Bor İlçemizin alternatifi olmayan sıkça kullanılan güzel bir deyişi var “ Geçti Bor’un Pazarı Sür Eşeğini Niğde’ye”. İlçemizin tanıtımı için önemli bir malzeme idi.

Bor Belediyesinin logosu bu sözü temsil ediyor ve 1984 ‘den beri kullanılıyordu. 2010 yılı Ekim ayında yapılan Bor Belediye Meclis Toplantısın da logonun değiştirilmesi kararı alınmıştı. Mecliste Akp’li üyelerin  bizi eşek mi temsil edecek” tartışmaları olmuştu. Ancak bu konunun  duyulması üzerine yerel ve ulusal basında yer almış, çeşitli çevrelerden  büyük tepki almıştı. Tepkiler üzerine  Bor Belediyesi bu kararından vazgeçmiş yeni logo yapımı durdurulmuştu.  Google’ye “Bor İlçesinin Logosu değişiyor” yazın ilgili haberleri, yada buraya tıklayarak sitemizde ki konu ile ilgili  haberi görebilirsiniz.

Ben köşe yazılarım da, haber yorumlarım da,  2008’den beri bir çok kere bu sözü temsil eden heykel yada rolyefin İlçemize yapılmasını  istemiştim. (Tıklayın yazı-1 ,   yazı- 2)

Heykel yapıldı da… Bor Merkezinde ki şelale parka dikilecekti ama bir kere söylenmiş “ bizi eşek mi temsil edecek” sözü vardı. Edindiğimiz bilgiye göre heykel şelale parkına dikilmeden şuan da bir Borlunun bağını süslüyormuş.

Neyse, Bor yöneticileri böyle düşüne dursun. Niğde’de bu konu yine gündeme geldi. Niğde’den yayın yapan Defterk.com sitesinde Mustafa Eryaman imzalı  bir haber yer aldı. Haber sosyal medya da kampanya ya dönüştürülüyor. Bor'da istenmeyen olayın Niğde'de kampanyası yapılıyor. Bizde destekliyoruz.

Sitemizde köşesinde Yazar Ömer Fethi Gürer'in de konu ile ilgili bir makalesi yayındadır. Tıklayın.

Buraya kadar Selim Gökel’in yorum haberi idi, bundan sonrası Defterk.com’dan Mustafa Eryaman’a aittir ve  haberini aynen aşağıya alıntıladık.


*************************

Şehri en iyi anlatan sembollleridir !

Bugün Akşehir dendiğinde Nasrettin Hoca nasıl akla geliyorsa, Mevlana denildiğinde Konya nasıl beynimizde çağrışım yapıyorsa, ticaret denilince nasıl Kayseri aklımıza geliyorsa, Niğde dendiği zamanda; "Geçti Bor'un Pazarı Sür Eşeğini Niğde'ye" sözü akla gelmektedir. Mustafa Eryaman, teklif etti.

Kentleri en iyi şekilde anlatan olgular o kentleri içine alan sembollerdir

 

Niğde, Kapadokya Bölgesi’nin en önemli merkezlerinden biridir.

Gerek tarihi coğrafyası gerekse kültürel anlamda zenginliği hiç kuşkusuz ortadadır. Kapadokya Bölgesi’nde Niğde’nin tarihi geçmişi çokça erkene gitmektedir. Bu anlamda diğer Kapadokya şehirlerine fazlası ile fark attığı ortadadır.

 

Günümüzde kentlerin kendileri ile özdeşleşen yaşanılmış yada geçmişte varolan ve öne çıkan, kente gelecekler için kenti, en iyi şekilde anlatan ve o kentle anılan kültürel endeksli sanat yapıtları ile öne çıktıklarını görmekteyiz.

 
Bu olgu aslında bildiğimiz antik kentlerde çokça erkene gitmektedir. Bu ünlü antik kentler kendilerine has olan ve kenti başka coğrafyalarda kolayca anlaşılıp bilinmesi için bazen sikkeleri üzerine kendi sembollerini -ki bu sembollerin uzunca hikayeleri anlatımları hep olmuştur- darp ettiklerini görmekteyiz.
 

Bazı şehirler ise İstanbul, Roma gibi, isim yapmış geçmişi ile günümüze uyum içinde gelmiş tarihi ve coğrafi olanaklarını en iyi şekilde kullanmışlardır. Kısaca bütün unsurları ile birer sembol haline geldikleri, bunun içinde herhangi bir enstrüman arayışına ihtiyaç duymadıklarınıda görmekteyiz.

 

Iğdır'ın sembolü leylek büstleri

(Iğdır'ın girişindeki leylek heykelleri)

 

Sanatsal kaygıları taşıyan ve kentle anılması istenilen bir sembolü oluşturmak kentle özdeşleşmiş kenti bilmeyen insanlar için o kenti çağrıştıracak unsurları barındırması en önemli husustur. Kentte yaşayanlar için anlamı olduğu kadar kent dışındaki insanlarında dikkatini çekmelidir.

 

Oluşturulacak sanatsal anıt;  geçmişi içine alacak günümüz ihtiyaçlarını karşılayabilecek geleceğe cevap verebilecek genişçe bir yelpazeyi içine alacak içerikte olmalıdır. Kentte varolan bir saat kulesi, kale, camiler medreseler, üretilen ürünler zaten varolan öğelerdir.

 

Bu öğeler kenti tanıtımda kullanılabilecek kente gelecek insanlara sunmak amaçlı zenginliklerdir. İllaki kenti tanımlamada kullanılabilir vitrin özelliğine getirilebilinirler. Ama sembol olabilirler mi bu soru tartışılır.

 

Kenti bir elma yada patates ile özleştirmek artık günümüz tanıtımı vizyonu dışında kaldığı bayat ve basit bir yöntem olduğu hepimizce malumdur. Kent için sembol olacak soyut yada somut kompozisyonlarda ünik yani tek olmanın yanında günümüzde görünmeyen ama geçmişte yaşamış, ülkemize malolmuş bazen dünyaya malolmuş değerler üzerinden gitmek daha evrensel ve anlaşılır bir yol olacağı muhakkaktır.

 

Bugün Akşehir dendiğinde Nasrettin Hoca nasıl akla geliyorsa, Mevlana denildiğinde Konya nasıl beynimizde çağrışım yapıyorsa, ticaret denilince nasıl Kayseri aklımıza geliyorsa, Niğde dendiği zamanda;“Geçti Bor’un Pazarı Sür Eşeğini Niğde’ye” sözü akla gelmektedir.

 

Akşehir’e gittiğimizde hemen hemen her parkta ve kavşakta bizleri “Nasrettin Hoca” bir yerde oturduğu dalı keserken diğer yerde ise eşeğe ters binmiş şekilde bizleri karşılamaktadır. Turistik eşya alınacağı zaman “Nasrettin Hoca”, “Mevlana”  bibloları anlatımları binbir çeşidi ile karşımıza çıkmaktadır.

 

“Neler yapılabilir?”

Niğde ve Bor İlçesi ile doğrudan özdeşleşmiş “Geçti Bor’un Pazarı Sür Eşeğini Niğde’ye” sözü bugün ülkemizde konuşmalarda sıkça kullanılan ve dünya atasözü litaratürüne girmiş, evrensel bir hal almış, herkesçe bilinen bu değeri İlimizde somut bir hale getirerek maletmek için hazır bir üründür diye düşünmekteyim.

 

Niğde-Bor arası otoyolun bugünlerde genişletileceği yeniden dizayn edileceği kentimizi temsil edenler tarafından dile getirilmektedir.

 
Gerek Bor İlçesi gerekse Niğde'nin içinde geçtiği bu sözün bu yol üzerinde bir kavşakta yer bulması isabetli ve anlamlı bir sembol olacaktır.

 

“Geçti Bor’un Pazarı Sür Eşeğini Niğde’ye” sözü içerisinde ticaret kavramı, zaman kavramı, disiplin ve plan kavramı, alternatif kavramı, fırsat kavramı, yol kavramı vs. gibi çokça kıssanın çıkarılabileceği anlamları olan ve en başta yol kavramı ile ticareti bünyesinde barındıran bir çağrışımı vardır.

 

Niğde-Bor Yolu Derbent kavşağı yada Organize Sanayi Bölgesi ve yahut Niğde Üniversite kampüsü yakınlarında oluşturulacak bir platform üzerine sanatsal ve estetik kaygıları içince barındıran plastik vs. basit bir ürün ile değil de kalıcı hal alması için tunçtan bir kompozisyon halinde anıt oluştrulması Niğde ve Bor Belediyesi’nin ortaklaşa bir proje kapsamında hayata geçirilebilineceği düşünmekteyim.

 

* 24 Ekim 2009 tarihinde Defterk.com sitesinde H.İbrahim Tongur tarafından kaleme alınıp yayınlanmış olan “Şairinden ünlü şiir: "Geçti Bor'un Pazarı..." adlı yazıda geçen Namdar Rahmi Karatay’ın şiiri ile sizleri başbaşa bırakıyorum:


 

Geçti Bor’un Pazarı


Başta kavak yelleri estiği günler hani? 
Beklediğin nişanlar, şerefler, ünler hani?

Aradığın sevgili, şanlı düğünler hani? 
Selvi gibi ümitler döndü birer iğdeye, 
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.


Sende cevher var imiş bunu herkes ne bilsin. 
Kimler böyle züğürdün huzurunda eğilsin? 
Şöyle bir dairede müdür bile değilsin. 

Ne çıkar öğrenmişsin mesahayı pi diye, 
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.


Bilmem ki ne olmaktı senin gayen, maksadın ? 
Fare gibi kitapların arasında yaşadın. 

Ne dans ettin eğlendin, ne sevdin kız kadın, 
Kim dedi hey serseri gençliğine kıy diye? 
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.

 
Gönül ne çalgı ister, ne eğlence ne de dans, 
Ne güzel kadınların önlerinde reverans. 
Kapandıkça kapandı bunca yıldır kahpe şans. 
İhtiyarlık gölgesi perde çekti dideye, 
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.


Fırsatı iyi kolla, sakın olma dangalak, 
Keyfine bak dünyada gülerek, oynayarak. 
Sende iç şampanyalar, viskiler bardak bardak, 
Dokunuyor üç kadeh şimdi bizim mideye, 
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.


Hasanın böreğine vaktinde yetişmeli, 
Hiç durmadan gövdeye atıştırıp şişmeli. 
Yanıpta kavrulmadan mükemmelen pişmeli, 
Yoksa seni almazlar hiç bir yere çiy diye, 
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.


Mustafa Eryaman, şehrini seven biri olarak bir teklif sundu...




Editör: TE Bilişim