İnsanda yaratılıştan gelen ve vücudu oluşturan organlar vardır. Bu organların hepsi birleşerek vücut bütünlüğünü oluştururlar. 

Fakat çevre ve kalıtımın etkisiyle insanlar birbirlerinden ayrışırlar ve farklı özellikleriyle ön plana çıkarlar.

Bu noktada çoğu insanda bir organın uzantısını görmek mümkündür. Yani insan yaşantısı davranışları ve bazı özellikleriyle öne çıkmaktadır. Örneğin dinlemeyi seven bir insanı kulağa, konuşmayı seven bir insanı çeneye, yemek yemeği seveni ise  mideye benzetebiliriz. Dikkatle çevremize baktığımızda sırf boğazı için yaşayan  insanların yuvarlanan bir mide gibi görüntü verdiğini çok rahat görebiliriz.

Örneğin bazı insanlar sanki gözden ibaretmiş gibi herşeyi görüntü ve görünüşe indirgerler. Bunlar için imajları herşeyleridir.

Bazıları ise gerçekten merhametli ve vicdanlı olmayı hayat felsefesi haline getirmişlerdir. Bu insanları yürüyen konuşan hisseden bir kalbe benzetebiliriz.  Çünkü onlar kalp insanıdırlar ve yürekten ibarettirler.

Hayata sırf akıl penceresinden bakanlar ise sanki sırf beyinden ibaretmiş gibi görünmektedirler. Bunlar rasyonel olmayı hayat felsefesi haline getirmişlerdir.

Konuyla ilgili örnekleri daha da çoğaltmamız mümkündür. Konumuz
ekseninde meseleye bakarsak günümüzün toplumsal yapısında daha ziyade haz alan organlar ve bunların uzantılarını görmemiz mümkündür.

Nihai noktada
yaşadığımız zamana dönüp baktığımızda  bazı insanların yaptıkları yanlış işler ve ortaya koydukları  kötü davranışlarla hangi organın uzantısı olduğunu tahmin edebiliriz. Gerçekten bunların yapıp ettiklerini başka bir şekilde izah etmek mümkün değildir.
İşin acı tarafı şu ki,  bu insanlar ve uzantısı oldukları organların istilası yüzünden yaşadığımız dünyada aklın ve duyguların yerini sınırsız haz ve hız almıştır. Ne yazık ki çoğu yerde bunlar akıl ve kalp sahibi insanlardan daha itibarlı konumdadırlar.