Aile, fert ve cemiyetlerin kurtuluş reçetesi şu beş kurala uymakla olur:
İstişare (danışma, sorup öğrenme), Sorumluluk, Adalet, İnsanlar arasında yardımlaşma, kardeşlik.
 
İşte bu kurallara uyan aile, Fert ve Cemiyetlerde huzur ve mutluluk, Sevgi ve saygı dostluk vardır.
 
a) İstişare yapan ve bir işe başlamadan önce doğruyu, güzeli bulma, hatalara düşmemek için “Bir bilene” danışmak, onun fikrini almak, sorup öğrenmek, başkalarının görüşüne yer vermek çok önemlidir. Atasözümüzde “Bin bilirsen bir bilene danış” denir. Böylece insan doğruyu bulmada, gerçeği görmede, faydalı bilgilere sahip olur. Faydalı bilgiler ise doğru yola gitmeyi yanlış davranışlardan korunmayı temin etmenin bir yöntemidir. Zira akıl akıldan, fikir fikirden üstün ve değerlidir.”
b) Sorumluluk ve yükümlülük konusunda, her Ebeveyn çocuğundan, her yönetici, idaresinden ve davranışından, yaptığı işlerden, uygulamalarından sorumludur. Sorumluluk duygusu taşınmayan yerde, istibdat, dikta vardır. Güven duygusu, devletin kanunlarına uymakla, devlet büyüklerinin meşru emirlerini yerine getirmekle olur. İtaatsizlik ise anarşiye, fitneye fesada,  ihanete yol açar.
Aileler çocuklarından, amir memurundan, devlet halkının eğitim ve öğretiminden, huzur ve mutluluğundan sorumludur. Cemiyetin refahı, güvenin ve emniyetin yükselmesine bağlıdır.
c) Adalet; Dünyanın sağlam yönetimi ve dayanağı adalettir. Adalet olmayınca huzur ve sükûn olmaz ve öyle bir devletin devamlılığı kalmaz. “Adalet mülkün temelidir.”
Kısaca adalet, akıl ve vicdan, insanları birbirine bağlar. Dinleri, mezhepleri, ırkları, renkleri ayrı olsa bile sosyal ilişkileri olumlu hale getirir. Muhtelif kavimler arasındaki çekişmeleri, ihtilafları ortadan kaldırır. Adaletin zıddı ise zulümdür.
 Adalet duygusu fert ve cemiyet hayatında hoşgörüye uygun değilse, dengeler bozulur. Başkalarının malı, canı, namusu, şerefi, emanetlere sadakat konularının tamamı adaletin görevidir ve aksi ise hıyanettir
 Kuralların uygulanmasında hâkimler verdikleri kararlarda hatır-gönül düşünmeden, hiçbir baskı altında kalmadan özgürce kanunları uygularsa adalet, bunun aksi ise  zulümdür.
Adalet bir milletin, bir cemiyet ve bir devletin korunması gelişmesi için en önemli kurallar manzumesidir.
Adalet öyle bir esastır ki, hızla gelişir. Ülkelerin yükselmesi de buna bağlıdır. Bu konuda, yakınlık, uzaklık, dostluk ve akrabalık, makam ve mevki, kin ve düşmanlık onun uygulanmasına engel değildir.
Adalet yerinde uygulandıkça insanların şan ve şerefini yükseltir. Adaletten ayrılma ise mutsuzluk ve huzursuzluk doğurur.
d) Sosyal dayanışma (yardımlaşma)  İnsanların içtimai hayatta birbirlerine muhtaç olarak yaşarlar. “Altın kapının gümüş kapıya muhtaç olduğunu” bilmek gerekir. Hiçbir insan tek başına yaşayamaz. Ancak toplulukla yaşamak zorundadır. İnsanlar, ihtiyaçlarını birbirinden tedarik ederler. Bu da birçok sosyal ilişkilerin hukukunu korur. Mal edinme, yoksullara yardım etmeyi sadaka olarak değil, insani görev olarak yerine getirmek en doğru hizmettir.
Bir yandan açlık sınırında yaşamaya gayret edenlerle, lüks hayatı çılgınca yaşayanlar arasında uçurum varsa, burada huzur ebetteki yok olacaktır.
Sosyal yardımlaşma, insanlar arasındaki kardeşliği korur, zengin ile fakir arasındaki gerginliği giderir. Düşmanlığı yok eder. Bunun neticesinde huzur ve mutluluk doğar.
e) Duygusallık ise, insanları sevmek, onlara yardım etmektir. Yunus Emre “Yaratılanı severim Yaratandan ötürü” derken, Mevlana ; “İster Yahudi, ister Mecusi, isterse putperest ol, gel, yine gel, bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir”,  duygusuyla dünya insanları arasında sevilen sayılan bir konuma gelmiştir. Burada ırk, renk, lisan farkı gözetmeksizin kardeşçe yaşama, mal, can, ırz ve şeref konusunda teminat vardır.
Dürüstlük, hoşgörü, yardımlaşma, sevgi, saygı, birlik ve beraberlik, devlet ve millet çıkarlarını kendi çıkarından önde tutmak, hakka, adalete bağlı olmanın önemli vardır. .Bu da insanı sevmenin önemli bir kuralı olsa gerek.