Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhsin KAR, devleti suçlayan ve kamu görevinden ihraç edilen bir grup akademisyenle ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlaliyle ilgili açıklamada bulundu.

Prof. Dr. Muhsin KAR’ın konuyla ilgili açıklaması şu şekildedir:

Anayasa Mahkemesi’nin Sur, Silvan, Nusaybin, Cizre ve Silopi gibi yerleşim yerlerinde vatandaşlarımızın can güvenliğini, huzurunu ve barışını hedef alan terör örgütüne karşı, kamu düzenini sağlamaya yönelik terörle mücadele bağlamında aldığı tedbirleri “kıyım” ve “savaş” olarak tanımlayan ve bir grup akademisyen üzerinden kamuoyunu provoke etmeye yönelik hazırlanan bildiri metnini imzalayanlarla ilgili kararı kamuoyu vicdanını derinden yaralamıştır.

Bilindiği üzere, terör örgütünün ülkemizin birlik ve beraberliğini hedef alan ve yıllardır devam eden yıkıcı ve bölücü faaliyetlerine ek olarak, bildirinin imzalandığı dönemde, bazı il ve ilçelerimizde hendekler kazılmış, yollara bombalı tuzaklar kurulmuş, halkımız evlerinden zorla çıkarılmış, çocuk, yaşlı ve kadın demeden vatandaşlarımız canlı kalkan olarak kullanılmış ve sözde öz yönetim sağlamak amacıyla silahlı işgal ve terör eylemleri gerçekleştirilmiştir.

Evrensel hukuk ilkelerine göre; yaşam hakkı, ifade hürriyetinin de üzerindedir ve devletin en temel görevi de bu hakkı korumaktır. Terör örgütünün yaşam hakkını hiçe sayarak, yıllarca öğretmen, çocuk, polis, asker, işçi ve sivil vatandaşlarımızı hunharca katletmesine hiçbir ses çıkarmayıp, devlet tarafından terör örgütünce sabote edilen kamu düzenini sağlamaya yönelik alınan tedbirleri “kasıtlı ve planlı kıyım” olarak tanımlayan bildirinin ifade hürriyeti içinde değerlendirilmesi mümkün olmayıp, aksine ifade hürriyetinin istismar edilmesidir. Bireysel olarak bu tür durumlarda yapılabilecek bazı eleştirel değerlendirmeler ifade hürriyeti içinde kabul edilebilse dahi, metinde toplu bir biçimde “katliama suç ortağı olmama” çağrısı devleti vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamaktan uzaklaştırmak anlamına gelir ki, bu yorum terör mağduru vatandaşlar açısından can ve mal güvenliği hakkının ihlali anlamına geleceği açıktır.

Kamu kaynakları kullanılarak istihdam edilen kamu personelinin, terör örgütünün kalkışmasına karşı devletin vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamaya yönelik aldığı önlemleri “kıyım” olarak tanımlaması, başta Anayasa olmak üzere kamu personel rejimini düzenleyen hukuki normlarla bağdaşmaz. Kamu personelinin, insanların yaşam hakkına bizzat kendisi kast eden terör örgütünün propagandasını yapması asla kabul edilemez. Dolayısıyla devleti katliam yapmakla suçlayan kamu çalışanlarının kamu görevlisi vasıflarının ellerinden alınması olağan hukuk düzeni içinde bir gerekliliktir. Haliyle Anayasa Mahkemesi’nin de kamu görevliliğinden ihraçlar konusunda bu gerekliliğe uygun davranması beklenir.

Terör örgütünün toplumsal barışı bozmaya yönelik bu kalkışma girişimini, ülkemizin bölgesel çekim merkezi olarak yükselmeye başladığı bir dönemde dış güçler ve işbirlikçileri tarafından son yıllarda hedef alınmasından ayrı düşünmek mümkün değildir.

Aydın sorumluluğu; küresel düzenin belirsizleştiği, jeopolitik risklerin arttığı ve vekalet savaşlarının yaygınlaştığı bir dönemde, temel hak ve hürriyetleri sağduyulu bir şekilde kullanmayı, farklılıkları zenginlik sayan bir anlayış içinde birlik ve beraberliğe katkı vermeyi ve devletin bekasını temin edecek fikir ve eylem içinde olmayı gerektirir.

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi olarak, milli ve manevi değerlere sahip çıkan, vatanı, milleti ve bayrağı için gerekirse canını feda edecek ve şehitlerimizin mirasına sahip çıkacak nesiller yetiştirmek en temel önceliğimizdir.

Bu vesile ile başta üniversitemize ismi verilen Şehit Ömer Halisdemir olmak üzere, vatanımızın birliği ve bütünlüğü, huzuru ve refahı için canlarını feda eden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet ve gazilerimize de hayırlı uzun ömürler dilerim.
 
 
Editör: TE Bilişim