Niğde Barosu Başkanı Hüseyin Demirbilek, 8 Kadınlar Günü nedeni ile yaptığı açıklama da " Türk kadının toplum hayatındaki vazgeçilmez önemi binlerce yıl öncesine dayanır. Türk kadını Yaradılış destanında " ak ana" adını alırken, Bilge kağan kitabesinde Kağan " Sizler anam Katun, Büyük Annelerim, Hala ve Teyzelerim, Prenseslerim.."diye söze başlamıştır.



Anne, eş, kız kardeş, hala, olarak değer gören Türk kadını sadece evin hanımı değil siyasette bilge savaşta da kahramandır. Son olarak Türk Kurtuluş Savaşında Kara Fatma, Nene Hatun, Nezahat onbaşı olmuştur.

Türklerin kadınlara verdiği değere bir arap gezgini olan İbn’i Batuta Kırım seyehatinde gördüklerini örnek vermek yeterli olacaktır.’ "Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türklerin kadınlarına gösterdiği hürmetti. Burada kadınların kıymeti ve derecesi erkeklerinden daha üstündür."

Türklerde kadınlar ile erkekler arasında savaşçılık da bile bir fark yokken bugün medeni olarak tarif edilen ülkelerde kadının alınıp satılabildiğini tarih kaynaklarından öğreniyoruz.

ANCAK gerek gelenek ve göreneklerimiz gerekse dini inançlarımız gereği kadının değeri oldukça yüksek olması gerekmesine rağmen günümüzde kadına yönelik şiddetin gittikçe artması da derinliğine üzerinde durulması gereken bir husustur. Bir taraftan kadına değer verdiğimizi ifade ederken geçmişimize inat kadının fiziksel, psikolojik ve cinsel açıdan baskı görmesi kabul edilemeyecek bir durumdur.

8 Mart’ ın kadınlar günü olarak kutlanmakla birlikte, bugünden haberi olacak durumda olmayan, vahşice töre cinayetine kurban giden, belki de gitmek üzere olan, boşandığı kocası tarafından öldürülen, tehdit edilen, tedirgin edilen, çoğu zaman devletin koruyamadığı kadınlarımızın varlığı karşısında tüm toplum katmanlarınca ele alınması gereken önemli bir meseleyle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.

Bugün kabul edelim ya da etmeyelim hiçbir gerekçesi kabul edilemeyecek kadına karşı şiddet çok yönlü olarak gerçekleşmektedir.

Adalet Bakanlığı verilerine göre 2002 yılında 66 olan kadın cinayeti, 2007 yılında 1077’ye yükselmiştir. Bu rakam yıllar içinde ne yazık ki azalmamış hatta, eski kocası tarafından öldürüleceğinden korktuğunu söyleyip koruma talebinde bulunan kadınlarımız bile hepimizin gözleri önünde öldürülmüşlerdir.

Cinsel suçlarda da ciddi rakamlara ulaştığımızı görmek “ Bu topluma ne oluyor” sorusunun cevaplanmasını kaçınılmaz hale getirmektedir.

Meselenin elbette hukuk yönüyle halledilecek bir yönü vardır. Ancak hukuk daha çok eylemin gerçekleşmesinden sonra devreye girmektedir. Belki cezaların caydırıcı olması önleyici bir işlev görebilir. Ancak bunun da tek başına yeterli olamayacağı özellikle öldürme vakıalarından anlaşılmaktadır. Zira adam öldürme suçu en ağır cezai yaptırımın olduğu bir eylemdir.

O halde bireyden başlamak üzere ciddi bir bilinçlendirmeye ihtiyaç vardır. Eğitim seviyesi arttıkça eylemler azalmaktadır. Bundan dolayı sivil toplum kuruluşlarının, medya kuruluşlarının, meslek örgütlerinin, derneklerin, spor kulüplerinin ve elbette devlet organlarının işbirliği içerisinde meselenin üzerine gitmesi insanların geleceğini karartan, bizi insanlığımızdan utandıran bu meselenin halledilmesinde önemli başlangıç olacaktır.

Niğde Barosu 2 ayrı Kadın Komisyonu ile 2 koldan kadınlara yönelik şiddetin engellenmesi ve güçlü kadın için çalışmaktadır. Bu komisyonlarda görev alan kadın meslektaşlarımız hiçbir karşılık beklemeden, gönüllü olarak kadınımıza elini uzatmaktadır. Değerli zamanlarını bu kutsal işe ayırmaktadır. Niğde Barosu meslektaşlarımızın yaptığı her çalışmanın yanındadır ve tüm gücüyle bu insanlık ayıbının engellenmesi için yapılacak çalışmalara destek olacaktır.

Gönüllülük esasına dayanan bu çabaların toplumun tüm katmanlarına yayılması dileğiyle fedakar kadınlarımızın kadınlar gününü kutlar saygılar sunarım.



Editör: TE Bilişim