Haince bir pusu. 13 şehit...

Bu melun saldırı Türkiye gündemine oturdu. Önemli bir konu zamanlama. Gül,Erdoğan ve Koşaner toplantı halinde. Gündemde YAŞ var. Terör de konuşulan konular arasında. Mecliste AK Parti ile BDP yöneticileri arasındaki görüşme yeni tamamlanmış ve uzlaşma sağlanamamış. BDP’li milletvekillerinin yemini sonbahara kalmış. Diyarbakır BDP İl Başkanlığı’nda olağanüstü toplanan Demokratik Toplum Kongresi "demokratik özerkliği" tartışıyor. Bunlar ile aynı anda silahlar patlıyor ve ağır bilanço; 13 şehit, 7 yaralı. Böyle bir zamanlamaya insan "tesadüf" diyemiyor.

Bunlar tesadüf olmadığına göre PKK’nın ve arkasındaki güçlerin planının bir parçası. Planları ne ? Vermek istedikleri bir mesaj mı var ? Bu terör nereye kadar sürüp gidecek ? Malesef ki bu çetrefilli sorular karşısında verebileceğimiz net bir cevap yok. Düşüncelerimiz tahminden öteye gitmiyor.

Kâinatın efendisi (sav) bundan 1400 sene önce kutlu mesajında şöyle buyuruyor: " Öyle bir zaman gelecek ki öldürülen kişi neden öldürüldüğünü bilmeyecek." Günümüzü  öyle bir tabir ediyor ki kutlu Rasul, insan hayretini gizleyemiyor.

İşte tam da bu günleri anlatıyor o söz. Dağda şehit düşen askerlerimiz neden öldürüldüğünü biliyor mu ? Biliyor mu hangi tezgaha kurban gittiğini ? Biliyor mu hangi kirli oyunun bir piyonu olduğunu ? Ve analar biliyor mu biricik vatan evlatlarının neden evine sağ salim dönemediğini ? Biliyorum bunlar yakıcı sorular ama bu zaviyeden de düşünmemiz gerekiyor.

Son olarak "ihmal" konusuna değinmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde 12 kişinin öldüğü patlamadan sonra Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı istifa etti. Onların suçu var mıydı,yok muydu bilemiyoruz. Ama bundan kendilerini sorumlu tutarak istifa ettiler. 13 askerin şehit düştüğü saldırıda ise ihmal "apaçık" ortada iken bizim Genelkurmay Başkanımız veya herhangi bir komutanımız kılını bile kıpırdatmıyor. Sonuç olarak Türkiye’nin çok büyük bir eksikliği var: Ordu...