Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda kuraklığın önemli bir sorun olduğunu, büyük ürün kayıplarına yol açtığını bildirerek, “Henüz sulanamayan 2,77 milyon hektar tarımsal alanın sulamaya açılırsa, suyu tasarruflu kullanacak basınçlı sulama sistemleri hızlı bir şekilde yaygınlaştırılırsa, sulama barajları yatırımları bitirilirse kuraklığın tarıma etkisi en aza indirilir” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımsal üretimin, tabiat şartlarına bağlı olarak gerçekleştirilen bir faaliyet olması nedeniyle iklim değişikliğinin olumsuzluklarından doğrudan etkilendiğini belirtti. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden olan sıcaklığın artmasının, yağışlarda azalmaya, kuraklığa, su ve toprak kalitesinde, eko sistemde bozulmaya, hastalık ve zararlılarda artışa yol açtığını bildiren Bayraktar, iklimdeki dengesizliğin sel, fırtına gibi tabii afetlere de neden olduğunu kaydetti. Bayraktar, küresel ısınma tehdidi nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de sulama yatırımlarının öneminin arttığına dikkati çekti.
 
-GAP, KOP, DAP bitirilmeli-
 
Su azlığı sınıfına giren Türkiye’de yüzey akışıyla akıp giden ve üstelik erozyona sebep olan suyu, depolayacak gölet ve baraj yatırımlarının başlatılması ve Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Konya Ovası Sulama Projesi (KOP) ve Doğu Anadolu Projesi’nin (DAP) bir an önce tamamlanması gerektiğine işaret eden Bayraktar şunları kaydetti:
“Devlet Su İşleri (DSİ) verilerine göre; 2012 yılı sonu itibarıyla 284 baraj, 486 gölet olmak üzere toplam 770 adet tesis inşa edilerek işletmeye alındı. Sulama yatırımları, sağladığı doğrudan ve dolaylı istihdam, tarıma dayalı sanayinin gelişmesi, enerjide dışa bağımlılığımız ve enerjinin dış ticaret açığına olan etkisi, yağlı tohum ithalatı için ödediğimiz döviz miktarı ve diğer pek çok yatırıma göre kendisini kısa zamanda amorti ettiği düşünüldüğünde, oldukça karlıdır.
İçme-kullanma, tarımsal faaliyet, sanayi suyu ihtiyacını karşılayan, enerji üretilmesini sağlayan su kaynaklarında sürdürülebilirliği, su kaynaklarımızın korunması ve suyun etkin olarak kullanılmasına bağlıdır. Mevcut kaynaklarımızı verimli kullanmamız zorunludur.”
 
-Vahşi sulama su kayıplarını çok artırıyor-
 
Türkiye’de tarımsal sulamanın genellikle vahşi sulama şeklinde yapılmasının su kayıplarını çok artırdığını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Sulama masraflarını azaltan, önemli derecede tasarruf sağlayan modern sulama sistemlerinin hızlı bir şekilde yaygınlaştırılmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Böylece kullandığımız toplam suyun yüzde 73’ünün tarımsal sulamada kullanıldığı düşünüldüğünde, yapılacak su tasarrufunun ne denli önemli olduğu görülecektir. Karık sulama yöntemine oranla, damla sulama yüzde 60, yağmurlama sulama sistemi yüzde 30 civarlarında su tasarrufu sağlıyor. Bu denli tasarruf sağlayan basınçlı sulama sistemlerinin kurulmasında faizsiz kredi uygulamaları olmasına rağmen sistem maliyetinin yüksek olması, çiftçilerimizin basınçlı sulama sistemi kurmalarını engelliyor.
Kredi imkânından faydalanarak sulama sistemi kurabilen üreticilerimiz ise içinde bulundukları zor şartlar sonucunda taksitlerini ödemekte zorlanıyor. Bu nedenle su tasarrufu ve sulama maliyetinin düşürülmesi amacıyla basınçlı sulama sistemlerinin devlet tarafından kurulması sağlanmalıdır.
Son aylarda yıllık yağış ortalaması 640 milimetre (mm) civarında olan Türkiye’de, Ekim, Kasım, Aralık aylarında normalde 228,5 mm olması gereken yağış ortalamasının 2013 yılı Ekim, Kasım, Aralık aylarında 159,1 mm’de kaldığını bildiren Bayraktar, son birkaç gündür ülkenin büyük bölümünde yağış alınmasına karşın, bu yağışların henüz yeterli olmadığını belirtti.
Bu ortamda sulama amaçlı barajların öneminin bir kez daha ortaya çıktığına dikkati çeken Bayraktar, “Bitkinin önemli derecede suya ihtiyaç duyduğu yetişme evrelerinde yağışların yetersiz olması durumunda, bitkinin ihtiyacı olan suyun barajlardan karşılanmasıyla tarımsal üretimde azalmanın önüne geçilecektir” dedi.
 
-Yağış yetersizliğinin üretime etkisinin azaltılması için-
 
Söz konusu olan yağış yetersizliğinin tarımsal üretime etkisinin azaltılmasının sulamaya açılmayan alanların sulamaya açılmasıyla sağlanabileceğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Yapılan etütlere göre; mevcut su potansiyeli ile teknik ve ekonomik olarak sulanabilecek arazi miktarı 8,5 milyon hektar olarak hesaplanmıştır. Ülkemizde ekonomik olarak sulanabilecek 8,5 milyon hektar tarım alanının 5,73 milyon hektarı yani yaklaşık yüzde 67,4’ü sulamaya açılabilmiştir. Geri kalan 2,77 milyon hektarın da bir an önce sulamaya açılması ve bunun için gerekli sulama tesislerinin yapılması, tarımsal üretimde ihtiyacın karşılanması ve sanayinin ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin üretiminde sürdürülebilirliğinin sağlanması bakımından oldukça önemlidir.
Hızlı bir şekilde yaygınlaştırılması için basınçlı sulama sistemleri devlet tarafından finanse edilmelidir. Kuraklığa dayanıklı kültür bitkileri tarımı teşvik edilmeli, üretimini yaptığı en fazla gelir getiren ürün ile olan fark, ürün bazlı destek olarak üreticiye ödenmelidir. Üreticilerimizin suyu bilinçli kullanması için çiftçilerimize gerekli  eğitimler verilmeli ve dekarda kullanılacak su miktarı belirlenerek gereğinden fazla su kullanımının önüne geçilmedir.”




Editör: TE Bilişim