Mustafa Kemal Atatürk: “Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayatî kısımlarında bağımsızlık felç olmuştur.”

2022’nin Haziran ayının ilk günü doğalgaza ve elektriğe yine zam geldi.

Bakan Nebati konuştukça döviz yukarı tırmandı; dolar 16’yı, euro 17’yi geçti. Tereyağının kilosu (yine markası bende saklı) 175, kıymanın kilosu 150, peynirin kilosu 145 lira, barbunyanın kilosu 60, bezelyenin kilosu 30 lira oldu. 400 bin tonluk gümrük vergisiz şeker ithalatına izin verildi. Tarım bakan yardımcısı, “Bizim buğday, et, şeker, noksanımız yok fazlamız var” dedi. Bakan Nebati’den bu kez itiraf geldi; “Enflasyonu düşürebilirdik ama üretim dururdu. Bunun yerine büyümeyi tercih ettik. Bundan dar gelirli dışında üretici ve ihracatçı kâr etti.” Vatandaş okumasıyla bu şu demek; bizim önceliğimiz sermaye kesimi, dar gelirli gündemimizde yok!

Ekmek 5, simit 5 lira oldu. Bakan Nebati “Başarımız dünyanın dikkatini çekiyor” derken ABD Merkez Bankası 75 baz puan faiz artırımına gitti. Biz de ise Merkez Bankası faiz oranını pas geçti… Devlet alacakları için tecil faizi %15’ten %24’e çıkarıldı. TÜİK, enflasyon oranını %79 olarak açıkladı. Çarşı-pazar enflasyonu bu oranın neredeyse iki katı… Derken Diyanet’ten hayat pahalılığına karşı fetva geldi: “Fiyatları tayin eden Allah’tır.” Tıpkı yakın zaman önce İçişleri Bakanı’nın dediği gibi; “…Biz inanıyoruz ki; bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır!”

Hiç boşuna ona buna suç atmayın. İktidarın her yaptığı Allah’tanmış vesselam…

Ağustosun başında, narenciye ülkesinde limonun kilosu 29,99 oldu. Nebati bakan, yabancı bakana “Ben bu enflasyonla sokağa çıkabiliyorum, siz %10’la sokağa çıkamıyorsunuz.” dedi. Utanmak yok yani; rahat olun! Nebati Bakan: “…Gelişen koşullara göre devreye aldığımız uygulamalar sayesinde üretimde, büyümede, ihracatta ve istihdamda Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırmaya devam ediyoruz.” dedi. Rekor kırdıkları konusuna katılıyoruz. Öyle bir rekor ki II. Abdülhamit dönemine taş çıkartıyor… Bıktıran konuşmalar sürecekti…

Merkez Bankası, 18 Ağustos toplantısında politika faizini %13’e çekti. Dolar, an itibariyle18,09 oldu. E, Nas var yani, Merkez Bankası ne yapsın!

Fakirden aldılar zengine verdiler… Emekçiden 6,2 milyar dolar aldılar ve sermayeye eklediler. Yılın ikinci çeyreğinde sermaye sahiplerinin geliri 24,9 milyar dolar arttı. Vatandaş olarak bizim neremiz büyüdü diye sormayalım mı?

Nebati Bakan; “Dünyanın en büyük ekonomileri enflasyon ve resesyon endişeleriyle boğuşuyor. Bu ülkeler, son 40-50 yılın en yüksek enflasyon oranları karşısında ekonomilerinin durma noktasına geleceğinden endişe duyuyorlar. …Bizler, yatırımı ve üretimi durdurmadan enflasyonla mücadelemizi sürdürüyoruz… Yüksek enflasyonu bir daha geri dönmemek üzere bu topraklardan def edeceğiz.” dedi. Sözünü ettiği ülkelerden bazılarında enflasyon oranları şöyleydi: Almanya son 40 yılın en yüksek oranı %10, Fransa’da %6,2, İtalya %9,5; Belçika %12, Yunanistan %12,1…

Eylül ayında basına bomba gibi bir haber düştü. Haberin başlığı şöyleydi; “Borsa’da büyük vurgun; 22 günde 6 milyar dolar kimlerin cebine girdi?” Valla onu biz bilemeyiz ama vatandaşın cebine girmediği kesin… Merkez Bankası, 22 Eylül toplantısında faizi %12’ye düşürdü… Dolar, 18,29 oldu…

Bu ülkede “açlık yok”, diyenlere marketlerin önüne gitmelerini tavsiye ediyoruz. Analar, tencere kaynatma derdinde. Eskiden “çürük” diye dışarılara konulan sebze-meyve şimdilerde “çıktı” olarak yarı fiyatına satılıyor. Örnek: dolma biber 20 liraysa çıktılarda 10 lira. “Yoksulluğun belini kırdık” diyenler; işte size iki çocuğun feryadı: “Anne, bize hiçbir şey alma ama ne olur eşofman al. Geçen yıl bizimle çok alay ettiler.”

20 yıllık CHP iktidarında yolsuzluklar ve yoksulluk tavan yaptı. Neyse ki Ana Muhalefet Partisi AKP Genel Başkanı, seçimi kazandıkları takdirde “Yolsuzlukların, yoksulluğun olmadığı Türkiye’yi biz hallederiz.” dedi de içimize su serpti. Hadi, inşallah!

Bakan Nebati bu kez öyle bir konuşma yaptı ki ekonomistler bile anlamadı; Nasıl mı, işte şöyle; “Neoklasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöroekonomi gibi alanların da etkisiyle daha fazla önem kazanmaktadır.” O ne ya, diyenler internete sarıldı; arama motorlarının beyni yandı. Ülke komple epistemolojik bir kopuş yaşıyordu. Nebati Bakan eleştirilere çok gücendi ve “Havuzunuzda çırpınmaya devam edin… Hem alaylı hem de mektepli olarak konuşurken hangi dili nasıl ifade edeceğimizi çok iyi biliriz.” dedi. Elinde metin olmadan bu cümleyi bir kere de kurabilir mi tartışmaları başladı. Bakan Bey, “Siz manipülatif, spekülatif, yalan dolan, hezeyanlarla sözlerinizi devam ettirin. diye çıkıştı. Şimdilik tartışmalar sona erse de vatandaşın epistemolojik pardon ekonomik kopuşu son hızla devam ediyor.

Merkez Bankası, 20 Ekim toplantısında faizi %10,50’ ye çekti. Dolar günü 18,60’dan kapattı. Bakan Nebati yine yanılmıştı. Döviz kurları stabil (durağan) değil statik (hareketli) idi.

Ekonomistler enflasyonu düşürmenin çarelerini araştıra dursunlar Ticaret Bakanı bunu ilk başaran kişi olarak ekonomi tarihine geçti. “Son yılları saymazsak enflasyon yüzde 8-9” dedi. Nebati Bakan’a ters köşe yapan Ticaret Bakanı’nı kutluyoruz… Merkez Bankası, 24 Kasım toplantısında faizi %9’a indirdi. Dolar 18,63’den günü kapattı. Merkez Bankası, 22 Aralık toplantısında faizi %9’da tuttu ama döviz kurları durmadı; dolar 18,68 oldu.

Bakan Nebati: “Asgari ücretliye de memura da emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir.” dedi. Bakan’ın çift maaşlı yardımcısı yüksek kiralardan şikâyet eden vatandaşa “Allah yerini doldurur. Sana dua edeyim de mülk sahibi ol.” dedi. Biri sadaka dağıtıyor, diğeri okuyup üflüyor… Dalga mı geçiyorlar, şaka mı yapıyorlar, acıyorlar mı anlayamadık…

Bıraksan dağda, bayırda kendi kendine yetişecek olan otlar bile el yakıyor; 700 gr. ıspanak 30, patates- soğan 13,50 liradan satılıyor. Et ve şarküteri fiyatlarını takip etmeyi zaten bıraktık…

Geçmişte, patates ve soğan depolarına baskınlar düzenleyen, artan fiyatlara tanzim çadırları kurdurarak engel olmaya çalışan; vatandaşlara tanzim kuyruklarında ucuza patates ve soğan sattıran iktidar bu kez Tarım Kredi Kooperatif Market (TKKM) lerini devreye aldı. Cumhurbaşkanı, “5 zincir market var. Bunlar bütün ürünü toparlıyor. Bu 5 zincir marketin topladığı ürünle piyasalar altüst oluyor. Zincir marketlerin sınırsız uygulamalarıyla mücadelede Ticaret Bakanlığı gerekli olan her türlü tedbiri alıyor, bunlara gerekli operasyonları yapacaktır.” çıkışıyla “üç harfli” marketlere savaş açtı. TKKM de piyasanın altında satış yapılacağı vaadinde bulundu ama olmadı tabii…

Her fırsatta “bizden önce tüp kuyrukları ve ekmek kuyrukları” vardı imasında bulunan iktidarın kendisi de ne yazık ki “kuyruk” edebiyatına kapılmaktan kurtulamadı. Vatandaşlar bu kez de TKKM’ lerin önünde ucuz ürün kuyruğuna girmeye başladı. Ancak, yapılan tüm açıklamaların aksine bu marketlerde de fiyatlar üç harfli marketlerden geri kalmıyordu. Sözün kısası, ne üç harfli marketlere gönderilen müfettişler ne de iktidar eliyle kurdurulan TKKM’ lere “Ucuz satın!” uyarısı hayat pahalılığına çare olamadı. Ekonominin patronları fiyatların talimatla değil, üretimi artırıp, ithalatı kısarak ve de girdi maliyetlerini düşürerek aşağı çekilebileceğini bilmiyor olabilirler mi?

Kâbus gibi geçen 2022 yılının nihayet sonuna geldik. Döviz kurları; 1 ABD doları 18,73; 1 euro 19,97’den yılı kapattı. Altın fiyatları ise: 1 gram altın; 1.096,35, çeyrek altın; 1.825,45, yarım altın; 3.652, Cumhuriyet altını; 7.278 TL ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Enflasyon oranı TÜİK’ göre % 64,27; İTO’ya göre % 92,97; ENAG’a göre ise %137,55 oldu. Fiyatlar yükselmeye devam ederken, nasıl oldu da %84 olan enflasyon oranı %64’e indi; hangi ürünün fiyatı %20 oranında düştü diye sorsak da cevap alamayacağımızı biliyoruz…

TÜİK, memur ve emekli maaş zamlarının önündeki engel olmaya ne yazık ki bu yıl da devam etti. Tabi kurum kendi başına karar alma özgürlüğünü yitireli çok oldu ama yine de bu hesaplamalar yapılırken en azından vicdanların devreye girmesi gerekirdi. Ama öyle olmadı. Ne oldu?

Asgari ücrete %47 zam yapıldı ve 8.506 TL oldu. Emekli ve memur maaşlarının artışı önce %15 olarak ilan edildi. Sonrasında Cumhurbaşkanı %25 zam yapılacağını “müjdeledi.” Tepkiler yükselince müjdeye de zam geldi ve yine Cumhurbaşkanı bu kez memur ve emekli maaşlarının %30 olacağı “müjdesini” verdi. Memur ve emekli üst üste gelen müjdelerin sarhoşluğunu yaşayıp “zammınız kadar bereketiniz artsın” duası yaparken, iktidar, ulufe dağıtarak sevap kazanmanın keyfini çıkartmıştır her halde; zira ne demişti Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati; “Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir.”

İktidarın “alacağına şahin vereceğine sadaka” misali 2023 vergilerine ne kadar zam yapacağını görmek için öncelikle TÜFE ve ÜFE artışına bakalım: 2022 yılının TÜFE artışı 72,31; ÜFE ise %122,93 artış göstermiş. Hal böyle olunca da Yeniden Değerleme Oranı (YDO) %122,93 olarak belirlendi. Buna göre damga vergisi, harç ücretleri, emlak vergisi, özel iletişim vergisi, motorlu taşıtlar vergisi gibi vergiler YDO kadar artırıldı. İki istisna var o da Cumhurbaşkanı’nın yetkisi dâhilinde emlak vergisi ile motorlu taşıtlar vergisi yeniden değerleme oranının yarısı kadar yani %61.47 olarak uygulanacak. Her iki sektörü de severiz yani…

Yazıyı bitirmeden; yirmi yıllık AKP iktidarında son üç yılda üç kez olmak üzere toplamda altı kez Merkez Bankası Başkanı’nın; yine son üç yılda üç bakan olmak üzere toplamda altı hazine ve maliye bakanının görev yaptığını belirtmeden geçmeyelim. İktidara, bakan dayanmıyor…

Bu arada işletmelerin aktiflerindeki varlıklarını %122,93 oranında değerleyeceklerini de kısa bir bilgi notu olarak verelim. Sizin anlayacağınız Türkiye’de iğneden ipliğe her şey fiyatlandı/değerlendi bir tek çalışanların ve emeklilerin maaşları TÜİK’in sözde enflasyon oranı kadar bile değerlenmedi; vesselâm…

Ama sıkıntı yok; 2023 yılı için Türk milleti hesabını kitabını yaptı; her şey çok güzel olacak, rahat olun!

Bitti.

Tülay Hergünlü

İstanbul, 08 Ocak 2023