“Harun Reşid’in Hristiyan fakat çok bilgili bir doktoru vardı. Bu doktor Müslüman âlimlerden birine dedi ki: Sizin kitabınızda tıp ilmine dair bir şey yoktur. Hâlbuki ilim ikidir: Bedenler ilmi, dinler ilmi. Âlim ona dedi ki: Yüce Allah, bütün tıp ilmini kitabındaki bir ayetin yarısında toplamıştır. Doktor,”O hangi ayettir?” diye sordu. Âlim: “yeyin, için, israf etmeyin.” Ayetidir dedi. Hristiyan doktor: “Peygamberinizden tıp hakkında her hangi bir rivayet yok” dedi. Âlim: Peygamberimiz tıbbı birkaç kelimede toplamıştır.” Dedi. Hristiyan doktor : “Nedir o kelimeler?” diye sordu. Âlim “Onun şu hadisidir” diye cevap verdi: “İnsanoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Âdemoğluna, onu ayakta tutmak için birkaç lokma yeter.” Hristiyan doktor: Kitabınız da, Peygamberiniz de Calinus’a tıp bırakmamış.” dedi. (Safvetü’t-Tefasir, 2.cilt, s.306)    

  Ne zaman bir sağlık kuruluşuna gitsem orada muayene olmak için bekleyen yüzlerce insanla karşılaşırım. Sanki dünyada sağlıklı insan kalmamış gibi bir kanaate varırım.  Bunun sebeplerini ve çözüm yollarını ortaya koymak elbette uzmanların işi. Bizden de mütevazi bir katkı olması amacıyla bazı düşüncelerimi aktarmak istiyorum.

  Önce yukarıdaki anlatılan olaydan yola çıkarak hastalıkların oluşmasında en baştaki sebebin beslenmeyle alakalı olduğunu söyleyebiliriz. Yani gereğinden fazla yemek. Aynı zamanda yediğimiz şeylerin çoğunluğunun doğal olmaması. Yiyecek ve içeceklerin cam yerine plastik kaplar ve poşetler içinde tutulması da bazı hastalıklara davetiye çıkarıyor.
  Hastalıkların bir başka nedeni de şehir hayatıyla bağlantılı. Günlerimiz beton yığınları arasında geçiyor. En kısa mesafede olan bir yere bile araçlarla gidiyoruz. Oysa uzmanlar bir insanın günlük ortalama en az 5 km yürümesi gerektiğini söylüyor. Yine yaşadığımız şehirlerde fabrikaların, arabaların eksozlarından çıkan zehirli gazları soluyoruz. Ve her geçen gün bu oran daha da artıyor. Üstad Sezai Karakoç “Köşe” şiirinde şu mısralarıyla bu duruma dikkat çekiyor:

‘Fabrika dumanlarında resmin
Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
Hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun’


  Eğitim sisteminin yanlışlarla dolu olması ve maneviyat eksikliğine dayalı olarak psikolojik hastalığa yakalananların sayısı da her geçen gün artıyor. Ülkemizde ve dünyada yaşanan acı olaylar bizi üzüyor ve mutsuz ediyor. Toplumda antidepresan ilaçların kullanımı gittikçe artıyor.

  Hastalıkların tedavisinde de bazı yanlışlar yapıyoruz. Ülkemiz insanları bazı ilaç firmalarının kobayı olmuş durumda. Kullandığımız ilaçların yan etkilerini ve zararlarını fazla ciddiye almıyoruz. Alternatif tedavi yöntemlerini de göz önünde bulundurmalıyız. Örneğin,” Çin Tıbbı” diye bir şey var. Çinliler Avrupa tıbbını kabul etmiyorlar. Bizse en küçük bir rahatsızlıkta bile sağlık kuruluşlarının yolunu tutuyoruz ve çeşitli ilaçlara yöneliyoruz.

Toplum, eğitim ve kitle iletişim araçlarıyla sürekli olarak aydınlatılmalı, vücut direncinin ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi konusunda yapılması gerekenler anlatılmalı ve ilaç kullanımıyla ilgili olarak gerekli uyarılar sıkça yapılmalıdır.