Eğitim-İş Niğde Şubesi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle sendika binasında bir basın açıklaması yaptı. Eğitim-İş Sendikası Yönetim Kurulu adına Seda Akbulut basın açıklamasını okudu.  Basın açıklamasının ardından sendika  üyeleri tarafından Niğde’de kadınlara çiçek dağıtıldı.

 

 

Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 102. yılını kutluyoruz. 1910 yılında Avrupa’da esen savaş rüzgârlarına dur demek ve oy hakkı mücadelesi için güç birliği yapmak amacı ile toplanmış olan Sosyalist Kadınlar Kongresi’nin aldığı kararla 8 Mart, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan edildi. Bugün, 1857 yılı 8 Mart’ında, eşit işe eşit ücret ve 8 saatlik işgünü taleplerinin bedelini canları ile ödemiş olan Amerikalı dokuma işçilerinin ve 1908’de onurlu bir yaşam hakkını “ekmek ve gül” ile simgeleyen 15.000 kadının anısına adanıyordu.

 

           Her 8 Mart tarihinde tekrarlanan, ancak gün geçtikçe azalacağına her geçen gün ağırlaşan onlarca sorunun gölgesinde bir Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü daha kutluyoruz.

 

Bu yıl;

Ülkemizde ve dünyada çalışan kadın sayısının oranı ne

Ve bu yıl ne kadar kadın istihdam edildi?

Kaç kadına haksızlık edildi?

Kaç kadın şiddet gördü ve tecavüze uğradı?

Kaç kadın sığınma evlerine başvurdu?

Kaç kadın köle gibi çirkin pazarlıklarla satıldı?

Kaç kadın cinsel istismara uğradı, kaç kadın öldürüldü?

Töre ve geri inanışlar yüzünden kaç kadın intihar etti?

İnsanlığın utancı bu soruların ve yanıtlarının her yıl katlanarak arttığını bilmek çok kötü.

      Ülkemizde 8 yıllık zorunlu eğitim uygulamalarına karşın, kadın nüfusunun % 20 si okur-yazar olmaktan uzaktır. Gerici anlayışlar kız çocuklarının okula gitmesini ziyan sayıyor. Onlar, çocuk yaşında evliliğe ya da çocuk işçiliğine zorlanıyor. Böylece, aydınlanmanın olanakları yerine bu çocuklar gericiliğin karanlık mahzenlerine itilmiş oluyorlar.

          İktidar, taşıdığı gerici anlayışlar nedeniyle kız çocukların eğitimi konusunda yeterli çabayı göstermiyor. Aksine, kız çocuklarının okuldan uzaklaşmasına neden olacak 12 yıllık kesintili zorunlu eğitimi hayata geçirmeye çalışıyor.

            Kadınlar, hala siyasetin öznesi olamadılar. Evin mutfağı gibi siyasi partilerin mutfakları da kadın için sonuna kadar açıktır. Ancak, karar alma mekanizmalarında kadınlara hala yer yok. Seçme Seçilme Hakkına 78 yıl önce kavuşmuş olan kadınlarımız, TBMM’nde %14.26, yerelde ise ancak %1.1 oranında temsil edilebiliyor. Sistem, onlara bir vitrin malzemesi gibi davranmaya devam ediyor.

            Kadınlarımız her türlü şiddetin mağdurudur. İşsizlik, yoksulluk kendi başına birer şiddet türüdür. Ancak kadınlarımız, ayrıca erkek egemen toplumun fiziki ve psikolojik şiddeti ile de karşı karşıyadır. Dayaktan, aşağılanmaya,  istismardan tecavüze, ensestten tacize her türlü ağır saldırının hedefindedir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 21.yüzyılın Türkiye’sinde kadınların %41,9’u hayatının herhangi bir döneminde şiddete uğramaktadır. Bu oran, Türkiye’deki kadınların nerdeyse yarısını oluşturmaktadır. Feodal anlayışların varlığı, onları namus ve töre cinayetlerinin kurbanı yapmaktadır.

 

             Şiddetin önlenmesi için yasal planda elde edilen yeni kazanımlar da sorunu çözemiyor. Bu kazanımların, hükümet politikaları ile toplumsal yaşama yansıtılması ve içselleştirilmesi gerekiyor.

Türkiye Cumhuriyeti Kadınlarının 8 Mart’ı, 1923 Devrimleridir:

           Kadınlarımız, dün vatanlarını savunmak için erkekleri ile omuz omuza çalıştılar. Kağnı başlarından, hastanelere, aşhanelere, daktilo başlarına, miting kürsülerine, savaş siperlerine her yerde en önde koştular. Ülkenin bağımsızlığında harç oldular. Vatanlarını savunmak nasıl görevleri ise devrim yasalarını inşa etmek de öyle görevleriydi. Saltanatın kaldırılmasından, Hilafetin Kaldırılması Yasası’na, Kılık Kıyafet Yasası’ndan, Tevhid-i Tedrisat Yasası’na,   Medeni Yasa’ya hep kendi özgürleşme iradelerini koydular. Kadın yurttaş olma hakkını, kendi emeği ile kazandı. Devrim onlara yol aldırdı.

             Fakat karşı devrim sürecinin iktidarları her alanda olduğu gibi kadın hakları konusunda da gelişmelerin önünde engel oldular. Bugün, kadını dört duvar arasına hapsetmek isteyen zihniyetin siyasi uzantıları devrimlerle elde edilen hakları bir bir geri almaya başladı.

           Üyelerinin yarısı, kadınlardan oluşan Eğitim-İş kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları zorlukları dile getirmeye, onların sözcülüğünü yapmaya; birlikte yaşanılır ve daha eşit bir dünya kuruluncaya dek devam edecektir. Yeryüzüne barışı, çağdaşlığı, inceliği ve sayısız güzelliği kadınların getireceğine inanarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz.

           Eğitim-İş tüm kadınların eşitlik ve insanca yaşam mücadelesini destekleyecektir..

 




Editör: TE Bilişim