Ne demişler “devir “fon” lama devri”, arsızca, yüzsüzce parana para katma devri de diyebilirsiniz. 12 Eylül Cuntasının hemen ardından Özal döneminde emekçilerin birikimine el koymanın adı ve kılıfı, Zorunlu Tasarruf Mevduatı Fonu idi. Fon Devlet eliyle zengin yaratmanın 12 Eylül 1980 sonrasındaki modelinin adı bu olacaktı. Daha sonra Konut Edindirme Fonu, 1999 Marmara depreminden sonra Deprem Fonu, daha sonraki yıllarda ise İşsizlik Fonu... İşçilerin ve emekçilerin rızası olmadan zorla yapılan kesintiler işçi ve emekçiye geri dönmedi. Fonlar, hiçbir zaman amaçlarına uygun olarak kullanılmadı dense yeridir. Her zaman zengin sermayenin ihtiyaçlarına göre kullanıldı.
 
 
       AK Partisi Hükümeti, kendisinden önceki hükümetler gibi fonları IMF'ye dış borç demeleri, işbirlikçi zengin sermayeye kaynak yaratmak için veya hükümetlerin keyfi kullanımına açtı. Bugün nerelerde kullanıldığı söylenmiyor bile. Söylenmediği gibi ABD emperyalizminin hegemonya alanları için Libya'da olduğu gibi çanta içinde 200 milyon dolar aktarılınca insanın sorası geliyor “buda mı  fon dan? Diye.” Bilinen kaynakların kullanımının “meclis denetimi” dışında hükümetlerin tasarrufuna verildiğidir. Fonlardan Hazineye aktarılanlar hükümetler için bir anlamda “Yağma Hasan'ın böreği” haline geliyor.
      Şimdiki ballı börek.“İşsizlik Fonu.”İşsizlik Fonunda biriken paraları nasıl hortumlanacağı üzerine yoğunlaşmış durumdalar. İŞKUR’ UN açıklanan2011-2015 Stratejik Planı’na göre, işsiz kalanlara verilen 6 aylık işsizlik ödeneğinin ortalama 5 aya düşürülmesi hedefleniyor. Kriz sürecinde işçilerin büyük çoğunluğunun yararlanamadığı fon kesintilerini şimdi de kısarak sermayeye daha fazla kaynak aktarmanın hesabı yapılıyor.
 
 
      2010 yılı sonu itibari ile İşsizlik Sigorta Fonu’nda toplam 60,6 Milyar TL biriktiği açıklanmıştır. Bu miktarın sadece 3 Milyar 750 Milyon TL’lik kısmı işsizlik sigortası ödemesinde kullanılmışken 2008–2009–2010 yıllarında toplam 9 Milyar 105 Milyon 395 bin TL Hazine’ye aktarılmıştır.
 
 
     Geçici Deprem Vergisi ile Fonda 48 milyar lira birikmiş. Bunun AKP Hükümeti tarafından nasıl ve ne şekilde kullanıldığı tam olarak bilinmiyor. Van’da yaşanan depremden sonra dondurucu soğuğa karşı da direnen halka çadırı bile zor verenler, deprem vergilerini nereye harcadıklarını Bakan Mehmet Şimşek'in ağzından şöyle açıklattılar; ''Alınan vergiler, sağlığımıza, duble yollara, demir yollarına, hava yollarına, çiftçimize, eğitime gidiyor'' demişti. Bu sözler, Fonlardan akan kaynağın hükümetin iradesi doğrultusunda ve fonların kullanım amacı dışında nasıl kullanıldığının itirafı niteliğindedir.
       Fon kullanım amacına yönelik kullanılmayacaksa, gerekli yardımlar gerektiği gibi yapılmayacaksa fonlar niye kesilmektedir. Deniz'ler çadırlarda soğuktan donarak ölecekse, halk kışı evsiz- barksız donarak geçirecekse bu kesintiler halkın soyulmasından başka ne anlama gelir? Depremde evsiz kalan halkın başını sokabileceği geçici konutlar yerine, sabredin yaza kalıcı konutlarınız olacak mealinde demeç vermenin deprem zedeyi kış ortasında sahipsiz bırakmakla eş anlamlı olduğunu bilmiyorlar mı?
 
 
       AK partisi deprem zedeye nasıl bakıyorsa işçilere de öyle yaklaşıyor. AK Partisi iktidarı, işçileri daha fazla sömürmenin ve soymanın hesabını uzmanlarına yaptırıp, kazanılmış haklar dâhil nerelerden ne törpüleyip de sermaye peşkeş çekerimin yollarını aratıyor. En son buluşları İşsizlik Fonu.(Kıdem Tazminatını kaldırıp yerine ikame edilecek olan.) Üstelik kurulacak fondan faydalanma koşullarını daha da zorlaştırıp, kıdem tazminatından yararlanma hakkını yerle bir ederek. Şimdiye kadar kurulan fonlar nasıl sermayeye ve hükümetlere kaynak olarak kullanıldıysa, kıdem tazminatı fonunun başına gelecek olan da aynısı olacaktır. Kesintiler ve fonlar, siyasi iktidarların soygun kaynağı olmaktan öte bir işleve sahip değil.
 
 
         Bu ülkede en fazla vergiyi işçiler ve emekçiler veriyor. Ağır vergi yükü altında kölece koşullarda çalışmaya zorlanan işçiler ve emekçiler ayrıca fon adı altında kesintilerle aşırı soygunun da yükünü çekiyorlar. Fakat fon bir avuç borsa spekülatörü ve sermayedarın hizmetine sunuluyor. Bu, tam bir adaletsizlik ve katmerli sömürü örneğidir. Bütün işçilerin, işsiz kaldıkları sürede geçinebilecekleri bir ücret düzeyinde İşsizlik Fonundan yararlanması, İşsizlik Fonu'nun işçiler tarafından denetlenmesi bu adaletsizliği giderebilir. İşçi ve emekçiden kesilen paranın sermayeye aktarılmasının önlenmesi ise işçi ve emekçilerin sömürüye karşı top yekûn mücadelesiyle mümkün olacaktır.