Yusuf Kamil Paşa, 1808 Arapkir doğumludur. Sultan Abdülaziz döneminde sadrazamlık (Başbakanlık) yapmış bir devlet adamıdır.

Yusuf Kâmil Paşa
, Önce Dîvân-ı Hümâyûnda görev yaptı, 1833’te Mısır’a giderek Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın hizmetinde bulundu ve paşanın kızı Zeynep Sultanla evlendi. Mirliva (general)  rütbesini aldı. Bir müddet sonra İstanbul’a geldi, Ticaret Nazırlığına (Bakanlığına) atandı. Meclis-i Âl-i başkanı oldu. İki yıl bu görevi yürüttü, istifa edip tekrar Mısır’a döndü.

Yusuf Kâmil Paşa, Abdülaziz padişah olunca, yenidenİstanbul’a geldi. 5 Ocak 1863’te sadrazamlığa getirildi. Şura’yı Devlet başkanlığı yaptı. Hastalığı sebebiyle 1875’te bu görevden ayrıldı. Sultan Abdülaziz'in 30 Mayıs 1876 darbesi ile tahttan indirilerek ölmesine çok üzülen Kâmil Paşa,  1876 da İstanbul’da vefat etti.

Yusuf Kâmil Paşa, Üsküdar’da hanımı adına yaptırdığı Zeynep Kâmil Hastanesi, cami, okul, çeşme gibi birçok hayır eserlerinin de sahibidir. İşte bu devlet adamından küçük bir hatırayı sizlerle paylaşmak istiyorum;
Yusuf Kamil Paşa ve davetliler, mükellef bir sofrada hazırlanan yemekleri iştahla yendikten sonra masaya buzlu çilek tabakları konmuştur. İlk olarak Yusuf Kamil Paşa çatalı ile aldığı çileği masadaki tuzluğun içine düşürür. Paşa, tuza bulaşmış çileği ziyan olmasın diye alıp yer. Berbat bir tat verdiği halde bozuntuya vermez ve masada bulunanlara:
“Efendiler, tuzlu çilek hiç de fena olmuyormuş, isteyen deneyebilir”, diye tavsiyede bulundu. Bunun üzerine birkaç kişi ardı ardına tuzlu çileği denedikten sonra;
- Paşam gerçekten nefis oluyor.

- Bundan sonra çileği hep tuzlu yemek isterim.

-Tuzlu çileğin lezzetini keşfetmekte geç bile kalmışız” gibi Paşaya riyakârca hoş kişi geçinmeye çalışırlar.
Kamil Paşa o esnada masada bulunan, sözünü hiçbir zaman esirgemeyen yardımcısı, Minas Efendiye:
- Arkadaşların görüşleri için sen ne dersin Minas Efendi” diye fikrini sorar. Minas Efendi kendisinden beklendiği şekilde cevap verir:
 - Paşam, bu adamlar özel hayatlarında bu düşüncelerini söyleselerdi, üzerinde durulmaya değmezdi. Fakat devlet hayatında da böyle ikiyüzlü davrandıkları için, memlekette işler bu yüzden kötüye gidiyor!” Deyiverdi.
İşte tarih boyunca, her dönemde bu tip sahneleri yaşayan devlet adamları ve parti başkanlarının yanında ve onların etrafında çöreklenen ikiyüzlü, çıkarcı parazitleri görmemiz mümkündür.