Osman Yıldırım‘ı biliyorsunuz.
Ankara’da müebbet alıp Silivri’de beraatine karar verilen kadın satıcısı bir katildir.
Osman Baydemir ise ettiği onca küfre rağmen iki gün önce Tayyip Erdoğan tarafından kucaklanıp makamında ziyaret edilen PKK pardon BDP’nin Diyarbakır Belediye Başkanıdır.
İkisinin paydası ise birinin açtığı yoldan diğerinin yürümesidir.
Evet, müptezel Osman Yıldırım‘ın yalanları ile açılan kulvarda şimdi Kürtçü Osman Baydemirilerliyor ki son marifeti CNN Türk’te Türkiye “Kürdistan”ını ilan etmesidir.
Bu basit fotoğraf bile Ergenekon ve Balyoz tertiplerinin neden yapıldığını ve ardında kimlerin olduğunu ortaya koyuyor.
Ve son haber, TÜRKSAT uydusuna PKK kanallarının alınmasıdır.
Danimarkalılar şaşkın; zira yıllarca PKK kanalına izin veriyorlar diye Erdoğan onlar üzerinden istismarlar yapmıştı. Ama heyhaaat Danimarkalılar kapatırken Tayyip açıverdi bu kanalları.
Emin olun Damat Ferit bile Tayyip kadar ileri gitmemişti!
Dün ülkücüyü bugün Kürtçüyü!
Tutarlı ve ilkeli olmayı geçin, insaf denilen bir şey var.
Hatırlayın, Tayyip Erdoğan referandum sürecinde TBMM’de kürsüye çıkıp ülkücü Mustafa Pehlivan için gözyaşları dökmüş ve bunun hesabını 12 Eylülcülerden soracağının sözünü vermişti.
Amacı, o istismarla referandumda milliyetçi camiadan oy koparmaktı.
Kimi salak ülkücüler bu zokayı yuttu ve yargının AKP tarafından fethine vasıta oldular.
Sonuç malum, 12 Eylül’den hesap olayı, göstermelik iki dava ile geçiştirildi ki sorumluları bırakın hapse, mahkeme salonuna bile götürülmedi.
Ve şimdi Ahmet Kaya ağıtları!
Sanki adam Paris’te zevk-ü sefa yaparken kalp krizinden ölmedi de fütuhutta şehadete erdi.
Vallahi Göbbels bile bu kadar ölçüyü kaçırmamıştı.
Ceset simsarları!
Eskiden ölenlerin ardından ağıtlar yakılıp Fatihalar gönderilirdi, şimdilerde ise ölüler komplo teorileriyle selamlanıp uğurlanıyor.
Vay efendim zehirlenmişmiş, vay efendim öldürülmüşmüş, vay efendim ajanların komplosuna uğramışmış!
Özal’dan Erbakan’a, Adnan Kahveci’den Muhsin Yazıcıoğlu’na, Eşref Bitlis’ten son olarak Aytunç Altındal’ın vefatına kadar hep benzer nakaratlar var.
İlginçlik, bu komploları daha çok siyasal İslamcıların gündeme getirmesidir.
Ortada zerre bir delil yok, sallıyorlar da sallıyorlar.
Son olarak Aytunç Altındal için “O’nu CIA ajanları kanser etti” demezler mi?
Yahu merhum Aytunç, AKP ile kol kolaydı ve ömrünü Batı’da idame ettirmişti. CIA onu niye hedef alsın. Hem kanser bir virüs değil ki şırınga edesin!
Özkök, Tayyip yüzünden Budist olacak!
Ertuğrul Özkök Tayyip’i eleştiremiyor ya kendini uçukluklara verdi.
Marjinal fanteziler yetmedi, Nirvana’ya süzüldü!
Bir ara Ahmet Hakan‘la Umre’ye gidip Tayyip’e selam çaktı; lakin yutturamadı.
Baktı olmayacak, aykırı cinsellikten Buda’ya farklı âlemlere yöneldi.
Ertuğrul Özkök‘ü yakından tanır ve saygı duyarım; zira mayasında millilik var; lakin günahları da çok.
Mesela, medya patronlarının yayıncılık dışında işi olmaları fikrinin bayraktarı oydu ve bu fikri güya medyanın bağımsızlığı adına ileri sürüyordu.
İkisi ile de çalıştın Ertuğrul bey söyle; dün Erol Simavi mi bağımsızdı, yoksa bugün Aydın Doğan mı?
Son not Tayyip Erdoğan‘a; Özkök Budist falan olursa sorumlusu sensin ve öbür tarafta bunun hesabı senden sorulur; çünkü adam seni yazamayınca başka âlemlere yelken açıyor.
Baykal artık görmüyor ve duymuyor mu?
Devlet adamı devlet ve millet, siyaset adamı ise Tayyip ve Gül misali kendisi adına konuşandır.
Etrafınıza şöyle bir bakın, iyi günlerde mangalda kül bırakmayan o sözde vatanseverler şimdi nerededir?
Eski Başbakanlar, bakanlar, mebuslar ve sözde kanaat önderleri, alayı saklanıyor.
Suskunluğuna en çok şaşırdığım isimlerden biri de Deniz Baykal!
Sanki gözlerine mil çektiler ve kulaklarını dağladılar.
Görmüyor ve duymuyor.
Ülke göz göre göre bölünüyor; Deniz Bey’den tık yok!
Diyeceksiniz ki mahalli seçime kadar bu taktiği güdüyor, ondan sonra sahne alacak!
İyi de Bağdat harap olduktan sonra sahne alsan kaç yazar?