“Bir hayal kurar ve o hayalini gerçekleştirmek için çabalar”
 
Solun önde gelen ideologlarından Aydın Çubukçu, Beytullah Kirazcı için bu cümleyi kullanmıştı. Ama eksik söylemiş. “Bir hayal kurar ve onu gerçekleştirir!”

 
Yerel seçimlerden tam 419 gün önce sıradan bir Anadolu kasabasında bir siyasi parti belediye başkanı adayını belirlemek için halk, halk diyorum çünkü partisinin 225 üyesine rağmen, 2 bin insanın katıldığı bir halk oylaması ile belirlemesi dikkatimi çekti!

Burnumuzun dibinde sıradışı bir demokratik eylem gerçekleşiyor ve bizse sadece izliyorduk. O gün gazetenin manşetene “Kemerhisar Modeli” başlığını atmıştım. Yanılmamışım! Zira o gün ön seçimi kazanan Beytullah Kirazcı, sakladığı ama o toplumdan öğrendiği deyimin adını zaten “Kemerhisar Modeli” koymuş. Bize de sadece teorik ve pratik katkı sunmak kaldı…

Kemerhisar’da bir şeyler oluyordu! Üstelik sıradışı, seçime 1.5 yıl vardı ve adamın birisi Alternatif Belediyecilik diyordu! Demekle kalmıyor, uyguluyor, halkı yaptığı projelerle içine çekiyordu! Çılgındı belki, hayalperesti kim bilir ama aşama aşama başarıyordu!

İşin sırrı da burada yatıyordu! O yapmıyordu, halkta yapmıyordu! Birlikte yapıyorlardı! Beytullah Kirazcı ismini aslında halk kendi bağrından çıkarmıştı! O sadece halkın isteklerinin ete kemiğe bürünmüş haliydi! Dürüsttü, namusluydu! Kemerhisar için iyi olan her şey onda vücut bulmuştu! 419 günde 100’ü aşkın proje hayata geçirmişti! Hastası olan doktor, öğrencisi olana öğretmen, tarlası olana çiftçi… Beytullah Kirazcı kim dediklerinde en basit tanım Kemerhisar’dı! Halk kendisini ifade eden bu yürekli hayalpereste sahip çıktı! O ise çılgınlık yapmaya, halkına hizmet etmeye devam etti! Teorik birikimi vardı ama yüzyıllar öncesinde ki Şeyh Bedreddin gibi tüm kitaplarını Nil’in soğuk sularına attı! Yeniden bir çocuk gibi doğruyu yanlışı, halk içinde öğrendi! 2 ile 2 yi toplayınca 4 etmediğini öğrenerek başladı! Halk doğruyu biliyordu! Bilime ve insanlığa yanlış gelen şey, halk için doğru olması normaldi! Ama o pervasız bir çılgındı! Yanlışa karşı çıkmak yerine, yanlışı halka pratikte gösterek, üstelik onlarla birlikte gösterek 2+2=4 olduğunu öğretti!

Bazense yanıldı, umutsuzluğa kapıldı! İşte o gün de halk ona bir şey öğretti! Hayali halkının hayaliydi! Hayallerinden vazgeçmek, halkından vazgeçmekti! Umudu, insanlığı ve geleceği emeklemeye çalışan bir çocuk gibi bir parçası olduğu halk ona gösterdi!

Sonunda mı 30 Mart 2014’de kimilerine göre büyük bir zafer ama kendisi için sadece bir kilometre taşı olan seçimi Anadolu’da CHP rekor bir oyla yüzde 54 ile kazandı! Övünmedi, rehavete kapılmadı! Halkına verilmiş sözü yoktu! Halk ne isterse, halk ne kadar ileri giderse o kadarını beraber yapacaktı. Başladılar, ilk gün modelin kurumsal ayağını oluşturdu, ikinci gün toplumsal ayağını, 72 saat sonra halk yanılmadığını gördü! “Kemerhisar İçin Seferberlik Çağrısı” yaptı. Bir şölen havasında yaptı. Enterasan yönü onlarca yerel ve ulusal sanatçı hiçbir karşılık beklemeden, plansızca, o gün Kemerhisar’a geldiler. Başarmıştı aslında, organize olmadan, bir halk en iyisini kendisi yapıyordu! Bu yüzden pratikten teoriye Kemerhisar Modeli diyordu.

Ya bizler; şaşkındık, yeniliğe açtık, toprağın suya muhtaçlığı kadar özlemiştik iyi olan şeyleri…

Sevmiştik sürekli gülen ve çalışan bu adamı…

İnanmıştık, sevdasına ortak olmaya karar verdik…

O; bize gönüllüler ordusu dedi ama bizse kendimize ve insanlığa karşı sorumluluğumuz içinde zorunlular ordusu dedik…

Basitten zora her sorunu akılla, bilimle çözüyordu! Kimse de yanlışsın demiyordu! Çünkü o artık halkın iradesiydi, üstelik kirlenen bu kavramlara inat tertemiz halkın gerçek iradesiydi!

Halk yanlış yapar mı? Yapar elbet ama doğruyu da bulurdu! Ondan öğrendik, kolları sıvadık, elimizden ne gelirse yapmaya ant içtik!

Çünkü biz bir şey keşfettik, halk ne isterse onu yapacaktık, biz ne istersek halk onu değil! Hani mümkün olsa Kemerhisar’ın dört yanına camlar konunsa bizde bu fanus dünyada olsak, bu halk en mükemmeli yapacağından kuşkumuz yoktu, bizler için bir laboratuvardı! Onlar içinse Dünya’nın gerçeği…

Bugün ne mutlu ki, oluşan ve gelişen bu teoriye katkı sunuyoruz. Geleceğe imza atıyoruz! Söz uçar, yazı kalır misali bize de düşen bu teoriyi destanlaştırmak kalıyor ki yapmaktan onur duyacağız.

Biliyorum yüzyıllar sonra Tyanalı Apollonias gibi Beytullah Kirazcı ismi tarihe yazılacak, yaptıkları ile de ama en önemlisi düşündükleri ile, bizse bu ölümsüzlüğe katkı sunarak, ruhumuz etten ayrılsa bile, ismimiz geleceğe taşınacak! Ve bizler bu toprağın altından, Beytullah Kirazcı ile onları izliyor olacağız…