GAZİ BİNBAŞI HALİS ATAKSOR

Abone Ol
Binbaşı Halis Ataksor 1876 yılında Kütahya’da doğmuş, vatansever, ömrünü savaş meydanlarında geçirmiş, kahraman bir askerdir. 1 Mart 1312 tarihinde Harbiye mektebine girmiş, Şubat 1314 tarihinde burayı başarı ile bitirmiştir. Katıldığı Balkan harbinde şarapnel parçası ile gözünden ve ayağından yaralanmış, tedaviden sonra 1915 yılında Çanakkale Muharebesi’ne katılmıştır. Onun askeri Ahmet Uzun, savaş hatırasını dile getirirken:
—“Yol boyunca top ve tüfek sesleri kulaklarımıza geldi durdu. Düşman, 2. Taburumuzla boğuşuyordu. Arıburnu sırtlarına gelince birden Yüzbaşımız Halis Bey, ayağından yaralandı. Atından atladı, çok kızgındı. Hepimizi yere yatırıp süngü taktırdı. Düşman bize doğru geliyordu. Aramızdaki mesafe gittikçe kapanıyordu. Halis Yüzbaşı, süngü hücumu verdi. “Allah Allah” sesleri ile düşmana saldırdık, birbirimize girdik.”
Onun gerçek bir ismi daha vardı (kör Halis) Balkan harbinde ayağından vurulduktan sonra gözüne isabet eden bir şarapnel parçasının, onda bıraktığı izin ismidir. Cesur bir askerdi. Fakat daima cesaretini, tevazu ile gizledi. Onun diğer bir anısı ise; "Tarih Konuşuyor" isimli mecmuada yayınlanmıştır;
“Top ve mermilerin göz açtırmayacak şekilde üzerimize geldiği bir sırada Halis beyin ayakla duruşu dikkatimi çekti, yanına yaklaşıp;
—“Kumandanım, hedef küçültseydiniz”, dediğimde, o askere metanet vermek için;
—“Nasıl olsa kalkmayacak mıyız? Bu ağır gövde ile yatmam, onun için ayaktayım” dedi.
Daha sonra binbaşılığa terfi eden Halis Bey’in belki de en ilginç olabilecek yönü, muharebe devam ederken tutmuş olduğu günlüğüdür. Daha sonra oğlu Yılmaz Ataksor bu günlüğü “Çanakkale Raporu” adı altında yayınlamıştır.
Halis Bey’in ömrü, hep savaş meydanlarında geçmiştir. O, daha Arıburnu cephesinde tabur komutanı olmadan önce Sedülbahir’de bölük kumandanı iken, onun kumandası altındaki erlerden Halil oğlu Ahmet Uzun, Seddülbahir’de geçen olayları anlatırken şöyle diyor:
—“Biz iskelede mevzideyiz. Bir düşman torpidosu yanaştı,
sanki babalarının evindeymiş gibi, 20–30 düşman askeri, ara sıra buraya çıkarmış”, bölük kumandanımız:
—“Burada durunuz, onları karaya çıkarmayınız. Eğer karaya bir tek düşman neferi çıkartırsanız, hepinizi vururum. Eğer bende size bir hile yaparsam, sizde beni vurun” dedi.
Binbaşı Halis, Çanakkale Muharebesi’nde, 25 Nisan’da çıkartma yapan düşman taburunu ilk karşılayan askerdir. Mücadele, bütün dehşetiyle devam ediyordu. Bu sırada tabur komutanımız Uşaklı Halis Bey geldi. Düşman’ın durumunu tetkike başladı. Vaziyetin lehimize olmadığını anladı ve;
—“Düşman, herhalde denize dökülecektir” dedi. Gittikçe sararan yüzünden ve bakışlarından, kuvveti kaybolan gözlerinden bir mana çıkartmak istiyorum, fakat bunun için çok düşünmeye ve sebep aramaya lüzum kalmadı. Sol kolunun haki kumaşı yavaş, yavaş kızarıyor, kanlar aşağı doğru süzülüp akıyordu .
—“Yaralanmışsınız komutanım” dedim.
—“Şimdi değil, gelirken yolda oldu.”
—“Sıhhiye çavuşu” diye bir defa seslendim. Beni susturdu ve hemen ilave etti.
—“Asker yaralandığımı duymasın” dedi. Avcı hattında durumu tetkik etti. Bu tetkikin ne kadar sürdüğünü kestiremedim. Fakat komutanımın her dakika, içinde yattığı yerde bile, takatsizliğinin artmakta olduğunu hissettim. Bize karşı çok manalı bakışları vardı. Anlıyorum ki, bizi yalnız bırakmak istemiyordu. Biraz sonra sesi toklaştı;
—“Katiyen geri çekilmeyin, size derhal takviye kuvvet göndereceğim” dedi. Bu emre müteakip bir erin yardımıyla yavaş, yavaş geriye doğru inmeye başladı.
Bu kıymetli Asker 8.8.1915 tarihi itibariyle Binbaşı rütbesiyle, 27. Alay komutanı olarak savaşı tamamlamıştır. Ancak Çanakkale Muharebesi sonrası vatana hizmeti güney cephesinde devam etmiş ve Mardin-Urfa-Siverek ve Diyarbakır'da Milli Mücadele’ye katılarak mıntıka müfettişi görevinde bulunmuştur.
Bu değerli asker, emeklilik yıllarında, Uşak belediyesinde mühendis olarak hizmetlerine devam etmiş, böbrek rahatsızlığı ve zatürreeye yakalanmıştır. Parasız olması nedeniyle İzmir Valisinin yardımıyla tedavi ettirilmiş, 8 Ağustos 1933’de hayata gözlerini yummuştur.
S. Serdar Halis Ataksor