Hükümet Genelgelerle Haklarımızı Kısıtlama Alışkanlığına Son Vermelidir!
       Bilindiği üzere 5510 Sayılı Yasanın 41. maddesi, bu kanun kapsamında sigortalı olan herkesi kapsayacak biçimde doğum borçlanması yapılabilmesine olanak tanımıştır. Ancak uygulamada, idare tarafından çıkarılan tebliğler, borçlanmaya ilişkin yasada yer almayan ağır koşullar getirerek (doğumdan önce sigortalı çalışmak, 300 gün prim ödeme vs.) bu olanaktan yararlanmayı fiilen olanaksız kılacak düzeyde sınırlamıştı.
 
       Hak sahibi bir kişinin açtığı davada Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 5510 sayılı yasanın 41. maddesinde halen bu kanuna tabi sigortalı çalışmak ve sağ olması koşuluyla iki çocuğa kadar çocuk doğurmak koşulu dışında hiçbir sınırlama olmaksızın kadınların bu haktan yararlanabileceğine hükmetmiştir.
        Buna göre, geriye dönük her hangi bir süre sınırlaması olmaksızın işçiler, serbest çalışanlar, Bağ-Kur’lular ve kamu görevlilerinin tamamı, çocukların sağ olması koşuluyla, her bir çocuk için iki yıl borçlanabilirler. Bu durumda sigorta başlangıç tarihi borçlanma tarihine göre belirlenecektir.
 
        Prim ödeme süresi, başvurunun kabulünden itibaren 1 aydır.
 
        Borçlanmaya başvurmak içinse her hangi bir süre şartı yoktur.
 
       Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu çıkarmış olduğu genelgelerle (2008/111) bu hakkın kullanımını ortadan kaldıracak şekilde sınırlamıştır. Söz konusu sınırlamaların yasaya aykırı olduğu yönünde verilen mahkeme kararları ve yoğun kamuoyu baskısı neticesinde hükümet, doğum borçlanmasına ilişkin yeni bir genelge yayınlamıştır.

16.9.2010 tarihinde yayınlanan genelge ile ‘Doğum borçlanması ile ilgili “sigortalının doğumdan önce 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında tescil edilmiş olması ve adına kısa ya da uzun vadeli sigorta kolları yönünden prim ödenmiş olması yeterli sayılacaktır” ibaresi getirilerek, kadınların beklentileri bir kez daha boşa çıkarılmıştır. 
 
       Böylelikle yasada yer almayan sınırlamalara devam edilmiştir. İlgili yasaya aykırı olarak ve yasada yer almayan sınırlamalar getirerek hakkın kullanımı engellenmek istenmektedir.
 
      Bu işleme karşı; Anayasanın sosyal devlet ve sosyal güvenlik haklarını ihlal ettiği, üstelik 12 Eylül 2010 tarihindeki referandumla kabul edilen Anayasa değişiklikleri arasında eşitlik maddesini düzenleyen 10. madde ile kadınlara olumlu ayırımcılık yapılacağı kuralı henüz yürürlüğe girmişken böyle bir genelge yayınlamanın, idarenin kişilerin haklarına, anayasa ve yasaya aykırı müdahalesi anlamını taşıdığı,  erkeklerin askerlikte geçen süreleri açısından aranmayan bir koşulun, doğum yapan kadınlar için aranmasının, bırakın olumlu ayırımcılık, eşitlik hakkının asgari gereğinin yerine getirilmemesi anlamına geleceği, buna göre dayanak 5510 Sayılı Yasanın 41. maddesi ve Anayasanın 10. maddesi birlikte değerlendirildiğinde dava konusu düzenleyici işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle 4 Ekim 2010 tarihinde konfederasyonumuz KESK tarafından Danıştay’da dava açılmıştır.
 
        Davanın lehimize sonuçlanması durumunda doğum yapmadan önce herhangi bir sigorta başlangıcı aranmaksızın primini yatıran bütün anneler hizmet borçlanması yapabilecek ve sigortaları borçlanma yaptıkları tarihten itibaren başlamış sayılacaktır.
 
Kamuoyunun bilgisine sunulur.