İnsan ya olduğu gibi görünmeli ya da göründüğü gibi olmalıdır. İmanla riya, tıpkı ateşle barut gibi asla bir arada olmaz ya da olamaz. Bir insanı kötülemek için arkasından konuşmak, duyunca üzüleceği bir sözü yüzüne karşı da söylemek İslam’a göre haramdır. Peygamberimiz bir Hadis-i şerifinde : “Miraca çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler gördüm. "Bunlar kim" dedim. Cebrail (a.s.) "Gıybet (dedikodu)  yaparak insanların etini yiyen, onurunu zedeleyen kimselerdir" dedi. Muhaddis  [Ebu Davud]
 
“Kıyamette bir kimse, amel defterinde yapmadığı ibadetleri görür. "Bunlar senin dedikodularını yapanların sevaplarıdır, onun sevabı sana eklendi" denir.[Harâiti]
Falancanın boyu kısadır” diyen birisine, Peygamber efendimiz, “Bu söz denize atılsa, denizi kokutur” buyurdu. Hadis ravisi (Tirmizi)
 
Bir başka Hadis-i şerifte : “Kıyamette, sevap defteri açılan bir kimse, "Dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım, burada yazılı değil" der. "Onlar, silinip gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı" denir.[İsfehani]
 
Dedikodu ve iftira,  başkalarının ayıbını araştıran insanın alına sürülen bir kara lekedir!  Hadis-i şerife göre; “Gıybet eden kimseyi dinleyen de günaha ortaktır.” [Taberani]
 
Aslında başkalarının ayıbını araştıran kimse, kendi kusurlarını göremez. Hâlbuki kendi kusurları ile meşgul olanlar başkalarının kusurlarını araştırmaz.
 
Peygamber Efendimiz: “Gıybetten sakının; çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina edip sonra tövbe ederse, [bunu bir daha yapmazsa], Allahü Teâlâ onun tevbesini kabul eder. Gıybet edilen, gıybet edeni affetmedikçe, affolunmaz.” [ Deylemi, Taberani, Beyheki,  İ. Şarani, İ. Gazali]
 
Âyet-i kerimede: “Fitne (İftiracı), katillikten daha kötüdür.” [Bekara s.a.191].  Burada fitne;  küfürbazlık, bozgunculuk ve bölücülüktür.
 
Bir başka ayette ise: “Birbirinizin kusurunu araştırmayın, arkasından çekiştirmeyin, gıybet etmeyin. Kim ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Bu tiksindiricidir. O halde Allah'tan korkun.” buyruluyor.[Hucurat s.a.12]
 
Tekraren ifade ediyorum ki, gıybet; Bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şekilde konuşmaktır. Türkçe karşılığı ise "dedikodu, çekiştirmedir"  Bunun İslam'da kesinlikle yeri yoktur.
 
Peygamberimiz yanında bulunan ashabına; "Gıybet nedir bilir misiniz?" diye sordu. Sahabe: "Allah ve onun elçisi daha iyi bilirler" dediler. O da cevaben; "Gıybet, kardeşini onun hoşlanmadığı bir sıfat ile vasıflandırmaktır." buyurdu. Sahabe bunun üzerine "Kardeşimde söylediğim sıfat bulunuyorsa?" diye sorulduğunda:  "Söylediğin sıfat eğer kardeşinde bulunuyorsa gıybet etmiş olursun, bulunmuyorsa iftira etmiş olursun." Diye buyurdular. (Tirmizî).
 
Burada bir gönül adamının şu güzel sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum. O diyor ki; “Ortası delik heybeyi boynuma takarım. Bu heybenin bir gözü önde, diğer gözü arkamda, insanlara bakarım. Onlarda gördüğüm kötü özellikleri arka göze, varsa güzel huyları alır, ön göze atarım ve hep ona bakarım”
 
Peki, bizler ne yaparız? Bir insanda, kurum ve kuruluşlarda, devlet yönetiminde %99 iyi tarafı olsa da bunun içinden cımbızla çekerek bir tek kötülüğü gündeme taşırız.
 
Günümüzde iftira ve dedikodunun sebebiyet verdiği en önemli sonuçlardan biri de, insanlar arasında düşmanlık tohumlarının serpilmesi, din, dil, ırk, mezhep ayrımcılığının yapılması sonucu olarak toplumda kini, öfkeyi ve nefreti körüklemektir.  Bu da birçok problemin, tartışmanın, kavganın ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
 
 Bu ölçüler içerisinde birliğimizi, beraberliğimizi bozmaya çalışan, devletin temeline dinamit koyan kişiler hakkındaki değerlendirmeleri sevgili okurlarıma bırakıyorum.