İşte Tayyip Erdoğan’ın Harp Akademilerine gidiş gerekçesi


Gazetelerdeki fotoğraf şu: 

Harp Akademilerine konuşma yapmaya giden Başbakan Erdoğan’ı salondaki bütün askeri zevat onu ayakta karşılıyor. 

Gelelim bu fotoğrafın nasıl okunması gerektiğine: 

“Bazılarımız ne var bunda ülkenin Başbakan’ını elbette ayakta karşılayacaklar” diyebilir ama bazılarımız da, ne münasebet “askerler TSK’ya yapılan psikolojik operasyondan sonra en azından ayağa kalkmayarak isyanlı sukutlarını gösterebilirlerdi” diyebilir! 

Peki, “hangisi mi haklı olurdu” gelin bunu tartışalım: 

Birinci ve önemli boyut Tayyip Erdoğan tarihte Harp Akademilerine gidip uzun bir konuşma yapan ya da mini bir konferans veren ilk Başbakan’dır! 

Evet Menderes’ten Demirel, Özal, Ecevit, Çiller ya da Mesut Yılmaz’a kadar hiç bir Başbakan’ın yapmadığını Tayyip Erdoğan yapmıştır ki, bunun özel bir anlamı elbette vardır. 

Peki, ne midir o özel anlam? 

Askere hala salya akıtanlara göre Tayyip Erdoğan’ın TSK’ya diz çöktürmesi yani rövanşı almasıdır! 

İyi ama Tayyip Erdoğan Harp Akademilerine, canım çekti şunları bir aşağılayayım deyip gitmedi ki, tersine eşyanın tabiatı gereği davet üzerine gitti değil mi? 

Öyle ise yazımın girişinde sunduğum Başbakan’ı ayakta karşılama fotoğrafı besbelli ki, TSK tarafından bilerek verilmiş! 

Veren de bizatihi Genelkurmay Karargahı ve Harp Akademileri Komutanlığıdır! 

Peki, bundan ne mi amaçlanıyor? 

Bulunduğumuz zor süreçte içeriye ve dışarıya ordu ile sivil iradenin hasım olmadığının deklare edilmesidir! 

Harp Akademileri Komutanı hemşehrim Aslan Güner Paşa’yı rahmetli Özal’a yaverlik yaptığı günlerden tanırım, sinecek, korkacak ve ilke ile inançlarından çark edip eğilecek bir karakterde değildir. Dahası, beklenti içinde de değildir. Hal bu iken Tayyip Erdoğan’ı komutanlığını yaptığı Akademide bu biçimde ağırlıyor olması hiç kuşkunuz olmasın bir amaç adınadır! 

Benim Başbakan’ın bu ziyaretine dair okumam Tayyip bey ile TSK arasında var olan buzların erimesi ve yeni bir sürecin başlaması şeklindedir! 

PKK isyanının konuşulduğu, Suriye ve Irak bağlamında sıcak savaşın terennüm edildiği bir iklimde belli ki her iki taraf da böyle bir fotoğrafı ülke bekası adına olmazsa olmaz olmuş görmüş ve gereğini yapmışlardır. 

Buna ilaveten Çankaya Köşkü’ne çıkmaya hazırlanan yani bugün itibarı ile müstakbel Başkomutan olan Erdoğan’ın da bu gerginliği daha fazla taşıma lüksü de yoktu. Keza 4 yıldır her gün dayak yiyen asker de göreceli olarak geri adım atarak belli ki uzlaşma yoluna gitti! 

Altını çizerek yazıyorum, bu yeni süreçle beraber çok yakın gelecekte Silivri ve Hasdal’dan general tahliyeleri başlarsa şaşırmayın! 

Tayyip Erdoğan’la TSK arasındaki yeni süreçte sorgulanması gereken bir başka şey de askerimizi bölgemizdeki operasyonlarında aktif olarak kullanmak isteyen ABD’nin bu yakınlaşmada devreye girip girmediğidir ki bize sanki girdi gibi geliyor! 


Vergi ödeme, askere gitme, Türkçe konuşma! 

Malum Türkiye’de sansür var, dolayısı ile haberleri artık dışarıdan alıyoruz. 

İşte dünyanın tescilli medya markası The Economist’in üç gün önce yazdıkları: “PKK’nın ikinci adamı Murat Karayılan Türkiye’nin güneydoğusunda yaşayan Kürtlere şu mesajları gönderdi. 

* Baharla beraber hiç kimse vergi ödemeyecek. 

* Hiç kimse TC Ordusunda askere gitmeyecek. 

* Hiç kimse Türkçe konuşmayacak!” 

The Economist bu durumla örtülü isyan diyor ve bu gidişle Bağımsız Kürdistan’ın er ya da geç kurulması kaçınılmaz hükmünü veriyor! 

Bu tablo AKP’nin uyguladığı politikalarla Kürt mes’elesinde Türkiye’yi nerelere getirdiğini ortaya koyuyor! 

Üzülerek söylüyorum Türkiye Kürt konusu bağlamında 1990’lı yıllardan çok daha kötü bir noktadadır ve mevcut iktidarın gafleti ve delaleti ile göz göre bölünmeye gidiyoruz! 


PKK bahanesiyle Suriye’ye saldırmak! 

İşareti AKP’nin yarı resmi yayın organı Yeni Şafak gazetesi verdi. 

Neymiş efendim Beşar Esad PKK’ya ülkesinde üs vermişmiş! 

Neymiş efendim Barzani bile PKK’ya tavır almışken Esad PKK’yı sahipleniyormuş! 

Peki, var mı böyle bir şey? 

Yok ve olamaz çünkü hem Beşar Esad hem de Suriye devleti kendisine saldırmak için bahane arayan Türkiye’ye böyle bir gerekçe vermez yani PKK’ya asla sahiplenmez ki Suriye Dışişleri Bakanı zaten bu iddiayı yalanlamıştır! 

Dahası, ortada PKK ile Suriye ilişkisini gösteren zerre bir delil de yok ama hesap başka! 

Baktılar ki Afganistan’da bile asker bulundurulmasına isyan eder durumda olan Türk kamuoyunda infial büyük ve Suriye’ye müdahale için geçerli bir bahane gerekiyor hemen PKK’nın Suriye tarafından sahipleniyor yalanına müracaat ettiler. 

Kısacası hedef PKK üzerinden Suriye’ye işgal zemini inşa etmek! 

PKK konusunda madem o kadar kararlı idiniz PKK yıllar yılı Kandil’de niye oraya harekatı hiç düşünmediniz? 

Tayyip beyden CHP ile MHP’yi yüksek gösterin talimatı 

Bu iddiayı önce Reha Muhtar yazdı. 

Dedi ki bir anket firma sahibi ile konuştum, AKP oyları talep üzerine 7-8 puan aşağıda, buna mukabil CHP ile MHP oyları geri olmalarına karşın birkaç puan yukarıda gösteriliyor. 

O yazıdan sonda başladım araştırmaya. 

Önce tanıdığım olan iki önemli araştırmacı ile konuştum. 

Akabinde eski tanıdığım olan AKP’lileri yokladım. 

Dinlediklerim Reha Muhtar’ı doğruluyor. 

Buna göre AKP yüzde 56-58 bandında, CHP yüzde 22-24, MHP ise yüzde 9-11 bandında! 

Tablo bu iken iddia edilene göre bizzat Tayyip Erdoğan devreye girip bu sonuçları gizlemiş ve revize ederek kamuoyuna açıklanmasını istemiş! 

Diyeceksiniz ki sonuçları açıklayan anketçiler Erdoğan’ın kontrolünde mi? 

Tamamı değil ama pek çoğu öyle! 

Tayyip Erdoğan’ın kontrolü dışında olanlar zaten AKP 57, CHP 22, MHP 9-11 aralığında diyor! 

Peki, Erdoğan bunu niye mi yapıyor? 

1) Kamuoyunda panik oluşur ve yeni oluşum arayışları başlar diye? 

2) Dişine göre gördüğü Kılıçdaroğlu ile Bahçeli lider olarak kalsın diye! 

3) Dış kamuoyunun Türkiye diktatörlüğe mi gidiyor sorgulamasına geçmemesi için. 

Yeni Mesaj