“Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye” diye meşhur bir atasözümüz vardır. Bu atasözünün hikâyesi şöyledir. Bilindiği üzere Bor’un pazarı Salı günleri kurulur.

Pazartesi günü kurulan pazar esas pazara hazırlık olup, yöresel deyimle “deripazarı” dır.

Asıl pazarın kurulduğu güne ise ulupazar denilir.  Deripazarı’nın kurulduğu pazartesi günü civar kasaba ve köylerden gelecekler ve ulupazar’a yetişecekler için için bir nevi hazırlık günüdür. Bor’a deripazarı günü gelenler, ertesi gün yapacakları işlerin bir kısmını bugünden görürler. Tüm bu çalışmalar ve işler mevsimine göre farklı bir hal alarak devam eder.

 

“Bu atasözünün hikâyesi de bir sonbahar günü kırk kilometre uzaktaki köyünden sabah erkenden çıkan bir pazarcının ikindi vakti Bor’un bağlarına girişiyle başlar.  Pınarbaşı mevkiindeki, Tütüncü Hasan’ın bağında yıkılmış kerpiç duvarların arasında mola veren pazarcımız eşeğin sırtından indirdiği yüke sırtını dayayıp bir taraftan da pazardan alacağı öteberinin hesabını yaparken, içi geçer ve derin bir uykuya dalar.

 

Bu arada eşek önündeki yiyecekleri çoktan bitirmiş, bağlı bulunduğu ağacın kabuklarını kemirmeye başlamıştır. Deri pazarı gününün ikindi zamanı başlayan uyku gece de sürdüğü gibi, ulupazar gününün, yani salı gününün ikindisine kadar uzanır Yirmi beş saatlik bir uykudan uyanan pazarcı, halinde bir değişiklik hissetmeden şehrin yolunu tutar.

Tutar amma, yollarda bir başkalık vardır, pazara gidenlere rastlayacağı yerde, pazardan dönenleri görür. Dönen pazarcılardan birine merakla sorar;

 

Neden Salı pazarından önce dönüyorsun böyle vakitsiz der.

 

Bu soru üzerine şaşıran Pazarcı ertesi gün kurulacak olan Niğde pazarını işaret ederek ;” Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde 'ye ” diyerek Salı pazarının geçtiğini söyler..

 

Bu hikâye yollarda uyuya kalmanın ve daha sonra yetişeceği yere geç kalmanın çaresizliğini anlatır insana.

Sonsuzluğun ticaretini yapmak ve ebedi hayatını kazanmak için dünya denilen ulupazara gelen insanlar bir hayırlı ticaret yapmadan gaflet uykularında ömürlerini heba etmektedirler.

Gidenlerin çoktan döndüğü yollarda henüz yola çıkmamış olanların ve kaybettikleri ömür sermayesini heba edenlerin pişmanlıklarını hangi söz anlatabilir.

 

Dünya yollarından ahiret pazarına doğru giderken gafletin duraklarında uyuya kalanlar için “geçti dünyanın pazarı sür eşeğini mahşere” doğru denmeden bir an önce uyanmak zorundayız.

 

Ömür denen sermayeyi gaflet ve eğlence molalarında harcayarak kurulacak olan ebediyet pazarını kaybedenler için  can bineklerini sürecek bir yer olmayacaktır..