yapıyor, futbolla bir ilgileri var mı diye soran şahsım, sahada her şeyini ortaya koyup futbol denen; satranç, güç ve sinir oyununun tüm taktik versiyonlarını sergileyerek, al sana futbol, al sana gol diyen Niğde Belediyespor olarak, beni düşündüklerimden dolayı utandırıyorlardı.
Sahanın çim zemini futbola, tribünde ki seyirci şova hazır, Altay isminin futbolda ki büyüklüğünü göz ardı etmeden, inanan ve çalışanın esas büyük olacağının bilinciyle, sahada basmadık yer bırakmıyorlardı.
8. dakika da gole çok yaklaşan takımımız Altay kalecisinin maharetine takılırken, 30 ve 33. dakikalarda sahneye çıkan Ömer Yıldız’ın golleriyle soyunma odasına ciddi bir moralle giriyordu.
2. yarıya ofansif değişikliklerle başlayan Altay; ilk yarıda düştüğü skor zafiyetini aşmak ve bir golle başlayıp maça ortak olma hevesini içinde taşısa da sahada ki Niğde Belediyespor’un ne yaptığını bilen ve ayağa pas yapan ciddi futbol takımı kimliğini, karşısında buluyordu.
Altay’ın tüm hatlarıyla golü aradığı dakikalarda Niğde Belediyespor,’un akılcı kontra ataklarla rakip ceza alanına sarkan hücum organizasyonları, yan hakemin tartışmalı ofsayt  bayraklarıyla kesilirken, devamında ki pozisyonda ceza alanı içerisinde kafa topuna çıkan oyuncumuzun mutlak penaltısı da hakem tarafından es geçiliyordu.
58. dakikada Altaylı futbolcuların ilk şutu yan, dönen 2: vuruşta üst direkte patlarken, maçın kırılma noktası olabilecek bir pozisyon atlatılarak, rahat bir nefes hepimiz tarafından ciğerlerimize çekiliyordu.
Takımımızın ne yaptığını bilen ve topu elden geldiğince tutup hızlı kontra atağa çıkan taktiği işe yarıyor, sahada basmadık yer bırakmayan tüm oyuncuların krema niyetinde ki golü 90. dakika da Seçkin’den gelirken, tribünlerde takımını destekleyen taraftarları sevince boğuyordu.
Evet alkışlar; öncelikle futbol resitali veren Niğde Belediyesporlu oyuncuların özverisineydi…
Evet alkışlar; kapalı tribün sağ tarafında hiç durmadan, bıkmadan ve görev bilinciyle takımını yorulmadan susmaksızın destekleyen ateşli genç taraftar topluluğunundu…
Evet alkışlar; takım olma bilincini bireysel becerileriyle birleştirip, sahada her şeylerini ortaya koyan, alın terinin sahipleri Niğde Belediyesporlu futbolcu, hoca ve yöneticilerinindi.
Geçtiğimiz hafta deplasmanda Karşıyaka…
Bu hafta kendi evimizde Altay…
Galibiyetleriyle Niğde’ye nefes olan iki İzmir takımını bu satırlardan şükranla anarken…
Dudaklarımda ıslık melodisiyle…
İzmir’in dağlarında, Niğde’nin bağlarında, çiçekler açar…
Marşı, tatlı bir zafer duygusuyla geziniyordu…