Memur-Sen Konfederasyonu Niğde Kadın Kolları Başkanı Halime Deniz, kamuoyunda başörtüsü yasağı olarak bilinen yasanın kaldırılması gerektiğini söyleyerek, “Başlarını örten kadınlara yıllardır reva görülen hukuksuz uygulamalar bir ötekileştirmedir. Ötekileştirmeye artık son vermeliyiz” dedi.

 

Memur-Sen binasında yapılan basın açıklamasına Memur-Sen Niğde İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Başkanı Celalettin Özüdoğru, Kadın Kolları Başkanı Halime Deniz ve Kadınlar Komisyonu üyeleri katıldı.

 

Kadın Kolları Başkanı Halime Deniz, başörtülü bayanların toplumda başkaları gibi gösterilmemesini istedi. Deniz, başörtüsü yasağının sadece kadın, erkek eşitliğine değil, kadınlar arasında da eşitliğe aykırı bir uygulama olduğunu söyledi. Başını örten kadınların Meclis’e giremediğini ve kamuda görev alamadıklarını da kaydeden Deniz, “Biz gerçek anlamda “özgür bir toplumda” düşünce ve inançlardaki çeşitliliğin, fikirlerin zenginlik olduğuna inanıyoruz. Bunun için hiçbir otoritenin toplumsal dokuya müdahale etmemesi, insanları ötekileştirmemesi gerektiğine inanıyor, çalışma hayatının dışına itilen başörtülü kadınlara özgürlük istiyoruz.” diye konuştu.


 “Özgürlük ve eşitlik istiyoruz”

İnsanların kategorize edilmemesi gerektiğini ifade eden Memur-Sen Niğde Kadın Kolları Başkanı Halime Deniz, devletin bütün vatandaşlarına meşru haklarını iade etmesini, özde ve sözde vatandaş ayrımına bir an önce son vermesini istediklerini belirtti.

 

Deniz, kadınların acıya ve zulme maruz kaldığını belirterek şunları söyledi: “Özgürlük, eşitlik ve adaletin sürgün edildiği her yerde, acıya maruz kalanlar en çok kadınlar ve çocuklar olmuştur. Bütün kirli hesaplar en çok onları vurmuştur. Onlarca yıldır; gerilimlerinin kurbanı çoğu kez kadınlar olmuştur. Dün üniversiteye gittiğimizde bizi ikna odalarıyla karşılayanlar, bir insanlık onurumuzun olduğunu düşünmeden ilkel öfkeleriyle bize diz çöktürmeye çalıştılar. Karanlık, kibirli güç odakları çıkarlarını korumak için zorunlu gördükleri çatışma için, inancımızın gereği olan başörtüsünü kavgalarının ortasına atmaktan çekinmediler.  Devlet, şiddet gören kadını korumaya çalışıyor. Ancak aynı devlet, kadının başını kapatarak TBMM’ye gelmesini, kamu hizmetinde görev almasını yasaklayarak bizzat kendisi kadına şiddet uyguluyor; ayrımcılık yapıyor. Üniversitede rektörlerin lütuflarıyla haklarını kullanabilen kızlarımıza başörtüleriyle kamuda görev yapmak yasaktır. Küresel aktör olma iddiasındaki iktidar, bunu ne bize, ne dünyaya, ne de kendilerine izah edemez. Mevcut iktidar bu ayıptan kurtulmalı, ‘kadınları inançlarını yaşama konusunda sınırlamaktan’ vazgeçmelidir. Anayasa’da bulunmayan bir yasak, iç tüzük, yönetmelik hatta genelge gibi düzenlemelerle var ediliyor. Anayasa’da korunan bir hak, yönetmeliklerle yok sayılıyor.  Artık yeter! Aklımıza, ruhumuza giydirilmeye çalışılan deli gömleklerine hayır diyoruz.  “Hiç kimse, iç düşmanlar ihdas ederek milletin hukukunu çiğneyemez. Bu ülkede artık kimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz, faili meçhullerin üzerini örtemez” diyen Sayın Başbakan’a biz de şunu soruyoruz: “Bizi bu vesayetçi bürokrasinin çıkarttığı yönetmeliklerle yargılamaya, ötekileştirmeye devam edecek misiniz? O yönetmelik gereği olarak başörtülüleri Meclis’ten, kamuda çalışmaktan men eden yasakları uygulamaya devam edecek misiniz, yoksa milletin devleti mi olacaksınız.”







Editör: TE Bilişim