Niğde HDK Meclisi Asgari Ücretin insan onuruna yakışır seviyede olması talebini hükümet meydanında yaptığı kitlesel basın açıklamasıyla duyurdu.

 

Niğde HDK Meclisi Çarşamba gününden bu güne hazırladığı broşürleri Niğde Cadde ve sokaklarında dağıtarak asgari ücret komisyonunun orta oyunu olduğu gerçekliğini Niğdeli emekçilerle paylaştı.9.12.2012 Pazar günü Niğde Hükümet meydanına çıkan HDK ’li ler bir gün önce kaybettikleri eğitim Emekçisi  Veysel Oktay’ı anarak basın açıklamasını attıkları sloganlar eşliğinde gerçekleştirdiler.

 

  Olaysız bir şekilde biten basın açıklamasında atılan sloganlar; hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır/insanca yaşanacak asgari ücret istiyoruz/birleşe birleşe kazanacağız/susma haykır sefalet ücretine hayır/devlet güdümlü sendika istemiyoruz/kırıntı değil tüm dünyayı istiyoruz/biz HDK’ yiz Gelecek Biziz sloganlarını attılar.

 

 Okunan basın açıklaması:

BASINA VE NİĞDE EMEKÇİ KAMUOYUNA

     Basın açıklamasına geçmeden aramızdan elim bir trafik kazası sonucunda ayrılan ve dün yıldızlara uğurladığımız Veysel Oktay arkadaşımızı, yoldaşımızı saygıyla anıyor, inandığı değerler uğruna verdiği mücadele bayrağını daha yukarılara çıkarma sözü veriyoruz.

 

     İşçi sınıfı mücadelesinde nöbeti bize devrettiğinin bilinciyle bu gün buradan Niğde Hükümet meydanından, Asgari Ücret = Sefalet Ücreti olmasın diye Veysel Oktay'ca haykırıyor ve sloganlarımızı tüm emekçiler için onunla birlikte atıyoruz.

 

    İşçiler, emekçiler, ezilenler bir bütün olarak kapitalist emperyalist sistemin gadrine uğrayanlar duyduk duymadık demeyin! 2013 yılı için asgari ücretin tespitine yönelik çalışmalar başladı. Asgari ücret Tespit Komisyonu adı verilen yapı, bir bütün olarak işçi sınıfının örgütlü kesimlerini bile kapsamaktan uzaktır.

 

     İşveren, hükümet ve TÜRK-İŞ temsilcilerinin eşit oranda temsiline dayanan komisyon bir kez daha Türkiye’de insanların boğazından geçecek olan lokmaların sayısını belirlemeye çalışılacaktır. İşçi sınıfının önemli kısmının örgütsüz olduğu, örgütlü olanların grev yasakları, uzun toplu sözleşme ve yargı süreçleri nedeniyle sendikal haklarını yeterince kullanamadıkları, 12 Eylül yasalarının gölgesinde gerçekleştirilen bu toplantılardan emekçiler lehine bir sonuç beklemek ne yazık ki mümkün görünmemektedir.

 

    Hükümet ve işveren çevrelerinin oyuncağı haline gelen asgari ücret komisyonu, sigorta kapsamındaki işçilerin yüzde 44’ünü doğrudan, tümünü dolaylı olarak daha önceden 3 aşağı 5 yukarı belirlenmiş oranları tartışmak için bir araya geliyor.

 

    Bağımsız araştırma kuruluşları tarafından yapılan son hesaplamalara göre açlık sınırı 960 TL’ye ulaştı. Yoksulluk sınırı 3 bin TL’nin üzerinde. Bu koşullar altında, açlık sınırının bile altında belirlenen asgari ücret ile işçi ve emekçilerin yaşamaları bekleniyor.

 

İşveren tarafından uygulanması zorunlu olan ve yasal olarak bağlayıcılığı bulunan asgari ücretin tespiti gelir dağılımını da düzenleyici bir role sahiptir. Kapsam açısından değerlendirildiğinde aileleri ile birlikte 13–14 milyon kişiyi ilgilendirmesi açısından da kaynakların kimler lehine dağıtılacağı konusunda en önemli süreçlerden biridir. Dolayısı ile asgari ücretin tespiti konusunda takınılan tutum tamamen sınıfsal bir içeriğe sahiptir.

 

      Yoksullukla mücadele söylemi adı altında, uygulanan ekonomi politikaların sonucunda muhtaç duruma düşürülmüş geniş halk yığınlarına, çeşitli yardımları gündeme getiren AKP hükümeti, yoksulluğu yenmenin en önemli aracı olarak görülen asgari ücretin tespitinde ülke şartları, enflasyonla mücadele gibi öznel olmayan değerlendirmelerle ücret artışlarına ket vurmaktadır. Bu da yoksulluğun ve sefaletin sürdürülmesi anlamına gelmektedir.

 

Bugün asgari ücret, işçinin ailesi ile beslenmek için yapması gereken harcamanın yüzde 63’ü, insanca yaşamak için yapması gereken harcamanın yüzde 19’udur.

 

      Buna karşın ne yazık ki, günlük 1 TL’yi bile bulmayan ücret artışları konuşulmaktadır. Asgari ücretin insan onuruna yaraşır, yoksulluğu gidereceği bir araç olarak nasıl kullanılabileceğini tartışmak gerekmektedir. Asgari ücret kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen komisyon toplantılarında değil, kamuoyu önünde, açık açık yapılmalıdır.

 

      Ne yazık ki, yıllardır komisyonda işçi kesimini temsil edenler, Türkiye’de ki tüm ücretliler adına yaptıkları pazarlıklarda, sürecin dışında bırakılmak istenen milyonların sesini duymazdan gelmektedir. TÜRK-İŞ sonucu önceden belli olan bu ortaoyununa ortak olmamalıdır. Asgari ücretin en azından TÜİK’in belirlediği 1680 TL sınıra çıkartılması için diğer emek örgütleri ile beraber mücadele sürecinin nasıl örgütleneceği konusunda somut bir çabanın içine girmelidir.

 

      Yoksa toplantılarda muhalefet etseler dahi, sefalette ısrarın ortağı olacaklardır. İşçi örgütlerinin yeri, sonucu önceden belli olan sosyal diyalogculuk oyununun toplantı salonları değil, işyerleri ve fabrikalar yani işçilerin yanıdır.

 

      Niğde HDK Meclisi, yoksullukla mücadelede en önemli araçlardan biri olan asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir düzeyde tespiti için, masa başında değil, fabrikalarda, tersanelerde, hastanelerde, bankalarda, tüm işyerlerinde mücadele çabası içinde olacaktır. Tüm emekçileri bu çabaya katkı vermeye çağıyoruz. 

 

                                                                       HDK Niğde Meclisi

 

 


Editör: TE Bilişim