Niğde Üniversitesinde Kaşgarlı Mahmut Uygur - Çin Uygulama ve Araştırma Merkezi aracılığıyla “Türk Uygarlığı ve Sinoloji” konulu bir konferans düzenlendi.

Niğde Üniversitesi  Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eyüp Sarıtaş’ın konuşmacı olduğu programa, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Bayrak, Ayhan Şahenk Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Ulutaş, Niğde Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müdürü Doç. Dr. Feyzan Vural, Kaşgarlı Mahmut Uygur - Çin Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürü Prof. Dr. Abdureşit Jelil Qarluq ile akademik personel ve öğrenciler  katıldı.

Program, konuşmacı  Doç. Dr. Eyüp Sarıtaş’ın biyografisinin okunmasıyla başladı.

Türk uygarlığının köklerinin bulunduğu geniş mecra olan Orta Asya’daki zengin ve renkli hayatları en ayrıntılı biçimiyle klasik Çin tarihçileri tarafından kayıt altına alındığını ve Hunların ataları olarak kabul edilen Kuzey Di’lerden başlamak üzere yaklaşık olarak 2500 öncesinden, günümüzde yaşayan Türk toplulukları hakkında geniş bilgiler veren Sinoloji ilminin bu nedenle biz Türkler tarafından milli bir bilim dalı olarak kabul edilmesi gerektiğini söyleyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Eyüp Sarıtaş; “Sözünü ettiğimiz alandaki ilmi araştırmalar bu bilinçle yapılmalıdır. Sinoloji alanındaki araştırmaların oldukça zor ve meşakkatli olduğu rahatlıkla söylenebilir, fakat bu zorlukların kaynağı, sadece klasik ve çağdaş Çince’nin öğrenilmesi konusundaki zorluklar değil klasik kaynakları kaleme alan eski Çin tarihçilerinin Türklere genelde menfi anlamda yaklaşmaları nedeniyle neredeyse her daim onlar hakkında olumsuz bir tablo çizmeleri ve eski Türkler hakkında sözü edilen Çin kaynaklarındaki kayıtların doğruluğunu ispatlayacak başka milletlere mensup diğer dillerde yazılmış kaynakların bulunmamasıdır. Dolayısıyla Asya Hunlara dair bilgilerin tamamı resmi Çin yıllıları, Göktürk tarihine ait kaynakların ise yaklaşık olarak %94’ü Çince olarak yazılmıştır. Tarihi yöntem olarak, Hun ya da Göktürk dönemi ile ilgili olarak Çin kaynakları tek diye, bu eserlerde yer alan kayıtları olduğu gibi kabul etme zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu noktadan itibaren tarihçiler ya da kültür tarihçilerinin sentez ve yorum devreye gidecektir. Şüphesiz bu durum Türk uygarlık tarihinin klasik dönemleri için geçerlidir. Çin’de yaşamlarını sürdüren modern dönem Türk topluluklarının kültürünü tarihini araştırmak çok daha kolaydır. Zira sözü edilen Türk toplulukları hakkında çağdaş Çince, Moğolca, Tibetçe, Japonca ve Fransızca, İngilizce, Almanca, Macarca gibi batı dillerinde yazılmış çok miktarda bilgiler bulunmaktadır”  dedi.



Doç. Dr. Eyüp Sarıtaş sunumunu; “Türk uygarlık tarihini çok daha sağlam bir metotla inceleyebilmek için başta Çin olmak üzere Fransa, Almanya, Rusya ve Japonya’da Sinoloji araştırmalarının içeren ilgili kitaplar temin edilip dilimize tercüme edilmelidir ki, Türk uygarlık tarihine dair ileride yapılacak çalışmalar Amerika’yi ikinci defa keşfedecek türden araştırmalar olmasın.  Örneğin Rus dünyasının en tanınmış Sinoloğu olan Tatar asıllı Biçurin’inÇince’denRusça’ya çevirdiği metinler hakkında çok az biliyoruz.  Diğer taraftan Fransız Chavannes, Macar Ligeti, Amerikalı Sinolog Laufer, Hollandalı De Groot ve Alman OttoFranke’nin konumuzla ilgili bilgilerimiz de henüz tam ve sistemli değil. Tüm bu eksikliklerin tamamlanması için, kendi uygarlık tarihi batılıların gözlüğü ile bakmadan Sinoloji biliminin nimetlerinden faydalanarak Hunların atalarından itibaren eski Türklerin siyasi ve kültürel tarihlerinin araştırılması işi Sinologlarımız tarafından daha bilinçli bir şekilde yerine getirilmelidir” diyerek sonlandırdı.


Konferans, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

Editör: TE Bilişim