Yıl 1972, son devrin ünlü bilim ve gönül adamı, Pakistanlı Prof.Dr. Muhammed Hamdullah’la İzmir’de yaptığım röportajı özet olarak siz okurlarımla paylaşmak istiyorum. Tercümanlığımızı değerli hocam Prof Dr. Hayrettin Karaman yaptılar.
İDRİS YAVUZ; Üstadım! Benim sorum; İslam dininin diğer dinlerden farkı nedir?
MUHAMMED HAMDULLAH; Efendim! İslam dini en son, en mükemmel bir dindir. Bu dinin gelmesinde bir zaruret vardı. İslam; ilme, akla ve mantığa uygun bir dindir. Diğer dinler, bu gün insanların ihtiyacına cevap verecek durumda değildir.
İDRİS YAVUZ; Üstadım, bu konuyu biraz açar mısınız?
MUHAMMED HAMDULLAH; Eskiden beri bilinen, ilkel dinlerden BRAHMANİZM’DE 400 milyon civarında tanrı olduğunu biliyoruz. Bu dine inananların sayısı bu kadar yoktur. Brahmanizm’de inanandan çok tanrı vardır. Bu tanrıların başı da bir öküzdür. Hayâ ederek söylüyorum;. Brahmanlar, günahlarının affı için öküzlerin idrarını içerler. Böyle bir din, insanlık dini olamaz. Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.
Bir başka din BUDİZM. Bu dine inanların sayısı milyonları geçmektedir. Budizm’de tanrı ismi hiçbir zaman telaffuz edilmez. Onlar Ahrete ve hesaba çekileceklerine inanırlar. Dünya ile ilişkileri kesilmiş, dilenerek, sadaka alarak hayatlarını sürdürürler.
Tibet’te  nüfusun %65’i Budist’tir. Bunlarda çalışma, kazanma duygusu yoktur.
Diyelim ki bu ülkede yaşayan Budistlerin sayısı %65 değil de  % yüz olsaydı, onlar kimden sadaka alıp yaşamlarını sürdüreceklerdi? Bu konu da fazla söze gerek duymuyorum.
Bir başka batıl din de PUTPERESTLİKTİR. Cahiliye dönemlerinde her aile yâda her ferdin ayrı ayrı putları vardır. İnsanlar hamurdan yaptıkları putlara taparlar. Çalıştıkları yerlerde acıkınca onları yerler. Bu din hakkında da konuşulacak bir şey yoktur.
İDRİS YAVUZ; Sayın hocam semavi dinler konusunda ne diyeceksiniz?
MUHAMMED HAMDULLAH; Tevrat ilahi bir dindir. Hz. Musa ve onun kavmini ilgilendiren emir ve yasakları ihtiva eder. Havrada Tevrat’tan bazı ayetler okuyup, düşünce ve dualarının C.Allah’a sunarlar. Bunların da başkaca bir ibadet tarzları yoktur.
İslam dininde imanın ve İslam’ın şartları geniş bir şekilde yer tutar. İlahi kitap Kuran’da “ C.Allah her an sizinle beraberdir. O, vardır, birdir, eşi ve benzeri, ortağı yoktur. Doğmamıştır, doğrulmamıştır. Her yaratılan Ona muhtaçtır. Onun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Her şeyi yaratan odur.”buyrulmaktadır.
Yahudiler kendilerini üstün ırk olarak görürler. Bir başka ırktan Yahudi dinine girmesine rıza göstermezler. İslamiyet’te ise “ Arap’ın Acemden üstünlüğü yoktur. Ancak takva yönüyle vardır. Mümin, müminin kardeşi sayılır. Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir” anlayışı vardır İslamiyet bütün insanlığa kapılarını açmaktadır. Bu nedenle Yahudilik evrensel din olamaz.
İDRİS YAVUZ; Hıristiyan dini ile İslamiyet konusunda ne diyeceksiniz?
MUHAMMED HAMDULLAH; Efendim Hıristiyanlar; “Baba, oğul, Ruh’ul Kudüs” diye teslis inancını ortaya koyarlar. Hz. İsa dünyadan ayrılmadan önce, yeme ve içme esnasında Havarilerine bir parça et verir “Bu benim etim, alın yiyin. Bu da benim kanım bunu da için” diye emir verdiğini söylerler.” Bu vasiyet ile Allah’la birleştik” derler.
Müslümanlar, Allah’ın huzurunda tanrılaşarak değil, sade ve tabii olarak varmayı dilerler. Müslüman “Tahiyyata” oturur el açar. Kul ile Allah arasında vasıta yoktur.
Hıristiyanlıkta “ Baba-Oğul-Ruh’ul Kudüs” gibi üçlü bir tanrı sistemi vardır. Biri çıksa da “ Üçlü teslis nasıl bir tanrı olur?” diye sorsa, onların din adamları hemen şu cevabı verirler;” Efendim bu bir sırdır. Bunu ancak Hıristiyan olanlar anlar. Önce bu dine gireceksiniz, sonrada bu sırra vakıf olacaksınız” derler. Yine biri onlara dese ki,” Madem ki, baba büyük bir güce sahiptir, neden oğlunun Çarmıha gerilmesine mani olamadı? İşkenceyle öldürülmesine göz yumdu.”  alacakları cevapta aynı olacaktır, “bu bir sırdır.”
Hıristiyanlara göre hem baba, hem oğul ikisi birden tanrıdır. Hz. İsa doğdu, büyüdü, yaşadı, Çarmıha gerildi ve öldü, sonra dirildi, Sema’ya çıktı. “ bu nasıl bir mantıktır?” dediğinizde; “Bu bir sırdır” cevabını alırsınız. Halbuki doğmak, yemek, içmek, yaşamak, hayata dair sıkıntıları çekmek ve ölmek, canlı ve cansız varlıklara mahsus özelliklerdir.
Varlığı, bir başka varlığa muhtaç olanlar yaratıcı olamaz” derseniz, yine” Bu bir sırdır” cevabını alırsınız. Yalınız Katolik Hıristiyanlar bu soruya;”Hz. İsa diye bir gerçek vardır. Bunu iki yönüyle ele alırız. Birincisi beşeri, ikincisi ilahidir. Hz. İsa doğdu, yaşadı ve öldü. Bu insanlıkla ilgili özelliğidir. Tekrar dirilip Sema’ya, tanrının sağına oturması ilahidir” gafletini gösterirler.
Bilinir ki, bir kimsenin kendi sağına oturması mümkün değildir. Bu da Hz. İsa’nın tanrı olmadığının ispatıdır. Eksik sıfatlara sahip olan bir yaratık tanrı olamaz. Bunun akla, mantığa uyan yanı yoktur. Katoliklere sorarsanız, onlar da “ Bu bir sırdır” derler.
Hz. İsa’nın savunduğu din bozulmuş, aslı kaybolmuştur. Yüz yıl sonra İznik’te toplanan ilim adamları, yüzün üzerinde, birbirine benzemeyen İncil’den sadece dört’ünü seçmişler. Bunlarda farklı, farklı görüşleri sergilemektedir. Bu nedenle Hıristiyanlık evrensel din olamaz. İncil’in asıl nüshasında, son peygamberle birlikte yeni bir din’in geleceği müjdesi vardır. Hıristiyanlar bunu inkar etmektedir.
Hz. Muhammed (sav) son dinin son peygamberidir ve bütün insanlığa gönderilmiştir. Kuran’ın tek harfi değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Kıyamete kadar da hükmü devam edecektir. İslam, insanlara yol gösteren evrensel bir dindir. Diğer dinlerin hükmü ortadan kalkmıştır. Hz Muhammed âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. İşte Fark ortadadır
İDRİS YAVUZ, Efendim verdiğiniz bilgilerden dolayı size teşekkür ediyorum.