Abdullah Gül, “Gerek Askeri Şura gerek MGK’da, gerekse merasimlerdeki protokol düzenlemeleri ara dönemlerde, olağanüstü dönemlerde yapılan düzenlemelerdi. Bunları yeniden düzenliyoruz. Türkiye çok değişti. En gelişmiş demokratik ülkeler seviyesine gidiyor. Bunları normalleşme olarak görmek gerekir. Bu alışkanlıklar gelişmiş Türkiye’ye yakışmıyordu. TSK bizim gözbebeğimizdir. Onun gücü hepimize huzur, güven ve gurur verir. Gelişen, demokratik olarak çok farklı noktalara gelen bir ülkenin düzenlemeleri olarak görmek gerekir. En büyük belge Anayasa’yı değiştirmekten bahsediyoruz. Neden? Demek ki bugünkü Türkiye’ye yakışmıyor” dedi.
Gül’ün sözleri içinde, özellikle AKP’ye oy veren vatandaşların üzerinde önemle durması gereken bir ayak var. Hani halk ozanları, birbirine ayak verir ya, onun gibi:
-Türkiye’ye yakışmıyor!
Şöyle bir düşünelim, uzun süre “komşularla sıfır sorun” politikası takip ettikten, hatta Suriye ile ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yapıp Ürdün ve Lübnan’ı da katarak sınırları kaldırmak aşamasına geldikten sonra, Amerika hedef aldı diye terör saldırıları ile karıştırılan Suriye’yi tehdit etmeye başlamak Türkiye’ye yakıştı mı?
Bizim çocukluğumuzda, tarih kitaplarında Türklerin her zaman zayıftan yana tavır aldığı işlenirdi. Şimdi güçlüden yana tavır almak Türkiye’ye yakıştı mı?
Kendi silahlı kuvvetlerini, Amerikan istihbaratı ile edinilmiş bilgileri kullanarak çökertmeye kalkışmak Türkiye’ye yakıştı mı?
Yayınlanmamış kitaba el koyarak, yazarını hapsetmek Türkiye’ye yakıştı mı?
Ermeni kökenli bir Türk vatandaşını, öldürüleceğini bile bile korumamak, hatta katillerine yol açmak, Türkiye’ye yakıştı mı? Devlet memurlarının bilgisi ve dahli dahilinde öldürüldüğü halde, Hırant Dink’in ölümünü, Türkiye’nin 11 Eylül’ü gibi kullanarak haksız tutuklamalara meşruiyet kazandırmak taktikleri Türkiye’ye yakıştı mı?
Ermeni iddialarını dile getirenleri Çankaya’da kabul etmek, ama o iddiaları çürütenleri tutuklamak Türkiye’ye yakıştı mı?
Rum Patrikhanesi’nin Vatikanlaşma çabaları ile mücadele eden Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin sözcüsünü tutuklamak, Türkiye’ye yakıştı mı?
Sırf bir savcıya tazminat davası açtı diye bir gazeteciyi tutuklamak, Türkiye’ye yakıştı mı?
İşin ucu iktidara dokununca bir davanın savcılarını veya adaletli davranıyor diye bir davanın hâkimini görevden almak, Türkiye’ye yakıştı mı?
Kendi vatandaşına tuzak kurmak için sahte deliller üretmek, isimsiz ihbar mektuplarına dayanarak yüzlerce insanı tutuklamak, Türkiye’ye yakıştı mı?
Listeyi uzatmak mümkün.. Bunlar ilk anda akla gelenler. Türkiye’ye yakışmayanların listesini yapmaya çalışsak, ansiklopedi hazırlamamız gerekir.