Mart’ın 18’i gelmeden ( 18-24 Mart yaşlılar haftası)  ki o hafta ilgili ilgisiz birçok kurum ve kuruluş yaşlı bakım evlerini ziyaret eder boy boy fotoğraflarla basında görünür ve gelecek senenin 18 Mart’ına değin yaşlılar gündemlerinden düşü verir.

       Altunhisar Özel Aşiyan Yaşlı ve Hasta Bakım Evini ziyaret nedenimiz aldığımız bir haber nedeniyleydi. Haberi getiren Recep Ağabey (Recep Üstüntaş) görevi gereği gittiği Aşiyan bakım evinde rastlantı eseri Rasim Ünal’la  (Niğde Emekli Sen Kurucu Başkanı) karşılaşması ve durumunu bizlerle paylaşması nedeniyleydi.

        Rasim Ünal geçirdiği cerrahi operasyonlar nedeniyle yaşadığı felçlilik durumu neticesinde aile bireylerinin, akrabalarının yeterince ilgilenmemesinden kaynaklı olarak bu bakım evine biraderi tarafından yatırıldığını zorlanarak da olsa konuşarak ifade edebildi.

       Gözlerindeki yaşama tutunma azmi bizleri görünce daha bir ışıltılı hale geldi. Duygusal anlar yaşadık. Sağlıklı olduğu günlerdeki anıları dün gibi hatırlayan belleğine hayret ettik. Sosyal güvencenin öneminden ve bu hizmetlerin sosyal devlet anlayışının gereği olması gerektiği üzerinde sohbetler ettik.  

       Beraberimizde getirdiğimiz ikramları diyeti olmayan Aşiyan sakinlerine ikram ettik. Diyeti olanlara ise görevliler tattıracak kadar ikram ettiler.  Ortak gözlemlerimiz bakım evinde kalanların öncelikle psikolojik desteğe yani ziyaretçiye ihtiyaçları var. Bu ekmek su kadar onlar için temel bir ihtiyaç.

         İnanın elleri yanaklarını öpünce oradaki büyüklerimizin gözleri nasıl doldu bilemezsiniz. Elbette görenleriniz olmuştur. Lakin vakitsiz ve rutin dışı ziyaretlerin duygusallaşması bir farklı oluyor.. Her şeyleri tam gibi gözükse de yalnızlar ruhen bir boşluktalar ki bir ufacık damla sevgi de bu kadar hassas bir hale girebiliyorlar.

        Bir aile yuvasının sıcaklığında yaşamak gibi elbette olmaz. Bu huzur eviyle kadılaştırılamaz ama yine zorunlu bir seçenek olarak yaşamda bulunan bu kurumlar ve içerisinde yaşayan sakinlerinin yaşama tutunmaları, yaşama arzuları ziyaretçilerin geliş sıklığı ile doru orantılı gibi gözlemledim.

       Ama gelen o kadar az insan vardı ki beni kahretti! İşinin ehli profesyonel ekiple sohbetimizde yaşlılar haftası ve anneler günü haricinde hemen hiç kime buraların kapısını açmaz. Halbuki fiziki olarak dört dörtlük bir hizmet veriyoruz ancak duygusal, psikolojik hizmetlerimiz gereği gibi değil çünkü bizle değil gelen ziyaretçiler ilgili söylemi toplumun bu unutulan kemsiyle ne kadar alakalıyız sorusunu da beraberinde getirdi.

      Güzel gözleri olan ninelerimizin yüzündeki çizgiler o kadar yorgun olduklarını gösteriyor ki bize hele dedelerimizin imrenen bakışlarla bizlerin hareketlerini ince ince incelemeleri çok güzeldi onlara gitmek biracık zamanını orada değerlendirmek. Sana dokunmaya kıyamıyorlar gibi geliyor insana ellerini incitmemek yanaklarından öperken bir ürkek genç gibi hareket etmeleri çok tuhaf duygular yaşamamıza vesile oldu

     Herkesin ömrü boyunca ailesiyle yaşaması temennisinin bakım evi sakinlerince sıklıkla tekrar edilen bir temenni olması aile yaşamının önemini sergileyen en samimi göstergeydi. Bu temennileri bir yetiştirme yurtlarında bir de huzur evinde görüyorum. Düşündürücü olan aile ortamında yaşayanların yaşadıkları ortamın kıymetine varmadan ve çok küçük sıkıntılar üzerinden yaşanılan anı gererek yaşanmışlılarından kaynaklı ön görüsüzlükleriyle kendilerini hiç gereği yokken sıkıntıya koymaklarıdır.

     Bazen böyle durumlarda çözümleme yapamam. Boğazım düğüm düğüm olur. Yutkunamam. Şimdi de böyle oluyor yazıya devam edemeyeceğim. Yazamayacağım… Bu durumlar beni de sizleri çok üzüyor ama hayat diyoruz ve hayat devam ediyor…