21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Bilimsel danışmanlarından Esad Altay, askeri konuları yakından izleyen ve detayları tespit konusunda önemli bir yeteneği olan bir uzmandır. 26 Eylül’de21.yyte.org’da Altay’ın yayınlanan yazısı önemli bir konuya parmak basıyor. Türk Genelkurmay Başkanlığı Yunan uçaklarının Türk hava sahası ihlallerini yayınlamayı durdurmuş. Altay şöyle diyor: “Yunanistan, Ege Denizi’ne uluslararası hava sahası üzerinden geçerek ulaşan her Türk savaş uçağını, Atina FIR hattı olarak bilinen sivil uçakların kullandığı uçuş kontrol sahasının sınırını izinsiz olarak geçtiğini gerekçe göstererek Yunan savaş uçaklarınca önlemeye çalışıyor. Yunanistan’ın Atina FIR hattının ihlali iddiası uluslararası hukuka aykırı olduğu için, yani ‘Türk uçakları Ege uluslararası hava sahasına açılacak iken Yunanistan’dan izin almamalarının’ çok doğal bir hakkımız olması sebebi ile, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra hiçbir zaman dikkate alınmamış ve Türk savaş uçakları Ege Denizi’nin uluslararası hava sahalarında uçuş görevlerini icra etmeye devam etmişlerdir.
11 Temmuz 2013 tarihine kadar, Yunan savaş uçaklarının Türk savaş uçaklarını önlemeye çalışan ve taciz eden, hatta Türk hava sahasını ihlal ettiklerini gösteren olayların raporları Türk Genelkurmayı’nın internet sitesinden Türk ve dünya kamuoyuna duyurulmaya devam edilmekteydi. Peki neden 11 Temmuz’dan itibaren Yunan savaş uçaklarının tacizleri Türk Genelkurmayı’nın internet sitesinden duyurulmamaktadır? Acaba artık Yunanlılar bu taciz ve ihlallerini durdurdular mı? Cevabı Yunan Genelkurmayının internet sitesini incelediğimizde çok net olarak görebiliyoruz. Yunan Genelkurmayı 2013 Ağustos ayı boyunca 14 defa onlarca Türk savaş uçağını Atina FIR’ını ihlal ettiği gerekçesini göstererek Yunan savaş uçaklarını kullanarak önlediğini kendi vatandaşlarına ve dünya kamuoyuna anlatmaya devam ediyor. Buna rağmen neden biz, Yunan savaş uçaklarının Türk savaş uçakları ve helikopterlerimize olan tacizini Türk ve dünya kamuoyuna bildirmiyoruz?
Türk Genelkurmayı böyle bir kararı hükümetten bağımsız olarak kendisi alamaz. Türk Genelkurmayı her zaman altı çizilerek söylendiği gibi Başbakan’a bağlı değil mi? O zaman bu soruyu AKP hükümetine sormak doğru adres olacaktır. AKP hükümeti Yunanistan’a bu tür jestleri yapmaya neden gerek görmektedir? Yunanistan, Ege ve Akdeniz’de Lozan ve diğer uluslararası anlaşmalarda Türk adası olduğu tescillenmiş aralarında Hurşit, Eşek, Nergizçik, Bulamaç, Keçi, Sakacılar, Koçbaba ve Ardacık adalarının da bulunduğu 16 adamızı fiilen işgal etmeyi mi bıraktı ki biz Yunanistan’ın Ege’nin uluslararası hava sahasındaki hukuksuzluklarını Genelkurmayımızın internet sitesinden duyurmayı bırakacağız? En son Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne roketatarlı saldırı yapan teröristin Yunanistan’dan giriş yaptığı ve Türkiye’de terör yapanların Atina’nın Lavrion kampında Yunan gizli servisince himaye edildiği bilinmekte iken neden biz Yunanistan’a sürekli zeytin dalı uzatıyoruz? Yunanistan, Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk azınlığın kendi seçtiği müftülerin namaz kıldırmasına müsaade dahi etmiyor. Ekonomik bir krizden geçtiği için Türkiye’den daha yakın zamanda tekrar dostluk gören Atina, en son olarak Mısır’daki askeri rejim ile birlikte Akdeniz’de Kıbrıs Rum kesimini de yanına alarak ekonomik münhasır bölge konusunda ülkemiz aleyhine çalışmalarını genişletmektedir. Bu durumun AKP Hükümeti tarafından neden Yunan ve dünya kamuoyu nezdinde yüksek sesle kınanmadığı ve Yunanistan’a sonuç alıcı diplomatik girişim yapılmadığı merak konusudur.
Sonuç olarak kurulduğu günden bu yana Türk Milleti aleyhine genişleyen Yunanistan, zayıf düştüğü günlerde Ankara’ya yaptığı konjoktürel şirinlik gösterileri bir yana bırakılır ise derin Türk düşmanlığını asla terk etmemektedir.”
Bakalım Genelkurmay Başkanlığı ne diyecek…