Niğde Haber

Alaattin Sonat; Ak mı Kara mı Ortaya Çıksın

Abone Ol

Ulukışla İlçesi Tepeköy'deki siyanürlü atık iddiası her geçen gün farklı boyutu ile devam ediyor. MHP Niğde Milletvekili Adayı Alaattin Sonat basın toplantısı ile Tepeköy'deki oluşan çevre sorununu belgeleri ile ve labaratuvar sonuçları ile paylaşmıştı. (Burada Tıklayın) Burada maden işleten Gümüştaş Madencilik Aş. Avukatı aracılığı ile geçtiğimiz günlerde bir basın açıklaması yapmış ve iddiaları reddetmiş, farklı iddialarda bulunmuş, Köy Muhtarı ve isim vermeden de MHP Niğde Milletvekili Adayı Alaattin Sonat'ı suçlamıştı. (Burada Tıklayın) Tepeköy Muhtarlığı Avukatı Murat Fahri Ertul geçtiğimiz gün bir açıklamada bulunmuş onlarda iddialara cevap vererek "Hodri Meydan" demişlerdi. (Burada Tıklayın) Siyanürlü atık iddiası Borhaber.net tarafından da tarafların açıklamaları - haberleri ile yakından takip edildiği gibi tartışma Niğde dışına çıkarak TBMM'de Denizli Milletvekili ve CHP Genel Başkanı tarafıdan da Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verilmişti. (Burada Tıklayın) Bugün MHP Niğde Milletvekili Adayı kendisi de Tepeköy'lü olan Alaattin Sonat bir basın açıklaması yaparak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının labaratuvar analiz sonuçlarını paylaşarak "Siyanurlü Atık" iddiasını yeniledi. Yapılması gerekenleri anlattı ve Gümüştaş Madencilik Aş. nin iddialarına cevap verdi. Bu tartışmanın sonuçlanması için de Niğde Valisi Yılmaz Şimşek'e, Ak Parti Niğde Milletvekilleri Yavuz Ergun, Selim Gültekin'e, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'e, ilimizdeki siyasi parti temsilcileri ve basına çağrıda bulunarak adı geçen yerlerden numune alarak tahlil yapılmasını istedi ve sonucunda "Ak mı, Kara mı, Ortaya çıksın" dedi.

Gümüştaş Madencilik tarafından 17.03.2020 tarihinde yapılan basın açıklaması metin akışı ve cümle olarak bambaşka bir konuyu anlatmakta, SİYANÜR sonuçları açısından doğruları tüm kamuoyuna ifşa etmektedir. Özetleyecek olursak; Basın açıklamasında bahsedilen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı raporunda SİYANÜR değerlerinin limit değerlerin altında kaldığından bahsedilmektedir. Ancak verilen link ile ulaşılan raporlar incelendiğinde SİYANÜR değerlerinin ilgili mevzuat sınır değerlerinin üzerinde olduğu açık ve net olarak gözükmektedir. Söz konusu raporlar ile bu raporlardaki analiz sonuç değerleri ve mevzuat limitleri aşağıdaki tabloda takdim edilmiştir.

Tablodan da görüleceği üzere tüm sonuçlar Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’nde belirtilen sınır değerinin çok üzerindedir. Hal böyleyken bir link bağlantısıyla sonuçları yayınlayıp yüksek olmasına rağmen düşük olduğunu söylemek nasıl bir etiktir tartışılmalıdır. Bunun yanı sıra insanlarla dalga geçercesine suyun içilebilir limitler dâhilinde olduğunu bile söyleyebilecek cesareti nereden bulmaktadırlar anlamış değiliz. Yeraltı suyu ve sızıntı suyu olarak adlandırılan analiz sonuçları İnsani tüketim amaçlı suların korunması hakkındaki yönetmelikte belirtilen sınır değerin tam 17,5 katıdır. Basın açıklamasında yer alan bir başka bölümde ise SİYANÜRÜN doğa da var olabilecek seviyelerde olduğu gibi akla bilime uzak bir açıklama yapılmaktadır. Bu açıklamayı ulusal ve uluslararası birçok yayınla çürütebileceğimiz gibi, sadece “su kirliliği kontrol yönetmeliğinde” su kirlilik sınıflarının belirlendiği sınır değerlere bakarak da rahatlıkla çürütebiliriz. Çünkü su kirliliği kontrol yönetmeliğine göre her hangi bir kıta içi su kaynağında 0,1 mg/L üzerinde SİYANÜR tespit edildiğinde o su sınıf olarak IV. Sınıf yani kirli olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla doğa da doğal olarak bu miktarlarda SİYANÜR bulunması mümkün değildir. SİYANÜR kimyasal üretilen suni bir madde olup, sadece bazı flora türleri tarafından eser miktarlarda üretilebilmektedir. Niğde basınına verdiğiniz SİYANÜR analiz raporlarına bir başka açıdan bakılıp incelendiğinde; bir şirket ya da avukat kendini ancak bu kadar ele verebilir;

• SİYANÜR ve ağır metal değerleri bu raporlarda da kat ve kat yüksektir ve beyanınızda apaçık ortadadır. • Basında açıkladığınız 9 adet ayrı ayrı yerden alınan analiz raporlarına bakıldığın da 13.01.2020 tarihinde 9 ayrı yerden alınan numunelerin hepsinin saati 11.30’dur. Atom karıncamı oldunuz 9 adet numuneyi aynı saat ve dakikada aldınız? • Kopyala yapıştır mı yapıldı? • Çevre ve Şehircilik Bakanlığına aynı gün saat 16.17’de tahliller nasıl ulaştı? • Bir numunenin alınması ortalama en az 30 dakikadır. Bu nasıl bir çelişki? • Her alınan numune örneklerinden birer tane şahit numune muhtarlığa ve vatandaşa verildi mi? Bunları neyle izah edeceksiniz. Patlayan SİYANÜR havuzunu, kirlenen toprağı ve sizleri şaşkınlıkla izliyoruz gözlemliyoruz. Tüm bunların yanı sıra bugüne kadar Ulukışla Cumhuriyet Başsavcılığı 2019/1131 sayılı CBS soruşturma dosyası ve Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/52D.İŞ esas no soruşturma sayılı kararıyla aldırılan tüm numunelerde SİYANÜR miktarı sınır değerlerin üzerinde çıkmıştır. Ulukışla Cumhuriyet Başsavcılığı ile Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesi ve Niğde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü nezaretinde alınan ve akredite laboratuvarlarda yapılan analiz sonuçları ile sınır değerler aşağıda ki tabloda takdim edilmiştir.

Yukarıda da özeti verilen ve Ulukışla Cumhuriyet Başsavcılığı ile Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından aldırılarak analizleri yaptırılan numunelerin analiz sonuçlarının tamamı yine sınır değerlerin çok üzerindedir. Yukarıdaki tabloda SİYANÜR değerleri olması gerekenden 671 katı kadar yüksek bulunmaktadır. Açık ve net olarak Gümüştaş Madencilik algı operasyonu ile kendini temize çıkarma çabası içerisindedir. Tüm yapılan çalışmalar tesisten SİYANÜR sızıntısı olduğunu belgeleriyle doğrulamaktadır. GÜMÜŞTAŞ MADENCİLİK TARAFINDAN YAPILAN BASIN AÇIKLAMASI İLE İKİ SONUCA VARABİLMEKTEYİZ; ANLAYAMADIĞIMIZ İKİ KONU VARDIR: 1- YA ANALİZ SONUÇLARINDA ÇIKAN MİKTARLARIN NE ANLAMA GELDİĞİNİ BİLMİYORLAR, 2- YA DA BİLİNÇLİ OLARAK HALKIMIZI KANDIRMAK İSTİYORLAR. HER İKİ OLASILIKDA ÇOK VAHİM VE KABUL EDİLEMEZDİR. ANALİZ SONUÇLARININ, SİYANÜRÜN MİKTARINI VE DEĞERİNİN NE OLDUĞUNU BİLMEDEN BİR TESİS İŞLETİLEBİLİYORSA GELECEKTE NELER OLABİLECEĞİNİ KESTİRMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR. HAYIR, BİLİNÇLİ OLUP HALKI KANDIRMA ÇABASI VAR İSE DE TESİSE VE İŞLETMESİNE NASIL GÜVENİLECEKTİR? Buradan firma yetkililerine bir çağrı yapıyorum. İçinizden öz güveni yüksek, aklı başında, kişilikli olan ve en güvendiğiniz kim varsa teknik personel, avukat, bilirkişi ve kişiler, olumlu rapor veren Doçent dâhil ulusal bir TV kanalında sizin seçtiğiniz programda bir araya gelip daha net ve şeffaf şekilde Niğde’mizi ve tüm Türkiye’mizi aydınlatabiliriz. İnancımız o dur ki bu çağrı toplumun ortak kanaati olmuştur Ayrıca suçladığınız insanlar, köylü ya da vatandaş fabrika kapansın diye bir kelime ikrar etmemiştir. Orada yaşayan insanların patlayan SİYANÜR havuzundan dolayı güven kaybı olmuştur. Köylünün ve vatandaşın talebi şudur;

• Laboratuvar SİYANÜR sonuçlarının detaylı incelenmesi, • Onaylanan 2’nci fabrikanın ÇED sürecinin ivedilikle durdurulması, • SİYANÜR havuzundaki kaçakları önleyecek tedbirlerin alınması, • SİYANÜR'den dolayı kirlenen su ve köylüye ait arazilerin ıslah edilmesi İken neden firma ve kamu görevlileri buna sessiz kalmakta ve konuyu saptırmaktadır. Şunu açık ve net şekilde söylemek isterim ki, Gümüştaş madenciliğin patlayan SİYANÜR havuzundaki sızıntılar nedeni ile tarım arazileri kirlenmiştir, doğa katliamı vardır. Köylü rahatsız, tedirgin, köylüye mobbing vardır bürokrasi ve siyaset yaşananlardan rahatsızdır. Gariban Tepeköy halkının topraklarında para kazan, yapılan şikâyetlere kötü niyetli kişiler de, patlayan SİYANÜR havuzuna yalan haber de, yapılan tahlil sonuçlarına yalan de, SİYANÜR ile cevher ayrıştırma fabrikası ile köyün mesafesinin 450 metreye düştüğünü kendi ağzınla onayla ve sessiz kal. Yazarken de mi utanmadınız bir firma kendini bu kadar mı ele verir. Birde hayasızca sağa, sola iftira atın, kendi pis emellerinize temiz insanları alet etmeye çalışın. Bu vesile ile, Gümüştaş Madenciliğin delil karatma, asılsız iftira ithamlarını okuyunca aklıma şöyle bir ata sözü geldi; ASLI YOK YAYLASINDA 1500 KOYUNUM VAR BENİM!!! Niğde’mizi üzen ayrı bir konu ise; Gümüştaş Madenciliğin patlayan SİYANÜR havuzu ve yeni ÇED raporundaki ayyuka çıkan sıkıntıları nedeniyle Niğde’miz TBMM’de gündem olmuş ve burayla ilgili bir soru önergesi verilmiştir. Soru önergesinin Niğde Milletvekilleri tarafından verilmemesini nereye koyacağız? Bu soru önergesini kim verdirdi? Niğde’nin seçilmiş milletvekilleri dururken başka bir ilden soru önergesi verilmesini neye yoracağız. Niğde bu kadar mı sahipsiz, bu kadar mı kimsesiz? Bu konuda sessiz kalmak ne anlama gelmektedir doğrusu şaşkınlıkla izliyorum. Tüm bu yaşananlardan sonra buradan çağrım şudur ki; Niğde valimiz Sayın Yılmaz ŞİMŞEK beyefendi, Niğde’mizin çok saygıdeğer Milletvekili Yavuz ERGUN ve Selim GÜNTEKİN beyefendi ile birlikte her konuda reytingleri yüksek Türkiye Büyük Millet Meclisinde bangır bangır bağıran eline lahana, patates, soğan alıp vatandaşın hakkını, hukukunu savunduğunu söyleyen Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi GÜRER beyefendi ve Siyasi parti il başkanları, İl genel meclis başkanı ve üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının önde gelenleri ve Üniversite rektörümüz, basınımızın güzide temsilcileri dâhil el ele tutuşalım Tepeköy de buluşalım. En kısa zamanda buluşalım yerinde incelemelerde bulunup Savcılık nezaretinde bilirkişiler eşliğinde Tepeköy tarım arazisinden ve Gümüştaş madenciliğin çalışma sahasından kazı yapılarak SİYANÜRLÜ su ile ilgili örnek numune alınıp tahlil sonuçlarına tekrar bakalım. Ak mı? Kara mı? Ortaya çıksın. Kısa zamanda olsun ki birileri delil karatma marifetlerinde çok ustadırlar.