Hariciye Nazırı Keçeci zade Mehmet Fuat paşa, zeki, zarif, çalışkan, açık fikirli, güzel konuşan, dürüst, başarılı bir devlet adamıdır. Paşa, Osmanlı devletini hafife alan, yabancı sefirlerin toplantısında, “Artık Osmanlı devleti bitti” diyenlere karşı;

En kuvvetli devlet, bizim devletimizdir. Zira siz dışarıdan, biz içerden yıkmaya çalışıyoruz, yinede yıkılmıyor” diyerek sert tepkisini gösteren gerçek bir Türk diplomatıdır.

Mehmet Fuat Paşa, dönemin Sadrazamıyla ters düştü ve görevinden ayrıldı. Ali Paşa sadaret makamına gelince, yeniden Hariciye Vekâletine atandı. Açık sözlü olmanın bedelini azledilerek ödedi. Bu gidiş, geliş tam altı kez oldu.

Fuat Paşa, 54 yaşında olmasına rağmen 80 yaşında görünüyordu. Birden hastalandı, Fransa’ya tedavi için gitti. Vefatından iki gün önce, hasta yatağında Sultan Abdülaziz Han’a hitaben gönderdiği mektubunda:

“Hünkârım! Şurada yaşayabileceğim birkaç gün ya da birkaç saatim kaldı. Size önemli bir konuyu arz etmek istiyorum. Bu kağıt parçası huzuru Alinize sunulduğunda, ben bu dünyayı terk etmiş olacağım. Sözüm sana sadakatimdendir.

Yüce Allah sizi şerefli olduğu kadar, tehlikeli bir vazife ile görevli kılmıştır. Çevrenizde olan tehlikeleri görmeniz ve düşünmeniz gerekir. Vatansever geçinen bazı cahiller, modası geçmiş fikirlerle çevrenizde tehlike arz etmektedir, bunu bilesin.

Gayrı Müslim milletlerden olan paşalarımızın kimler olduğunu siz bilirsiniz. Ermeni, Musevi, Hıristiyan, kökenliler, özellikle Yahudi ya da Ermeni devleti için gizli çalışmalar yapılmaktadır. Onlar arasında eşitlik prensibi ile idare edilirse isyan önlenebilir. Maarif çöküntüdedir. Büyük dinimizin yüksek hükümlerinin aksine, bizde maarif ağır aksak gitmektedir. Çok değerli müderrislerimiz vardır. Onlardan yararlanmak gerekir.

Ben deniz bu hizmeti yerine getirmeyi başaramadım. Bu uğurda birçok engelle karşılaştım. Bana dinsiz damgası basanların hilafına, kurallara uyarak, İslamiyet’in haşmetini korumağa gayret ettim.

Artık titreyen kalemimle, fazla yazamaz oldum. Dünyayı terk etmeğe hazırlandığım şu anda, iyi niyetimi, düşüncelerimi, dikkat’e almanızı, zatı Hümayununuzdan talep ve istida ederek sözlerime son veririm” diyerek mektubunu bitiriyor. Paşa bu uyarısında haklı çıkmış ve neticede sultan Abdülaziz suikastla katledilmiştir

Bu tarihi gerçekleri bilmeden, yarınlarımıza güvenle bakamayız. Dün olduğu gibi bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devletini parçalamak niyetinde olanları görüyoruz. Bu konuda millet olarak daha duyarlı ve uyanık olmalıyız diye düşünüyorum.