“Hz. Ali’ye birisi ‘ Rabbini gördün mü ?’ diye sormuş, Hz. Ali, ‘görmediğim Rabb’e niçin kulluk edeyim? ‘ deyince, nasıl gördün demiş, Hz. Ali, bu soruya şu cevabı vermiş:

‘ O’nu gözler, apaçık görüşle göremez; fakat gönüller, iman gerçeğiyle görür. O, her şeye yakındır, fakat onlarla birleşerek değil. Her şeyden ayrıdır, fakat onlara zıt olarak değil. Söyleyicidir, fakat düşünerek, dille, damakla değil. İrade edicidir, kasıtla azimle değil. Eşyayı yapandır, yaratandır, aletle değil. Latiftir, gizlilikle vasfedilemez. Büyüktür, irilikle değil.
Görücüdür, duyguyla açıklamaya imkân yok. Acıyıcıdır, gönül yumuşaklığıyla tarifine imkân yok. Yüzler, onun ululuğuna karşı eğilmiştir, alçalmıştır; gönüller, onun korkusuyla dolmuştur…” (Nehc’ül- Belağa Tercümesi, s.47 )

  Nehc’ül- Belağa, Hz.Ali’nin hutbeleri, mektupları ve hikmetli sözlerinden oluşan bir eserdir. Çağımız insanına, devlet adamlarına ve gençliğe yol gösterici nitelikte. Yine Hz. Ali’nin savaşlarını ve mücadelelerini anlatan  Cenknameler vardır. Başta Hazreti Ali olmak üzere hikâyelerdeki kahramanlar; sözünde duran, cömert, hak etmediği şeye dokunmayan, ekmeğini yediği kimseye zarar vermeyen, zalimlere karşı mazlumları koruyan şahsiyetler olarak anlatılır.

  Cenknâmeler yakın bir zamana kadar köy konaklarından saraya, medrese ve mekteplerden asker ocaklarına kadar her muhitte ilgi görmüş, özellikle tekke ve dergâhlarda, köy odalarında ve kahvehanelerde yoğun bir şekilde okunmuştur. Sezai Karakoç, “Çocukluğumuz” adlı şiirinde babasının akşamları bu cenklerden okuduğunu ve bunların etkisiyle arkadaşlarıyla oyun oynarken Ali rolünü paylaşamadıklarını anlatır ve devamla:

Babam lambanın ışığında okurdu
Kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık
Fetihlerde bayram yapardık
İslam bir sevinçti kaplardı içimizi
Peygamber’in günümüzde küçük sahabileri biz çocuklardık
Bedir’i, Hayber’i, Mekke’yi özlerdik, sabaha kadar uyumazdık
Mekke’nin derin kuyulardan iniltisi gelirdi
…”
Bu geleneğin kaybolduğunu da Sezai Karakoç şu mısralarla ifade eder:
“Şimdi hiçbirinden eser yok
Gitti o geceler o cenk kitapları
Dağıldı kalelerin önündeki askerler
Çocukluk güzün dökülen yapraklar gibi”
  Çocuklarımız, Batı’nın narsizim, anarşi ve şiddet yüklü oyun, film ve dizilerine mahkûm olmuş durumda. Gençlerimizi dinine vatanına ve milletine bağlı bireyler olarak yetiştirmenin bir yolunun da Hz.Ali Cenkleri ve benzeri eserlerin özgün bir şekilde film, dizi, oyun vb. farklı versiyonlarla tekrar hayatımıza girmesi olsa gerek..