Futbolcular Popçular ve de Şehitler

Abone Ol
Akşam huzur içinde göz perdelerimizi kapatıp uykunun limanına demir atabiliyorsak bunun sınırlarımızı vatanımızı ve namusumuzu koruyan askerlerimiz ve polislerimiz sayesinde olduğunu düşündüm.  Eğer bu ülkede onurlu bir şekilde yaşayabiliyorsak futbolcuların ve popçuların emeğiyle değil vatan için canını veren şehitlerin yüzü suyu hürmetine yaşıyoruz. Fakat bize devamlı ve gizil bir öğrenme taktiğiyle futbolcuların ve popçuların ismini ezberleten gayr-ı milli medya her şeyi tersine çevirmeyi çok iyi biliyor. Haini, kahraman- şerefsizi, asilzade,-alçağı, vatansever olarak pazarlamayı çok iyi beceriyor. Nerde ahlaksız ve hırsız bir tip varsa bu milletin çocuklarının önüne rol model olarak sunuyorlar. Şeyh Şamil’i tanımayan nesiller Rambo’yu bir kahraman bilerek büyüdüler. Sinema ve televizyon aracılığıyla kendi düşmanının hayranı olan ve iflah olmaz bir aşağılık kompleksine sahip nesiller yetiştirmeyi başardık.
 
İnsan şöyle bir etrafında lağım aramaya görsün hiç de uzağa gitmeye gerek yok. İnterneti ve televizyonu beş dakika seyreden aradığını hemen bulabilir. Televizyon ekranlarında futbol tartışmaları veya herhangi bir mankenin avret mahallinde meydana gelen bir açılma kadar gündeme gelmiyor şehitlerimiz. Yarışma programlarıyla futbol maçları ile millet uyuşturulmaya devam ediyor. Kendini entelektüel diye pazarlayan tipler ise birer futbol yorumcusu kesilmiş. Futbol sahalarının içinde, dizilerin beşiğinde, ahlaksızlığın geçit resmi yaptığı caddelerin defilelerinde milli asabiye çözülürken kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. İnsanlar bencilliğin kıblesini şaşırmış mabedinde kendi kendine tapmayı bir marifet zannediyor.
 
Bu toprakların gerçek sahipleri bu topraklar için gözünü kırpmadan canını verenlerdir. Nişantaşı’nın Etiler’in içinden bölücülere selam çakan dönmeler ellerinde tuttukları medya ile devamlı manipülasyon yapıp gerçekleri çarpıtıyorlar. Binlerce vatan evladının kanı elinde olan esfel-i safilinlere bile ağıt yakacak kadar alçalabilen gazeteci görünümlü nüfuz casusları bu ülkede yaşıyor. Bu tipler ve bunların şak şakcıları her gittikleri yerde itibar görürken vatan için yüreği çarpan insanlar ise görmezden geliniyor.
 
Son bir sene içinde bu vatan için hayatını feda eden asker polis ve korucularımız olmasaydı şimdi ülkemizin yarısında hendekler kazılmış dış devletler birer kuzgun gibi çoktan tepemize çökmüşlerdi. Bu durumda bizi ne popçular ne topçular ne de mankenler kurtarabilirdi. Eğer Malazgirt’den bu zamana kadar kahraman şehitlerimiz olmasaydı mülteciler gibi sığınacak bir yer arar öz yurdumuzda sürüm sürüm sürünürdük.
 
Eline aldığı molotofu polise atan teröristleri masum çocuk diye pazarlayan kahpe medya ve onun uzantıları yıllardır aynı taktikleri uygulamakta yıllardır milli olan her şeyi karalarken hainleri parlatıp durmaktadırlar. Sosyalizm ve kapitalizm bataklığında ötüp dış mihrakların birer kuması olan etekli köpekler birer kurbağa gibi, Mehmetciğin” Allah Allah” diyen nidasını bastırmaya çalışırlarken hendeklerde itlaf olup gitmektedirler.
 
Bu milletin sırtına basarak zengin olmuş artist sinemacı yazar ve gazetecilerin teröristlere gösterdikleri hassasiyet bu milletin koynunda yılan besleme konusunda ne kadar ihtisas sahibi olduğunun bir işaretidir. Mankurtlaştırdıkları gençlere bölücü ve hainleri kahraman gibi gösterenler bu vatan için canını verenleri ise düşman olarak tanıtmaktadırlar.
 
Ne yazık ki bir futbolcunun bir popçunun gördüğü kıymeti ve değeri şehitlerimize göstermeyen insanlarla yaşamak mecburiyeti içindeyiz. Herhangi bir şehrimizin meydanına her hangi bir popçu veya topçu gelse sokağa dökülecek insanlar vatan için göz kırpmadan canını veren şehitlerimizi görmezden gelmeyi hangi kitaba sığdırıyorlar anlamak mümkün değil. Bu durumun açık bir kitapsızlık olduğu ise aşikârdır.
 
Ne yazık ki yaşadığımız dünya bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyen kıytırık bencil ve kişiliksizleşmiş insanların at koşturduğu bir saha haline gelmiş. Ateş düştüğü yeri yakar diyerek teselli olmak kolaycılığa kaçmaktır. Başımıza gelen belalıların def edilmesinden hepimiz sorumluyuz. Haksızlık karşısında susanların birer dilsiz şeytana dönmekten başka yaptıkları ne vardır. Sokakları dolduran suç makinesi ahlaksız tiplerin bu kadar rahat hareket etmelerinin sebebi yanlışa yanlış demeyen bu dilsiz şeytanlardır.
 
Özünü yitirmiş ve her şeyi kabuktan ibaret gören bir çağda bizi bir arada tutan değerleri çözüp yerine şehvet şiddet ve şöhret eksenli bir algı yerleştirmeye çalışanlara karşı merhamet marifet ve muhabbeti birer bayrak gibi savunmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
 
Eğer bu ülkede yaşıyorsak şehitlerimiz ve gazilerimizin yüzü suyu hürmetine yaşıyoruz. Bundan dolayı zihinlerimiz ve kalplerimizin saçma sapan sanal dünyaların gölgesine kapılmadan muhafaza edilmesi ve hakikat güneşiyle aydınlatılması gerekiyor. Yoksa bize dokunmayan yılanların yarın gelip bize de dokunacaklarını kimse unutmamalıdır. Bencilliğin ve nemelazımcılığın sonu vatansızlık ve paryalıktır.