Kongre ve Kültür Merkezi Salon 1923’te gerçekleştirilen konferansta Prof. Dr. Şenol Kantarcı; “Sinema Psikopolitiği”, “25. Kare Tekniği” ve “Subliminal Mesaj” konularını anlattı.

Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği konferans öncesi Uluslararası İlişkiler Kulübü Başkanı Burak Köse kısa bir konuşma yaptı. Modern uluslararası politika kalıplarının günden güne geliştiğini aynı zamanda bu alanda verilen eğitim öğretim tekniklerinin de gelişmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Köse, politika ve sinema bağlantısının bu noktada öne çıktığını belirterek sinema psikopolitiği konusunun oldukça önemli olduğuna dikkat çekti.

Konuşmacı Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Kantarcı konferansta Amerika’nın Hollywood’u iç ve dış güvenliğinde kullandığını belirterek soğuk savaş dönemindeki Amerikan filmlerinde Rusya’nın kötü gösterilerek dalga geçildiğine dikkat çekti.

“HOLLYWOOD’A HER TÜRLÜ DESTEK SAĞLANILIYOR”

Özellikle büyük paralar harcanan filmlerde bir takım mesajlar verildiğini belirterek sözlerine başlayan Kantarcı, bu mesajların romantik bir filmle bile izleyici tarafından alındığını söyledi. Amerika Birleşik Devletleri’ni örnek göstererek, Hollywood sektörüyle bunun yıllardır yapıldığına ve yapılmaya devam edildiğine dikkat çeken Kantarcı, Amerika’nın ulusal ve uluslararası çıkarları için askeri filmlere her türlü desteği sağladığını ifade etti. Kantarcı, Slyvester Stallone, Chuck Norris, Arnold Sehwanzenegger, Bruce Willis, Steven Seagal, Mel Gibson, Sigouurney Weaver, Denzel Washington, Morgan Freeman ve Ben Affleck gibi aktörlerin de özel olarak yetiştirildiklerine dikkat çekti.

“FİLMLER HEM İÇ GÜVENLİKTE HEM DE DIŞ POLİTİKADA KULLANILIYOR”

Amerikan filmlerinden örnekler izleterek nasıl mesajlar verildiğini anlatan Kantarcı, “Amerika Hollywood’u iki yönde kullanıyor. Birincisi kendi ulusal iç güvenliğinde. İkincisi ise dış güvenliğinde, dış politikada. Filmlerde hem içeriye yönelik birlik, beraberlik olgusunu sağlamaya çalışıyor, hem de dış politikaya yönelik olarak kullanıyor. Batı soğuk savaş döneminde Komünizmle mücadele etti. O dönemde Batı’nın ötekisi Komünizmdir. Dolayısıyla Komünizm sürekli olarak aşağılanıyor ve subliminal olarak insanların beynine bu veriliyor” dedi.

“FİLMLERİN SONUNDA AMERİKAN BAYRAĞI VAR”

Amerika Birleşik Devletleri’nin çok uluslu bir devlet olduğunu hatırlatan Kantarcı, bu çok uluslu devletin birlikte yaşamayı filmlerde işlenen olgularla sağlamaya çalıştığını belirtti. Soğuk savaş döneminde çekilen Rocky 4 filminde Rus dövüşçü tarafından öldürülen Amerikalı zenci için Rocky’nin ağlaması ve intikam almasıyla zencilerle beyazlar arasında birliktelik bağı oluşturulduğuna dikkat çeken Kantarcı, filmde aşağılama ve Ruslar’ı kötü gösterme olduğunu söyledi. Başka Amerikan filmlerinde de Ruslar’ın kötülendiğini ifade eden Kantarcı, Armageddon filmini örnek göstererek, Ruslar’ın teknolojisi ve tipleri gibi olgularla dalga geçildiğini ifade etti.

“AMERİKAN MİLLİYETÇİLİĞİ İŞLENİYOR”

Amerikan filmlerinde zenci ve beyaz birlikteliği ruhunun oluşturulmasının yanında savaş sahnelerinden sonra savaş kaybedilse bile askerlerin geri getirilmesi olgusu bulunduğunu belirten Kantarcı, “Müthiş bir şekilde Amerikan milliyetçiliği işleniyor. Amerikan üstünlüğü lanse edilmeye çalışılıyor. Filmlerde Amerika zor bir durumda kaldığı anda işçi de köylü de kentli de olsa herkes bir araya gelir ve Amerika için çarpışırlar” diye konuştu. Kantarcı, her Amerikan filminin sonunda Amerikan bayrağının olmasına da dikkat çekti.

“ABD, DÜNYANIN TEK HÂKİMİ OLARAK GÖSTERİLİYOR”

Filmlerde üstün Amerikan teknolojisinin izleyicinin beynine nakşedildiğini belirten Kantarcı, Amerikan kahramanlığı ve cesaretinin işlendiğini, Dünyada nerede ters giden bir şey varsa bu sorunu çözme rolünün üstlenildiğini, özellikle Rusya’ya ve komünizme karşı mücadele verildiğini, Ulus devlet anlayışını kendi halkına dayatmak isteyen, milli birlik ve beraberlik ruhunu anlatan filmlerle tek bir bayrak altında tek bir Amerikan milleti ortaya çıkarmak gayesiyle Amerikan milliyetçiliğinin işlendiğini, ideal Amerikan ailesi konularının, sosyal olaylar ve göçmenler meselesinin Amerikan ulusal çıkarlarına göre işlendiğini, küresel egemenliğin, dünyanın tek hâkimi olarak Amerika Birleşik Devletleri’ni gösteren psikolojik tarzlı filmler olduğunu söyledi.

Editör: TE Bilişim